Korku, merak ve bastırılmış tüm duyguların neticesinde ortaya çıkan bağımlılıkların sizi esir almasına müsaade etmeyin.

Bağımlılıklar kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal hayatını olumsuz etkiler, bağımlılık olgusu içerisinde yalnızca alkol ve uyuşturucu maddeleri düşünmemek gerek; her şeyin fazlası bağımlılık göstergesidir; aşırı temizlik, aşırı yemek, yoğun duygular da bunun birer örneği.

Fiziksel bağımlılık, kullanılan maddeye karşı bir adaptasyon gelişmesine bağlı olarak maddenin varlığına karşı duyulan fizyolojik bir istektir.

Değersizlik hissi, fobiler, ağrılar, sigara bağımlılığı, kronik hastalıklar, depresyon, suçluluk ve aşk acısı bir şeye bağımlı olmanın sonucunda ortaya çıkan esir araçlarıdır. Saydığım tüm semptomların altında mutlak suretle yoğun his ve bağımlılık duygusu yatmaktadır.

Bunun hammaddesi kişiden kişiye değişse de; genelde altında yatan neden değersizlik hissi ve sevgi yetersizliğidir.

Ruhsal bağımlılık ise kişinin duygusal ya da kişilik yapısı gereği, gereksinimlerini tatmin etme/giderme amacı ile o madde veya olaya düşkünlüğüdür.

İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri; ‘SEVGİ’dir.

Bir kişi ile sevgi bağı kurduğunuzda; o kişi sizin değersizliğinizi keşfedecek, sizi sevmeyecek ve dolayısıyla sizden uzaklaşacak gibi bir hisse kapılıyorsanız bu ‘sevgi eksikliği’ ve sevgiye muhtaçlıktır.

Bu duygu bağımlılığı ve neticesinde gelen esaret sizi hedeflerinizden hep uzaklaştıracaktır.

Hayata tutunmaya çalışan insanoğlunun bu mücadelesinde en büyük destekçisidir sevgi, ufacık bir bebeği düşünün; anne ve babasının kollarına henüz emeklemeyi bile bilmeyen bedeniyle iter kendini kafasını koyar, benimser; bu alışkanlıktır.

İnsanoğlunun yaşadığı, yaşayacağı her dönemde farklı siluetlerle kendini gösterecek olan bu duygu hayatın özü ve bir nevi öz kimliğidir. Dünya oyunları sevilmek ve takdir edilmek üzerine kurulmuştur; çete savaşları bile hep takdir duygusu ve kabartılmış göğüslerin gölgesinde gerçekleşmiştir.

Belki de peşinden yıllarca koştuğumuz en katı yürekli olanımızın bile kalkanlarını bir gün herhangi bir sebeple yere indirdiği tek red edilemeyen duygudur sevgi.

Ne biliyorsunuz sevgi hakkında?

Kalbinize giren en büyük sevgi neyin sevgisiydi?

Takım sevgisinden bahsetmiyorum, arabanızı sevmenizden de ya da işinizi. Yağmur suyu kadar saf sevgi benim bahsettiğim, somut olan her şeyin ötesinde varoluş sebebime olan sevgim. Tasavvuf sevgisi belki de.

Beni var eden, benimle yaşayan bir duygu, her sabaha kavuşturana şükür sebebim belki de. Öyle bir duygu ki bu iliklerime kadar hissettiğim, tüm bağımlılıklardan uzak ve saf.

Her zaman tekrarladığım o cümleyle pekişen o duygu şu işte;

‘Beni bir samanlığa bağlasalar ve orada yaşamam gerekse; varoluş sebebime olan inancımdan şükre sığınırım’ Ne kadar tok bir sevgi bu tarif edilemez. Hamdolsun.

Bugün yaşadığımız bu küresel salgın sebebiyle evlere sığamıyoruz, çünkü hayati ve somut olan her şeyin bağımlısı olmuşuz. Sonumuz hayrola;

Hedefler inandığında,

En büyük zaferler sabrettiğinde,

Ve en iyi kazanımlar hiç vazgeçmediğinde gelir..

Güzel günler yakında,

Denizin mavisi, güneşin tılsımı ve yazın sıcağını hissetmek için bugün evde kal, hayat eve sığar…

Sağlıklı günlerde görüşmek ümidiyle…