Politikacıların tanımlamaları ne denli kısa olursa, o denli unutulmaz olur.Politikacılar bazen öyle tanımlamalar yapar ki, ne dense yeter ya da ne dense eksik kalır.Politikacı tanımlamasını kıvıramamışsa, ortaya bir araba dolusu söz yığılır ki, o konuda yine de her şeyi anlatmış olamaz.Örnek mi?1 Kasım 2010 Pazartesi günkü İl Genel Meclisi Toplantısı’na gidelim, ertesi günkü gazetelerden okuyorum:MHP’li İl Genel Meclisi Üyesi Salih Okutan kürsüden konuşuyor:- Sapanca’da geçtiğimiz hafta yaşanan su hırsızlığı ile ilgili olarak daha önce bu kürsüden uyarılarda bulunmuştum. Yerel basında bu olay öz kaynaklarımızın peşkeş çekilmesi olarak yorumlandı. Böyle bir algı oluştu. Sadece su meselesi değil, kum ocakları da yeterli denetime tabi tutulmalıdır.AKP’li Grup Başkanvekili Nuri Haşmenoğlu cevap veriyor:- Peşkeş, bilgi dahilinde haksız bir kazanıma yol açmaktır. Buradaki olay peşkeş değil hırsızlıktır. Bizim bilgimiz dahilinde böyle bir olay gerçekleşmemiştir. Bu işi yapan kurumu töhmet altında bırakmamak gerekir. Karşı taraf projeye uymuyorsa bunun adı hırsızlıktır. Peşkeşi yapan hırsızların ta kendileridir.Siz ne anladınız bu sözlerden?Hırsız kim?Peşkeşi çeken kim?Ve bu iki politikacı sözü neden yuvarlayıp durur.Anlayabildiğim kadarıyla Salih Okutan, “- Bak ben peşkeş çekildi demiyorum, yerel basında böyle bir algı oluştu” demeye mi sözü getiriyor?Peki, AKP’li Nuri Haşmenoğlu’na ne buyrulur, “ Biz sadece ruhsat verdik, onlar kurallara uymamışlar, demek ki peşkeşi çeken biz değiliz, hırsızların ta kendileridir” derken şeşi beş mi göstermeye çalışıyor?Belki öyle, belki böyle, bilemeyiz ki, biz el yordamıyla anlamaya çalışıyoruz.Madem ilgili ve yetkili politikacılar bu su skandalı işinin içinden çıkamıyorlar, ben kendileri yerine verilecek bir cevabım var.Sonra benim tanımlamalarım kısa, net ve akılda kalacak türdendir.Çünkü benim tanımlamalarım Adapazarı usulüdür:İşte meseleye nokta koyuyorum:“-Ne hırsız vardır, ne de peşkeş çekilmesi söz konusudur. Sapanca Ormanı’ndaki su talanını uzaylı UFO’lar yapmaktadır. Kimse boş yere sorumlu aramasın!...”