Konumuz yine TUİK olunca konuya girişimiz yine o meşhur fıkra ile olacak;

Şirket muhasebeci alacaktır, duyuru yapılır, başvurular alınır ve mülakat başlar. Tek bir soru sorulur adaylara, tek cümle ve oldukça basit; 2 kere 2 kaç eder? Ne olacak canım, tabi ki 4 eder diyenlerin alayı elenir. Doğru cevap yani istenen cevap; ‘siz kaç çıkmasını istersiniz efendim’dir.

TÜİK yani Türkiye İstatistik Kurumu

Enflasyon, büyüme, işsizlik, verimlilik, mutluluk, refah, sağlık, eğitim aklınıza ne gelirse hesaplıyor, ölçüyor, tartıyor, istatistiklerini hazırlayıp açıklıyor.

Burada sorun, açıkladığı oranların, iktidarın söylemleri ile ters düşmesi, uyuşamaması olunca iktidar tarafından hedef tahtasına oturtuluyor.

Birkaç kez başkanını değiştirdiler, son olarak da 10 bölge müdürünü…

Bu değişim, iktidar kaç çıkmasını istiyorsa o çıkana kadar sürecek gibi görünüyor.

Murat Muratoğlu’nun yazısında “Tayyip'i üzmeyen istatistikler kurumu” cümlesini örünce, helal olsun iyi isim bulmuş demiştim. Meğerse isim babası Murat Muratoğlu değil, eski Demokrat Parti Genel Başkanı ve günümüzün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu imiş.

Soylu eleştirisine mizah da katarak, TÜİK'e Tayyip'i Üzmeme İstatistik Kurumu adını takan ilk kişiymiş.

Türkiye ekonomisine mizahi bir pencereden bakan Murat Muratoğlu, son yazısında soruyor;

“Halen aynı görüşte mi acaba?

Resmi Gazete'de yer alan Cumhurbaşkanlığı kararına göre 10 TÜİK bölge müdürü görevinden alındı. Yenileri atandı. Neden bu değişiklik yapıldı? İşleri yok da bize bir de bunu mu açıklayacaklardı?

22 Mayıs'ta vekaleten kuruma yeni başkan atanmıştı. Emine Erdoğan'ın kalem müdürünün kocası… 16 Mayıs'ta duyurulan kararla başkan yardımcısı da görevinden alınmıştı. Sebebi neydi ki?

Kurumun kısaltması TÜİK… Açılımı Türkiye İstatistik Kurumu… Aklınıza gelen hemen hemen her resmi istatistik veriyi o hesaplıyor.

Enflasyondan tutun, büyümeye, işsizlikten tutun verimliliğe… Hatta ülkenin mutluluk, refah, sağlık istatistiklerini bile hazırlıyor, açıklıyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu; “Tayyip'i üzmeyen istatistikler kurumu” demişti zamanında… Halen aynı görüşte mi acaba?

İstatistiklerinin başına “resmi” sıfatı konulduğundan insan ister istemez kabullenmek zorunda kalıyor. Ötesi yok!

Kurum, mesleki bağımsızlık, şeffaflık, tarafsızlık ve doğruluk ilkelerine bağlı olmalı… Peki, inananı var mı? İşte orası biraz sıkıntılı…

Oysa görevden alınan arkadaşlar gayet başarılıydı. Geçen yıl ortaya koydukları performans göz yaşartıcıydı.

Fiyatlar artıyor, TÜİK bir araştırıyor, artmamış! Bırakın enflasyonun yükselmesini, resmen düşmüş! Rahatlıyorduk haliyle…

Her şeye her ay çift haneli zamları yapıştırıp, yıllık enflasyonu tek haneye indirdiler!

Kilosu 20 liraya beyaz peynir bulup enflasyon sepetine yazıyorlardı. Sofralarımızın vazgeçilmezi varil fiyatlarındaki düşüş ile bizi hiç üzmüyorlardı.

Bari gitmeden fiyat aldıkları ucuz marketlerin listesini açıklasalardı. Bugüne kadar yazdıkları fiyattan et, süt bulabilen çıkmadı.

Mesela işsizsin, senin işin var aslında “Sen çalışmak istemiyorsun” diyor TÜİK… İşsizden saymıyor… Seviniyorsun haliyle…

Mutluluğumuzda büyük payları vardı. Acı gerçeklere dayanmamızı sağlıyorlardı. Açıklamaları; “Ülke büyüyorsa ben niye cücük kaldım diye düşünme… Ergenlikte olur böyle şeyler! Sen sonra yetişirsin bize” tadındaydı…

Bir gün Yaşam Memnuniyeti Araştırması yapıyor. Ülke dert üstü murad üstü… Herkes mutlu mesut…

Sağlık araştırması yapıyor, ülkenin en büyük derdi şişmanlık… Eh bu kadar rahat olunca ülke, yan gel yat Türkiye!

Paran yok ama fakir değilsin! İnanmıyorsan sor TÜİK'e… Para yok ayaklarına da yatmayın boşuna… Devletin resmi organı TÜİK var diyorsa, vardır. Bir arayın pantolonun arka cebine falan bakın… Komodine koymuş olmayın sakın?

Şaka maka 83 milyon kişiyle dalga geçmenin tadı bir başka… Ali gitmiş, Veli gelmiş. Veli gider Nuri gelir. Bağımsız olmadıktan sonra verilen sipariş itinayla yerine getirilir.

Çok yakında tüm ekonomik veriler, istatistikler, göstergeler, olumsuzdan olumluya, olumludan daha da olumluya dönmeye başlar. Mutluluğumuzu bozamayacaklar!

Yeni arkadaşlara çalışma hayatlarında başarılar.”

Ne güzel memleket!

TUİK’in başına ‘siz kaç çıkmasını istersiniz efendim’ diyeni getiriyorsun, yağmur gibi yağan zamlara karşılık artmayan enflasyonu, ekonomik yıkıma rağmen sürekli büyüyen bir Türkiye, aç, açık, işsiz, aşsız ama mutlu, huzurlu bir toplum icat ediyorsun.

Gerçekten de dünya bizi kıskanmasın da ne yapsın?

Bu arada, bizim TUİK’in ve Merkez Bankamızın dünyadaki muadilleri özerk ve bağımsızdır.

Onlar öyle ‘siz kaç çıkmasını istersiniz efendim’ diyeni bulup getirmiyorlar.

Hem utanıyorlar hem de istatistik kurumu ve merkez bankası iktidara bağlı ülkelerin ekonomisine güven duyulamayacağını biliyorlar.

Bakalım biz ne zaman öğreneceğiz?