Son yıllarda adını duymayan bilmeyen kalmadı. Herkes haberlerden bilir. Pat pat deriz.

Tarım aracıdır aslında, hem de tarla çapasından dönüştürülen, silindir, hidrolik ve kasanın birleşiminden oluşuyor. Römorku da taktın mı, en az 10 kişi taşıyor.

Hatta bazı illerde devlet desteklemeleri kapsamında köylüye dağıtımı bile yapılmış.

Bu pat-patları alan vatandaş istediği gibi dolaşabildiği için zamanla bir ulaşım aracı haline dönüştü.

Yıllardır gidin bakın ilçe merkezlerinde, yollarda pat pat görürsünüz.

Kimse bir şey demez, karışmaz.

***

Bu tarım aracıyla ilgili bir düzenleme var mı yok mu belli değil.

Sadece bazı illerde karayolu kullanımı yasaklanmış.

Bizde böyle bir kural bilmiyorum, eğer varsa da uygulanmadığını kesin biliyoruz.  

Son 3 yılda defalarca kez pat pat kazalarını haberleştirdik.

Yaptığımız haberlerden derledim; bu kazalarda son 3 yılda ortalama 11 hemşerimizi kaybetmişiz.

2 kişiyi de birkaç gün önce kaybettik.

Yaralı sayısı 60’ı aşıyor.

Asayiş bültenlerinden pat pat kazalarından 3’er 5’er tane var.

***

Ulaşım aracına dönüştürülen pat pat artık büyük bir tehlike arz ediyor.

Bu tehlikeyi gören, duyan, okuyan, ne yapsak diyen var mı acaba?

Bir araç alan vatandaşa elli dereden su getirten kanunlarımız nerede?

Pat pat bir araç değilse; neden sokaklarda bu araçlar geziyor?

Neden köylerde kazalarda pat pat’lar ön planda?

5-10 bin lira maliyetli bu araçların hangi denetimi, neyi var?

Pat pat’lar yani çapadan bozma bu tarım araçları artık bir ölüm makinası halini aldı.

Ucuz maliyet, düşük yakıt ulaşımında biçilmez kaftan oluyor.

İnsanlar yürüyen tabutluklarda ulaşım sağlıyor.

***

Buna kanunlar nezdinde dur denmelidir.

Mülki idari amirler konuyla ilgili acilen, başka canlar gitmeden tedbir almalıdır.

Tarım aracı pat pat özüne dönüştürülmelidir.

Tarlalar dışında bu makinaların yollara çıkmasına, toplu taşımada kullanımına izin verilmesin.  

Ya da tek bir çare var; hiçbir güvenlik tedbiri olmayan bu araçların hız limitleri sabitlenmelidir.

Bu araçların kullanımı yasaklanamaz ancak, en azından hızı kısıtlanırsa belki kaza yapan araçtan yola savrulan insanlar ölmekten kurtulabilir. Ne bileyim vardır bir yolu, yordamı, çaresi..

**

Dikmen projesi de yalan oldu!

Sakarya’nın şehir efsanelerini bilmeyen yok artık. 1000 yataklı hastane, yeni adliye binası, Adapazarı ekspresi, 2’nci üniversite gibi..

Bir yılı geçti sanırsam, AK Parti Sakarya Milletvekili Prof.Dr.Mustafa İsen’le telefonda görüşmüştüm.

Hendek Dikmen Yaylasıyla ilgili düşüncelerini aktarmıştı.

Habere gelince, ‘1727 metre ile bölgenin en yüksek noktası Dikmen Yaylası’nın kış sporları merkezi haline gelmesi için AK Parti Milletvekili Mustafa İsen’in girişimleri sonucu Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gelen heyet Dikmen’de incelemelerde bulundu. Heyet, hazırlanacak raporun ardından bölgenin kış sporları ilan edilmesi için ilgili bakanlıkların kararını bekleyecek. Turizm bölgesi ilanının ardından Dikmen kayak, kızak, snowboard, takım ve motor sporlarının merkezi olacak’

Evet. Bu kadar. Açıklamalar geziler vs.vs.

Sakarya adına müjde denilen her şeyde olduğu gibi yine ağzımıza bal çaldılar.

Dikmen turizm projesi de şehir efsanesi oldu.

İsen söylediği için biz çok önemsemiştik. Kesin demiştik.

Hadi maşallah, bir gün belki olur inşallah!

**

40 derecede yolculuk mu olur?

Şehir içi ulaşımda önemli bir yere sahip olan taksi dolmuşların çoğu 2016-2017 model.

Peki sormak lazım bu araçlarda neden havalandırma/klima yok.

Dolmuş taksilerde vatandaş hava alamıyor. Resmen buğran geçiriyor.

Dolmuşların böylesine sauna gibi olması 2017 yılında deyim yerinde ise ayıptır.

Neden açılmıyor klimalar? Benzin yakacak, masraf olacak çünkü..

Bu günü birlik bir kazançtır belki ama, uzun vade de kaybettiriyor.

Mesela ben dahil bir çok kişinin, ‘Belediye otobüsüne gidelim serin serin’ dediğini duydum.

Kronik hastalığı bulunanların dolmuşlara binmemesini tavsiye ederim.

Araçların iç sıcaklığı 40 dereceyi geçiyor.

Bunun tek bir nedeni var. O da maalesef şehir içi ulaşım yönetmeliğinin olmaması.

Yönetmelik olsa bak neler olacak. Ama yok.