Sapanca Dağları’nda; Yüzevler, Sapanca, Mahmudiye, Kırkpınar, Kurtköy ve Yanık için yıllardır hep uyarı yaptım… Siyasi Muhalefet TIS; tehditler bana!..

          Sapanca’yı Sapanca yapan, her afetten koruyan ormanlar yok ediliyor. O tepeler taşlı ve sağlam toprak değil… Kısırlık bulgur gibi; tenis kortuna serilen granül, tuğla renkli yumuşak toprak.

            Granül topraklı dağların oldukça dik yamaçları tıraşlanıp, teraslanarak;

           Araplara, Siyasi Güce yaslanan Amcamlara, Para Babalarına villalar, köşkler yapıldı. Kimi konaklar öylesine dik yamaçta ki; hemen 3-5 metre arkasına 6-8-10 metre beton veya taş istinat duvarları dikilmiş;

           Bu hafta yağan yağmurlar bu kış sürerse, Allah bizi O istinat duvarlarından korusun! O tepeler biraz oynarsa, istinatlar, evler İzmit Caddesi’ne inmesin!..

            Kimse bugün çıkıp, “ O tepelerdeki binaların hepsi denetim altında yapıldı!.. Resmi denetimin güvencesi biziz!” diyebilir mi? Asıl tehlike bu mudur?  

           Çarşamba günü O yağmurda Kurtköy, Kırkpınar, Mahmudiye dolanıp durdum. Kurtköy-İzmit caddesine, 3-4 yılda yığınla villayla doluveren tepelerden inen, her sokaktan toprak, taş, çamur akıyordu!..

           Lağım ve yağmur suyu kanalları patlamış, yollar ulaşıma kapanmıştı.

           Kurtköy Deresi; vadiden çıkıştan, Kurtköy Köprüsü’ne ve Sapanca Gölü’ne kadar, önüne çıkan ne varsa yıkıp geçiyordu…

             Kurtköy Köprüsü kuzeyinde kalan, İ.Ü. Balık Üretme-Araştırma MYO.  Sosyal Tesis ve Lojmanlarının olduğu alanın istinat duvarlarını ve çitlerini dere almış götürmüş…

            Dahası; Orada, 2-3 yıl önce trilyonlar harcanarak yapılan, Kurtköy Deresi Projesi artık yok gibi!.. Dere orada, son küçük tufanda 2 misli genişlemiş. Sel iki yakada, 10-15 metre yükseklikteki kenar toprakları heyelanla almış götürmüş…

            İpek Yolu sonundaki; Kırkpınar ile Kurtköy’ü yaya geçişler için bağlayan, nostaljik köprünün yarısını da yıkıp yok etmiş…            

             Allah beterinden korusun!.. Amaaa!..

            “ Araplara, Para babalarına, Siyasi Güce Sahip Amcamlara; O ormanları yok edip, villa yaparak para kazananlar geleceği yok ettiklerini göremiyor!       

          O dağlar granül toprak… O toprağı şiddetli yağışlarla kaymaktan, ormanlar ve yaprakla, dallarla oluşan zemin yastıklar tutuyor!

            Orman yok edilirse; şiddetli her yağmurda O bulgur tanesi gibi topraklar, O yollar ve Evlerle birlikte İzmit Caddesi’ne kadar iner!..” gibi yazdığımda;

            Aldığım tehditleri şu anda unuttum; yeter ki, şimdi yanlış anlaşılsın!.. Bizden sonra, bu ülkede ve Sakarya’da çocuklarımız da yaşayacaklar!..

 

                                    SEL SİYASETİN UMURU DEĞİL!..

                              MUHALEFET İÇİN DE SADECE FIRSAT!..

