Her şartta, takımının ve sporcularının yanında olan, onurunu, sevgisini koruyabilen seyircinin hayranıyım.

       Sporcu, ne kadar kaşar, ne kadar profesyonel olursa olsun, sevgi gösteren, onurunu koruyan takım ve seyirciye borcunu ödeme içtenliğine girer.

        Yani, şehir biraz kıpırdarsa, futbolcular zaten oynamaya, başarıya yazılıdır.

        Hacettepe maçını 3 puanla geçen futbolcularımızı kutlayarak başlayacaktım, nerelere savruldum. 

        Hala yoluna girmemiş gibi görünen, maddi sorunlar var gibi. O zaman, Yenilgisiz 5 puanla yoluna devam eden futbol takımı kutlanır. 

        Biliyorum ki, bu gidişi futbol takımımız 4-5 maç daha özveriyle götürürse, önümüz maddi-manevi çok da açılacak. Her puan para getiriyor.

        Puanla gelen paraların büyük kısmı futbolcu alacaklarına yatmalı, bu bir.

        Bu şehir belki de tarihinin en heyecansız zamanlarını yaşıyor. Ayrım olmayan, hepimizi aynı heyecanın peşinde koşturacak hiç bir ortak payda yok !

        Olabilse, Sosyal Ortak Payda heyecanımızı Sakaryaspor yaratabilir.

     

       Şu anda, bence, en erken Gümüşhane maçını kendi sahamızda oynama ihtimali var. Yenilmeden O maça kadar gelmeyi düşlüyorum.

        Gümüşhane maçından 3 puan alınsa, Sakaryaspor ligi istediği yerde bitirmenin peşine düşer. Şehir de maddi-manevi her desteğe yazılır.

       Beşiktaş’ı boşuna örnek vermedim. O heyecanı, hemen tüm ligi dışarda  oynayarak şampiyon olan Beşiktaşlı futbolcular yarattılar.

        Şu gün, profesyonel futbol takımlarında oynuyor olsaydım, maçlarımı hangi sahada oynamak isterdim diye düşünürüm.

         Can güvenliği varsa, dış sahalarda oynamak bizim futbol dünyamızda çok daha avantaj gibi. Kendi seyircim önünde puan kaybetme stresini iyi bilirim. 

          Dış sahada oynayan takımlar, iç sahadaki kadar kazanmaya çok mecbur tutulmaz. Maç sonuna kadar kazanmak için her şey ortaya koyulsun yeter.

         Sakaryaspor maçlarını izlemedim. Ama, gelişmeleri ve maç sonuçlarını izlemek şehirli sorumluluğumdur. Takımımızda, Sakaryalı en az 12-15 gencimizin forma giyseydi, o gün benim için de tabii ki her şey başka olurdu.

         Son sözüm Tatangalar’a: hiç bir tahrik, hiç bir sonuç Sizin Sakaryapor’a ceza verdirmenize asla yol açmasın ! Dünyada acısız yaşanan sevgi var mı ?

                            

                 AVM’LER VE MODASI GEÇEN YERLER

        Dün de yazı konumyatırımcılar-girişimciler üzerineydi. Hani, iş ve aş şimdilerde aslanın midesinde ya. Girişimci sarsılırsa, biz yıkılırız hallerim.

       Şu anda, parası ve yatırım cesareti olanlara Allah kolaylık versin. 

       İş adamı değilim. Olamadım, olamam da ! Ama, olan biteni görürüm.

      Gençliğimizin Adapazarı’nda da görürdük. Birisi nefis bir pastane açar.

İyi kazanırsa, bakarsın şehrin her köşesinde pastane açan açana !

       Bir ara, gençlik bilardoya sarmıştı. Bilardo salonu tıka basa dolunca bir dolu salon açıldı. Modası geçti, çok şey değişiverdi.

       Şöyle bir düşünüyorum, gezdiğim hiç bir dünya şehri asla Adapazarı kadar kimlik değiştirmemiş. Ki, 200 yıllık kaldırım, sokak taşlarını bile.

      

        İş Dünyamız da böyle, Siyasi Yönetenlerimiz de. İlla bir iş yapmaya mecbur gibiler. Yolları, kaldırımları 3-5 yılda sök tak olacak şey mi ?

        Herkes en kolay yoldan para kazanma peşinde. Taş-kum ocağı mesela, at dinamiti, salla kepçeyi, o kadar !

        Her yer beton santrali ! Yollar beton taşıyan mikser kamyonlarla dolu.

        Sözün özü şu; Sakaryalı Girişimci-Yatırımcı, ülkede ve hatta dünyada  alıcı-çekin alanı yaratacak işler bulabilmeli.

        SAÜ’nün Teknoloji Merkezi var. Teknik üreten akademisyenleri, genç öğrencileri teşvik edin. Devlet teşviklerini de Onlara sizler hatırlatın.

        Tüm girişimcilerden özür dilerim, amaaa...

        Arma Filtre, Gizem Frit benzeri dünya çapında yatırımları bulanın günü gelmedi mi ? Kolay yoldan kazanma değil; bilimle kazanma yolları.

        Bence bunu kotaracak harika gençlerimiz işte o girişimcileri bekliyor.

*      Her yer taş,tuğla, inşaat...Yok artık; ben bile inşaat yapabileceğime inanır gibiyim. İroni yapıyorum kuşkusuz. İnşaat da, en iyilerin işi olmalı.     

        AVM modası da hızla bitiyor. Sosyal ve ekonomik ömürleri yakın zamanda biterse kimse şaşırmasın. Her gün baklava, börek bile yenmiyor.

        AVM’lerde, alışveriş yapan yüzler de, kakara kikiri sohbetlere gidenler de hızla değişiyor...İlk günkü popülaritesi biten AVM’ler üzücü.

* “ Şimdi yeni bir şeyler söylemek lazım azizim !” mi desem. İş Adamı değilim; yeni bir şeyler söyleyen ve yapana haset olmam; şapka çıkarırım.