16 Nisan’da Türkiye tarihi açısından çok önemli bir gün. Yıllardır tartışılan ve 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında oluşan zaruret nedeniyle MHP’nin de destek ve katkısıyla son şekli verilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi halkın oylamasına sunulacak.

Özellikle son 4-5 yıl Türkiye açısından çok zorlu geçti.

Sürekli ıvır zıvır işlerle gündem meşgul olurken, memleket yapması gereken atılımları yapmadı.

Sürekli önümüzde bir tehdit ve tehlike oldu.

Dünya kadar Türk düşmanının olduğu şu küçücük gezegende suni gündemler bitmedi gitti.

16 Nisan’dan sonra bütün sorunlar bitecek, Türkiye uçacak demiyorum.

Bu söylediklerim asla buraya çıkmasın.

Sonucu ne olursa olsun, ben sadece kısır gündemlerin bitmesinden, devlete ve millete kast edenlere karşı devletimin demir yumruk olmasını istiyorum

Tarımda, sanayide ve teknoloji de üretim konuşulsun, fakir fukuranın derdi bu memleketin bir numaralı gündemi olsun isterim.

Siyasetin ‘A’ sı da ‘B’ si de beni zerre kadar ilgilendirmiyor.

Ben memleketim bekası, huzuru, güvenliği ve ekonomisine bakarım.

Türk milletinin varlığına, birliğine, dirliğine bakarım.

16 Nisan’dan sonra ne olacak, ne çıkacak, ne değişecek hep birlikte göreceğiz.

Bunları anlatmışken Sakarya’da referanduma değinmeden olmaz.

Malum Türkiye’de gündemin 1 numarası, ‘Evet’, ‘Hayır’ sözü oldu.

 ‘Evet’ ‘Hayır’ cephesinde yürütülen çalışmaları gazetenin yazı işlerinde her gün değerlendiririz.

‘Hayır’ cephesinde olan CHP her zaman olduğu gibi bizi şaşırtmıyor.Sosyal medyadan gördüğümüz kadarıyla çalışıyor.  Ancak CHP’nin  unuttuğu ve yapmadığı tek şey medya planlaması ve halkla ilişkiler.

Mesela İl Başkanı Ayça Taşkent’i ben bir gazeteci olarak tanımıyorum. Benim gazetemde bulunan diğer mesai arkadaşlarımda tanımıyor. O da bizi tanımıyor. Mesela tanınmam falanda değil de.. Anlayan anladı işte..

CHP faaliyetlerini duyurma noktasında yıllardır bir zafiyet içinde.

Klasik bir söz duydum geçen. CHP’li olanlar özellikle yerel medya da CHP’ye neden yer verilmediğine sormuş. ‘Biz yerel gazetelere ilan veremiyoruz. Paramız yok iktidar gibi. O yüzden yer vermiyorlar’ demiş.

Bu kocaman bir yalan. Külliyen yalan. Kuyruklu yalan.

Tabiî ki gazetelere reklamla ilan ayakta duruyor. Reklam ilan olmasa bu gazeteler çıkamaz.

 Ancak ahlaki değerler, okuyucuya saygı var. Biz her partiden her görüşten haber yaptıkça mutlu oluyoruz. Ve emin olun AK Parti haberleriyle dolu sayfalar bizi de aşırı derece de rahatsız ediyor bazen.

Ancak AK Parti dışında muhalefet partilerinin halka duyuracak faaliyeti yoksa bunda suç bizim mi!

İktidar partisi olan AK Parti bu konuda her zaman olduğu gibi muazzam çalışıyor.

16 ilçe teşkilatı, 10’a yakın belediyesi, 5 milletvekili, il teşkilatı ve Büyükşehir şehrin doğusundan batısına faaliyet yapıyor ve iktidar olmasına rağmen en önem verdikleri medya..

Şöyle ki AK Parti’nin medya planlaması ve sosyal medya planlaması seri, hızlı ve net.

 

AK Partinin milletvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanları, kadınları, gençleri ve tüm kadroları arasındaki uyum, inanılmaz bir hava yaratıyor.

AK Parti içinde elbette çekişme var, kavga var. Hepsi birbirini çok seviyor demiyoruz.

Ancak uyumla birlikte yerelin nabzını çok iyi tutarak halkın beklentilerine fazlasıyla cevap veren bir ekip olunca bu durum başarıyı getiriyor.

Milletvekilleri sahada, Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nun evine gidip gitmediğini merak ediyorum. İl Başkanı Fevzi Kılıç ve ekibi de öyle.

Recep Tayyip Erdoğan rüzgarıyla gelen bir oy var Sakarya’da.

Burada niyet önemli. Şöyle bir bakın.

Erdoğan’la geliyor o oylar, yine gelecek.

Niyetin, gayretin, çabanın da bir hakkı hukuku varsa bu hakkın sahibi o da AK Parti’nin amiralleridir.

O amirallerin kim olduğunu zaten herkes görüyor.

Böyle bir ekip sayesinde Sakarya yıllardır AK Parti’nin kalesi oldu.

Bu inanç ve gayret sayesinde ben Sakarya’da ‘Evet’ için %67 ile 72 arasında oy çıkacağını tahmin ediyorum.

67’inin altına düşerse şaşırırım.