Nice bilim adamlarımız uluslararası komplolara kurban edilirken, kalanlarını da yerli işbirlikçileri harcadı.

Türkan Saylan’dan tutun da Mehmet Haberal’a kadar onlarca bilim adamımız işbirlikçi hainlerin kumpaslarına kurban edildiler.

Şimdi de Prof.Dr. Ercüment Ovalı’ya takmış görünüyorlar.

Malumunuz bu ülkede hiçbir iyilik cezasız kalmaz.

Bakalım Ercüment Hoca’nın payına ne düşecek?

Görünen o ki, önce itibar kaybına uğratacaklar, baktılar ki yeterli değil bir kulp takıp yine ve yeni bir kumpasa kurban edecekler diye korkuyorum.

Kaldı ki kumpaslara antrenmanlıdır Hoca. Bu onun için ilk olmayacak ama hele ki bu zamanda, ona en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, kendine ve ülkesine yazık olmayacak mı?

Malumunuz, salgının başlamasıyla birlikte kendini ve ekibini laboratuvara kapakan Prof. Ovalı, virüsün tedavisinde “dornaz alfa” etken maddeli ilacın olumlu sonuçlar verdiğini duyurmuştu.

Anında koptu kıyamet. Sağlık bakanı başta olmak üzere Bilim Kurulu üyeleri ve yancı basın anında saldırıya geçtiler.

Hoca’yı, var olan bir ilacı yeni bulmuş gibi açıklamakla eleştirdiler ilk tepkilerinde.

Oysa Ercüment Ovalı ‘yeni bulduk’ demedi, adı geçen maddenin koronavirüs üzerinde etkili olduğunu keşfettik dedi.

Ve uyardı; “Bu noktada bizce önemli olan tartışmaların bir kenara bırakılıp acilen bu ve benzeri çalışmaların gerçekleştirilmesidir.”

Hoca, tartışmanın zamanı değil, vaktimiz yok dese de dinleyen yok.

En acı tarafı da konuyla uzaktan yakından ilgisi ve bilgisi olmayan tiplerce hedef alınması.

Ama çok iyi biliyoruz ki bunu yapanlar tetikçi, tetikçinin tahsilinin de bir önemi yok.

Kimmiş, neler yapmış bakalım ki, yapacaklarını görebilelim…

“Yıllardır hücresel tedavi ürünlerinin geliştirilmesi ve klinik uygulaması ile ilgili olarak çalışıyor.

İlk olarak 1998-2007 arasında KTÜ Kemik İliği Nakli Merkezi sorumluluğunu yürüttü.
KTÜ adına Türkiye’nin ilk GMP laboratuvarının Trabzon’da kuruluşunda proje koordinatörü olarak faaliyet gösterdi.

2007 yılından sonrada bu proje kapsamında GMP şartlarında üretim yeri ruhsatına sahip ilk mesul müdür olarak, kök hücreler başta olmak üzere 14 ayrı hücresel tedavi ürününü ülkemize kazandırdı...

Ardından sözde paralel yapının kumpaslarına hedef oldu. Zira ülkesi için yaptığı “yerli ve millî” çalışmaları ile hedef olmayı fazlasıyla hak ediyordu.

Çete, Ergenekon kumpası, Hrant Dink davası ile yıldırmaya, bitirmeye çalıştıysa da o yılmadı, ülkesine küsmedi.

2018’de, kan ve kök hücreden yapay deri üreten buluşuyla bilim dünyasının gündemine oturdu.

Aldığı ‘Yılın Bilim Ödülü’nü şehit liseli Eren Bülbül ile ona kendini siper edip 41 kurşunla şehitlik mertebesine ulaşan Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik ve Afrin'de terörle mücadele veren Mehmetçik'e adadı.

Ve şimdilerde ise, dünyanın başına bela olan ölümcül koronavirüsü yenmek için çalışmaları ile gündemde Ovalı Hoca.

Virüse karşı, aşı ve tedavi geliştirmek için 28 arkadaşı ile birlikte kendilerini laboratuvara kapattılar. Ne zaman ki, bir ilacın koronaya karşı çok etkili olduğunu tespit ettiklerini duyurdu, kara propagandaya uğradı.

Aldığı davetlere rağmen yurt dışına gitme yolunu değil, ülkesinde kalıp kendi insanına yardım etme mücadelesi veren Ercüment Hoca’ya linç kampanyası başladı. Öyle bir kampanya başladı ki, kumpaslara uğradığı sırada kendisi ve diğer mağdurlara yönelik FETÖ’nün paçavralarında çıkan ısmarlama haberlere taş çıkartıldı.

Aralarında, virüsün çaresinin ancak yurt dışında bulunabileceğine tam iman etmiş ve laboratuvardan çok TV stüdyolarda boy göstererek ekran yüzü haline gelmiş bilim adamlarının da olduğu kara propagandacılar kınadılar Ovalı Hoca’yı. Kimileri ise, “yok mu arttıran” dedirtircesine, ne “popülistliğini” ne “şovmenliğini” ne de “bilim hırsızlığını” bıraktılar...

Oysa popülist olsaydı; dokunanın, eleştirenin yandığı, siyasetçisinden iş adamına, bürokratından gazetecisine kadar her alandan insanların kendisine referans yapmaya çalıştığı FETÖ’nün en güçlü olduğu bir dönemde kumpasa uğramazdı. O günlerin en popüler güç odağı FETÖ’ye yandaşlık eder, başı belaya girmezdi!

Binlerce atıf almış makaleleri olan (toplam atıf sayısı 1238), yani çokça üretmiş ve istifade edilmiş bir bilim insanına, "bilimsel hırsız" yaftası yapıştırmak insafsızlığın geldiği son nokta olsa gerek.

Kaçı tanıyor, kaçı araştırdı Ercüment Ovalı'yı? Kaç kişi Ercüment Ovalı’nın küçük bir kız çocuğunun olmayan sağ alt çenesini kök hücre yöntemi ile geliştirerek onu hayata bağladığını ve bu yöntemin dünyada ilk kez yapıldığını biliyor? Kaç kişi Ercüment Ovalı’nın kök hücre konusunda Türkiye'de sayılı isimlerden olduğunu biliyor?

Ama bilsek ne olur ki, neticede tanrılar bir kurban istiyor.

Burası Türkiye ve yaptığınız hiçbir iyilik cezasız kalmıyor…