Eskişehir’de,  İzmir’de, Ankara’da , İstanbul’da , Muğla’da  şiddet her yerde…. Çok geri gitmemi gerektirmeyecek kadar yakın bir tarihte de Sakarya’da.

Burada, bizim temiz ve güvenli bulduğumuz ilimizin, şirin kaynarca ilçesinde, burada  Akyazı ‘nın kum köprü mahallesin de….

Öncesinde,  ormanda engelli bir kadına, cinsel istismardan  tutuklanmış,  5-6 yıl cezaevinde yatıp çıkmışken, Kaynarca da  nefes almaya devam edecek üstüne  evlenecek ve Suriyeli ,dokuz aylık hamile olan kadının evine gireceksin, o kadının 15 aylık çocuğunu öldüreceksin, kadını ve çocuğunu ormana götürüp, hamile kadına tecavüz edip, başını taşla ezerek öldüreceksin….Sen aslında  bir cani olmana rağmen,  bir vahşete daha imzanı atacaksın , İnsan gibi yargılanacaksın ve insanca muamele göreceksin…

Akyazı da’ ki olayda, nedeni  şiddetli  geçimsizlik. Evi terk eden eşini ve eşinin babası öldüren bir adam. Eşinin ve kayınpederinin canına kıyıyor, o bu cinayetleri işlemesine, eşinin evi terk etmesini  neden olarak gösterirken,  bu iki olay bize de,  ne yazık ki  ucuz ölümler ülkesin de yaşadığımızı  tüm açıklığı ile bir kez daha gösteriyor.

HER GÜN ÖLÜR,  HER DAKİKA ÖLDÜRÜLÜRÜZ…

Toplumlar sürekli değişiyor ve gelişiyor. En çok da ülke olarak biz değişiyoruz. Köprüler, duble yollar, AVM’  ler  falan derken gelişiyoruz işte. Bizim  ülkemizde değişmeyen tek şey  kadına yapılan ikinci sınıf insan muamelesi , buna bağlı olarak da ortaya çıkan cinsiyet ayrımcılığı  olgusu ve zaman geçtikçe daha çok artan kadına şiddet olayları.

 Ülkede  artık  o kadar vahim bir hal aldı ki,  televizyonunuzu  açıyorsunuz, kadına şiddet yada cinayet haberleri, gazete sayfaları içimiz acıtan haber ve görüntüleriyle kaplı ve  yaşadığımız yere sokaklara, mahallelere  göz göre göre kan bulaştı, durum bu yani.

 AMA aması var tabi.Bir ülkede yaptırımların yetersizliği  söz konusuysa, cezalar tutarsız kalıyorsa, anne babaların eğitimsizliği giderilemiyorsa, o ülkede ‘göster oğlum amcana şeyini’ ,’ kızını dövmeyen dizini döver’, yok’ ben erkeğim benim dediğim olur’, muhabbetleri dönüyorsa , ülkenin muhalefet partisi lideri bile  siyaset  yaparken   "Erkek işsizse, eve yeteri kadar para gelmiyorsa, akşam tencere kaynamıyorsa bu erkek de gelir hıncını karısından alır." İfadelerini kullanıyorsa, ülkenin Cumhurbaşkanı   ‘’samimi düşüncemdir ,kadınlar çalışmasın, evde otursun çocuk yapsın. Kadınla erkeği eşit konuma getirmek fıtrata terstir’’  diyorsa, ,kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı  eksik etmeyeceksin lafı hala dillerde dolaşıyorsa bu ülkede, daha çok kadın tehdit ve taciz edilir.

Daha çok kadın  duygusal ve fiziksel şiddete maruz kalır. Daha çok kadının hayatına hükmedilir. Namus kavramının arkasına saklanan, namus deyince erkeği ve erkeklerin namussuzluklarını değil de bir tek kadını anımsayan ,  caniliğini gelenekleriyle giydiren, kadından bir adım önde olmayı meziyet sayan, kadına hükmedebildiği kadar kendini erkek hisseden  bu zihniyetler var olup, değişmedikçe ,değiştirilmedikçe ve de hiçte caydırıcı olmayan  bu cezalarla yol alındığı sürece, cinsiyet ayrımcılığı yapıp, okullarda  eğitim cinsiyetçi düşüncelerle  sürdürülürse  biz kadınlar  her gün öldürülür, her dakika ölürüz.