İnsani Yardım Vakfı (İHH) Sakarya Temsilciliği tarafından 50 yetim çocuğa bisiklet dağıtılmış…

İyi…

Güzel…

Haberi yerel medyanın sayfalarını -hem de- fotoğraflarıyla süslemiş…

Tamam mı?...

Tamam…

***

Haberi okurken:

-Eee…dedim, bu kadarı da olmaz…

Hemen aklıma bir soru geliverdi:

-Peki, şimdiye dek olanlar olur muydu?...

Toplum beş on yıldır yardımlaşma konularında olan bitenlerin farkında mı?..

Değil…

Gidişata bakarsanız, toplum bugün bile olan bitenleri yeterince değerlendiremiyor…

Hani sağ elin verdiğini sol el bilmeyecekti?..

İnsanlık hangi kovuğa saklandı?..

Bırakın yetim çocukların teşhir edilerek onurlarıyla oynanmasını, sıradan bir toplumsal yardımlaşma için bile gerekli kurallar yok mudur?..

Tüm kurallar çiğneniyor…

Günümüz yardımlaşmasında temel kural şu:

-Amaca ulaşmak için insani değerleri ve gelenekleri çiğneyeceksin…

-Yaptığın sözde yardımı propaganda aracı haline getireceksin…

***

İnsancıllıktan, sorumluluktan, duyarlılıktan yoksun her yaklaşım, şu gereksiz soruyu gündeme getiriyor:

-Ne oluyoruz?..

Ne olduğumuz bellidir…

Kişinin dudağını uçuklatacak bir hastalığı, hezimeti, rezaleti, çöküşü yaşıyoruz…

Medyamızda yer alan bu haber, Türkiye’de – yoğunlukla şehrimizde- ahlak, ölçü, etik ve ciddiyetin rafa kaldırıldığının; çöküşün sara nöbeti gibi yayıldığının göstergesidir…

***

Sıkıntıya düşmüş, aç ya da açıkta kalmış insanlara yardım ulaştırmak ve bu insanların temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmemesi için gerekli girişimlerde bulunmayı kuruluş amacı olarak açıklayan bir yardımlaşma kurumu, usulü çiğniyorsa ne olacak?..

Et kokarsa bir şey değil…

Ya tuz kokarsa?...