            Sakarya Halkı, yaşanan sel felaketi nedeniyle can ve mal derdinde! Sanki, Siyaset bambaşka bir can ve mal derdinde!.. Seçim var; hiçbir şey umur değil…

          “ Fitne olduğunu biliyoruz!.. İşin gücün siyasi eleştiri yazmak!.. Allah başımıza bir yağmur tufanı verdi, O’nu bile bize yıkıyorsun!.” derler. Desinler;  Onlardan ne OY, ne de İŞ isteğim olmuyor…

            Şehrime, Halkıma karşı görevlerini yapsınlar başımda taşıyayım. Zaten öyle de oluyor. Gazeteler Onların çarşı, Pazar seçim ziyareti, haberleri ile dolu.

           AK PARTİ, hiç kuşkusuz, ülkede HALEN İKTİDAR; Sakarya’daki TÜM BELEDİYELERDE DE ZATEN İKTİDAR… Halk veya ben, başımıza gelen felaketin hesabını  başka kime sorabiliriz ki?..

            AK Parti kadar, Muhalefetteki siyasilere de yıllardır sorumluluk çağrıları yapıyorum. Arada bir MHP İl’den ve partililerden çıkış oluyor. Ama, O da arada bir ve cılız eleştiriler.

          Ki, eleştiri genelde, Yönetenleri yanlıştan, hatadan zamanında vazgeçirme amacı ile yapılırsa işe yarar. İŞ bittikten sonra, eleştiri kaybımızı telafi edemez!..

          Bu anlamda eleştiri de; CHP İl Yönetimini de, Milletvekili Engin Özkoç’u da anlayabilmek mümkün değil… Neredeler; nerede, nerenin hangi sorunları için  uğraş verirler bilmem?.

           Gördüğüm ve bildiğim; Sakarya’da yanlış kent projeleri, yanlış ve hatalı yapılan yatırımlara deli paralar harcanıyor. Sakarya Halkı’nın somut dertleri çok. Orada ve medyada yoksan; CHP’nin ve Engin Özkoç’un sanki derdi değil gibidir…

            Köyler, Meralar imara, taşa, betona, asfalta dönüştü; tık yok… Ortalık OSB dolu; fabrikalar ve Çimento fabrikaları tarım, mera arazilerine kuruluyor.

           SATSO Başkanı hala, “ Sakarya Türkiye’nin Lojistik Üssü olacak!..” rüyasında ve “ 2023 Yılında Karadeniz’den dünyaya açılmış, ilk yerli treni, yerli tankı ve yerli otomobili üreten bir Sakarya etiketiyle anılmak istiyoruz!” diyebiliyor…

            Engin Özkoç, O sözlere kendi siyasi anlayışına göre cevap verebilir mi?..  Örneğin; Engin Özkoç, “ SATSO da biliyor ve penceresinden baktığında görüyor.  SATSO önünden geçip, Karasu’ya gidecek demiryolunun daha 1 metre rayı yok!

           Ve, O demiryolu aslında, Erdemir ve Kardemir’den sonra, Filyos’ta yapılan 3. Demir Çelik Fabrikası için… Ortada hiç birisinin de biteceği belirtisi YOK!” gibi bir gerçeği söyleyebilir mi? Sakaryalı da, Karasulu da gerçeği bilsin!..

            CHP ve Milletvekili Özkoç; Şeker Fabrikası’nı, Çark Atatürk Stadı’nı, Yazlık Pancar Araştırma Arazileri’ni, Fİ-YAPI’yı sorabilir mi?..

            Sel felaketi yaşandı; tüm Sapanca’yı sular içinde bez spor ayakkabılarla dolaştım. Sandım ki; CHP İl-İlçe ve Milletvekili ile Maaile çizmeleri giymiş, dağ bayır evlerini su basan Sapancalıları dolaşıyor…Bekleniyor; sular çekilsin!..

           Peki; ya benim derdim ne?.. Sakarya’yı Yönetmeye Seçilmiş-Atanmışların eksileri, yanlışları niye beni ilgilendiriyor?.. “ Sana ne?..” diyenler mi haklı?..