Başka bir gazete de muhabirlik yıllarımda açılışına gitmiştim. O zaman Güreser adında faaliyete başlamıştı.

Beyaz etin zengin bir menü haline getirilerek nasıl servis edildiğini gördük.

2 katlı nezih bir mekan şehre kazandırılmıştı.

Şehrin en güzel yatırımı olarak o gün haberleştirmiştik.

Hüseyin Eser’in sahibi olduğu bu yere o günden bu yana zaman zaman giderim.

Her gittiğimde yanımda kimi götürsem lezzete, mekana, ilgi, alakaya ve fiyatına hayran kalır.

Kapıdan girdiğiniz kadrolu şef garson bir ağabeyim karşılar sizi.

Tertemiz nezih bir mekanda 5 yıldızlı bir akşam yemeğini bütçenize göre burada sağlayan bir restoran var.

Her şeyi ile dört dörtlük olan bu işyerinin sahibi Hüseyin Eser’i açılış gününden bu yana hiç görmemişimdir.

Ne o beni ne de ben onu tanırım.

Ama bu yazıyı yazmak geldi içimden..

Böyle işyerlerine çok ihtiyacımız var.

Bizi temsil eden, bizi üzmeyen ve tam işte bu dediğimiz bir restoran.

2 yıl önce bu restoranın yanına hemen bir düğün sarayı kuruldu ve Şaheser adını aldı.

Şaheser restoranına herkesin gitmesini, bir denemesini tavsiye ediyorum.

İnanın sizlerde bana hak vereceksiniz.

Eser Piliç ürünlerinin satıldığı bu restoranda ağız tadınızın farkına varacaksınız.

Hem de bana göre hiçbir yerde bulamayacağız bir fiyata.

Mekana bakında insan aldanıyor, ama hiçte öyle değil.

Nedense dışarı da yemek yemenin artık pahalılaştığı bir dönemde çok güzel bir nokta Şaheser.

Bir kahvaltının 40-50, çayın 4-5 lira, tavuğun bile bir marka adında 20 liraya satıldığı bir dönemde AVM’lerden çıkarak böyle nezih yerlere gitmek bence daha iyi..

Şehrin yatırımcısına sahip çıkmak, bu şehrin yararına olacaktır.

Adı gibi emin olun Şaheser bir yer.

Esnaflık neymiş aklınıza gelecek.

Sizi ayakta uğurlayan zarif insanları görünce..

Böyle güzel yerlere gelin sahip çıkalım.

Şaheserlerimiz değer bulsun..

 

Serdivan’da kazık yemek!

Bayram tatilinde eş dost bol bol vakit geçirme fırsatı bulduk.

Serdivan’da bulunan bir kafeye gittik.

Beğenirim tatlılarını.

Tek manzarası Serdivan AVM..

Gittim, gittim ama kendimi yolunmuş kaz gibi hissettim.

Keriz yerine konmanın tadına baktım.

Bir çay 4 lira.

5-6 lira olan bir tatlı 12 lira.

Geçtim bunları biliyordum.

Sonuçta zorla gitmedim oraya.

Ancak en küçük su olan 0,33 l. suya 2,75 lira ne demek?

Şaşkına döndüm.

Eminin firma o fiyata kolisini alıyordur.

Dünyanın kirasını ödeyebilir.

Her şey olabilir.

Maliyetler giderler vs.vs.

Sayalım..

Kırkpınar’da 1 lira.

İstanbul Beşiktaş’ta 1 lira.

Kız kulesinde 1,25 lira.

Bu kafede 2,75 lira.

İki çay, 1 tiramusu ve 1 su 24 lira ödedim.

Acıdım parama.

Para kolay kazanılmıyor ki..

Keriz gibi hissettim kendimi.

Bu nasıl ticaret mantığıdır anlamadım ben.

Bu fiyat politikası nedir böyle?

Emin olun İstiklal’de, Taksim’de, Bebek’te, Bağdat Caddesinde bu fiyat yok.

Bazı yerler var tabi ki oraları da bilip girmez, orta tabaka..

Merak ettim, siz hangi sınıfa hitap ediyorsunuz?

Siz Serdivan’ı yoksa Beverly hills mi sandınız?

2,75 liraya su olur mu?