Sakarya’da, yanlış konuda, yanlış yerde, yanlış kamu yatırımı olmuyor mu?

       Trilyonlar değerinde, ama hiç kullanılmayan, bomboş duran kamu mekan ve alanları yok mu? Bunları gündeme taşımak en büyük vatanseverlik değil mi?

       Okullar, öğretmenler arasında hiç mi ayrım yok? Liyakat ayrımı da mı yok?

       Kamu ihalesini alıp, bitirmeyenler; bugüne dek ne kadar maddi ceza ödedi?

                                                                        **

       1999 Depremi’nden bugüne kadar, devlet hazinesinden Sakarya’da yapılan tüm işlere harcanan parayı öğrenin!

       Sonra da; O paralarla yapılan tüm işlerin rantabl maliyet hesaplarını, işlerin en doğru hesap uzmanlarına inceletin!

       İşte o zaman;” Servetlerinizin nasıl harcandığını öğrendiğinizde aklınıza sahip çıkın!” da derim.

                                                                    **

       Evde, sokakta, kahvede, mesleki para kazanma ortamlarında; Size, en çok ve mutlaka en son edilen söz ne? “ Sana ne Abi ya; sen kendi dümenine bak!”         

       Sakarya nehri neden kurumaya yüz tutmuş? Haber doğru mu? Sana ne Abi?

     Gaz vermeye gelince, kükreyerek, “ Ayağa kalk Sakarya!” okuyan abiler konuşsun!

                                                               **

         Hiç öyle değil. Sakarya ve ülke için herkes artık doğru olanı görecek, doğru olanı yapacak! Yoksa; her an ve hepimiz için kötü günler gelebilir! 

        Komşu ülkelerle de, Batı ülkeleriyle de; bizi hiç iyi günler beklemiyor gibi?  Sakarya sanki bu ülkede değil?  

       Yerel Medya da galiba,“ Bu gelişmeler Yerel değil!” gibi düşünüyor!

                            TARLANIZI DA, BAHÇENİZİ DE MUTLAKA EKİN !

          Yok, bugün artık yazıma, “ Türk Köylüsü milletin efendisidir!” şişinmesi ile başlayamam.

         Çünkü, artık, “ Köylü!” sözü insanlarımızı sanki inciten, küçük gören bir sesleniş gibi görülür oldu!

          Yaşayan en büyük Tarih Profesörlerinden birisi olan, İlber Ortaylı, “ Herkes bahçesini mutlaka eksin!” diye başlayan anlatmalarını keşke okuyabilseniz!

          Türkiye ve Dünya nereye gidiyor ? Yarın sağlıklı bir avuç gıda için nasıl acılar yaşayacağız? Hava, Su ve Toprak en kıymetli hazinendir!

          Artık bunları öğrenme ve bilme zamanımız bitmek üzere!

                                                              **

        Köylünün, köyünü bırakıp, şehre kaçması akıl tutulması gibi bir modadır.

         Övünme, şişinmede üstümüze yoktur : -) Cart curtta da!

         Doğruları yapmıyoruz; yaşama şeklimiz de doğru değil.

         Para etmiyor diye fındık ağacını kesemezsin.

        Adapazarı Patatesinin, mısırının, kabağının, biberinin tohumunu; az verimi var diye yok edemezsin!

        Bugünkü gibi, ele muhtaç olursun, ele…

                                                                   **

       Bir tek Serdivanlı’nın aklına; ithal ete, ithal samana para vermek gelir miydi?               

       Serdivan demek; et, süt, yumurta, peynir, havyacılık, mera demekti! Bağlar Caddesi ne demekti?

        Sapanca İstasyonu; elma kokuluydu. Hala sokaklarda yürürken yola dökülmüş kestane, ceviz, hurma yersin.

         Çok doğru, geldik; “ Bahçenizi, tarlalarınızı ekin!” deme günlerine.    

                               BİR ÇOBANIN ONDA BİRİ OLABİLMEK?

          Bugün sanki bu ülkede,“ Nitelikli çocuk yetiştirmek!” laf işte, gibidir.

        Birkaç yıl önce tv.’de, “ Usta Çoban!” belgeseli izlemiştim. Ankara’nın daha doğusunda, dağ köylerinde ün salmış bir çobanla yapılan söyleşiydi.

        Özetlerim ama, siz komşuya, “ Senin çocuk Çoban olmak istiyor!” demeyin!

                                                               **

        Bakın, dağları koyunlarla adımlarken, Çoban özetle neler anlattı:

     “ Hayvan nerede, ne yer, ne içer bileceksin! Araziyi, toprağı, suyu bileceksin!

        Zararlıyı, faydalıyı; otu, çiçeği, börtü böceği, ağacı, yemişi bileceksin!

         Sabahı bileceksin! Hava bugün nasıl; nereye ne kadar çıkılır, bileceksin!

         Her hayvan başka yaşta, başka güçte, başka sağlıktadır. Önce tüm günü buna göre planlayacaksın!

         Her hayvan cinsi de başkadır; bunu bilmezsen çuvallarsın.

                                                               **

        Her hayvan hangi yaşta neler yapabilir, bileceksin! Ne kadar yürür, ne kadar eşeler, hangi otları, böcekleri yer bileceksin.

         Süt verimi ne zaman başlar, hangi yaşa kadar devam eder bileceksin!

         Kasaplık zamanı bile ayrı bir ustalıktır. Hastalığı var, yaşlılığı vardır.”

                                                               **    

        Usta Çoban’ın niteliklerini yazmanın özeti bile kitaplıkmış : -)

        Hatta; Bir usta çoban’dan, Çoban Köpeği ile sürü yönetme ilişkisini, öğretisini, köpeğin akıl almaz işlevini dinleseniz, kitaplar da yetmez!

         Siz, “ Ülkemizde Usta Çoban bulmak bile zor!” desem, bana ne dersiniz?