Bu gezegende bir insanın başına gelebilecek en ilginç olaylar benim başıma geldi derken aslında şaka yapmıyordum. Bütün öyküm bir göktaşı ile başlıyor. Bundan tam yirmi yıl önceydi. Annemin isteği üzerine alışveriş yapmak için bakkala gitmiştim. Alışverişi yapmış, ödül olarak da kendime şekerleme almıştım. Eve koşar adım giderken bir anda dünyam karardı. Gözlerimi açtığımda bir hastane yatağında buldum kendimi. Başımın arka tarafında şiddetli bir ağrı vardı ve kafam sargılıydı. Ne olduğunu öğrenmek istediğimde kimse söylememişti. Hastaneden çıkıp eve döndüğüm zaman annem acı ama bir o kadar da komik gerçeği bana anlattı. O dönem göktaşı yağmuru olmuş ve çok ufak bir göktaşı parçası kafama düşmüştü. Bu olay gelecekte yaşanacaklardan bir haber olan benim için her şeyin başlangıcı idi.

             Göktaşı olayından sadece üç sene sonra bu sefer de okula gittiğim bir gün şiddetli yağmur yağmura tutulmuştum. Bir ağacın altında durdum. Çok şimşek çakıyordu, ıslanmış ve korkmuştum. Sokakta az da olsa eğimli bir yokuş vardı. Yokuşun yukarısına baktığımda suların hızlıca aşağıya doğru geldiğini gördüm. Sonrasında da suya kapıldım ve sonucunda ayağımı kırdım. Duydum ki koca bölgede sadece bir sokakta su baskını olmuş o da beni bulmuştu.

En basitinden, bugün senin yanına gelirken otobüse bineyim dedim. En son otobüse ne zaman bindiğimi hatırlamıyorum bile. Hem vaktim var, hem de daha rahat olur düşüncesiyle otobüs durağına gittim. Otobüsü beklerken durağın önünden geçen bir taksi ayaklarıma su sıçrattı. Şaşırmış gibi yapma, ben de biliyorum mevsimlerden yaz olduğunu fakat durağın önünde ufak bir çukur varmış ve oraya da su dolmuş. O su da artık benim üzerimde. Ayrıca otobüsün arızalandığını yarı yolda inip yürüdüğümü anlatmıyorum bile.

             Daha bir sürü olay geçti başımdan ki ufak tefek talihsizlikler diye bunlardan hiç bahsetme gereği duymuyorum. Kısaca özetlemem gerekirse, şort giydiğim gün yağmur yağar, kalın giyindiğim gün güneş açar. ‘’Yok artık!’’ dediğini duyar gibiyim ama inan öyle. Bak şimdi aklıma geldi. Bundan yaklaşık beş sene önceydi, çalıştığım yerden izin almış ve iznimi de arkadaşların izniyle aynı zamana denk getirmiştim. Güzel bir otelde rezervasyonumuzu yapmıştık ve gittiğimizde ne oldu tahmin et. Hortum çıktı, hortum! Şaka yapmıyorum, yüz yılda bir kez olan olay benim gittiğim tarihe denk geldi! Ne mi yaptım? Tabii ki hiç oralı bile olmadım çünkü alıştım artık bu olaylara.

            Hani konuşmaya başlamadan söylemiştin ya ‘’İnsan kendi şansını kendi yaratır.’’ diye. Ne göktaşı düşmesinde, ne sel sularının beni sürüklemesinde, ne de havanın hortum oluşturacak kadar dönmesinde yapabileceğim bir şey vardı. Ben bu durumu kabul ettim. Hatta geçenlerde bir köşe yazısı okumuştum. Adı da ‘’Hayata Yenik Başlayanlar’’ idi. Çok dramatik bir isim gibi geliyor ama alışınca insanın hoşuna da gidiyor.

   Şimdi sen tüm bu olaylardan sonra beraber bir piyango bileti alıp büyük ikramiyenin bize çıkacağına mı inanıyorsun?

             Güldürme beni.