Uzun yıllar oldu elim kalem kâğıda değmeyeli demek isterdim lakin her daim çalışan bir bayan olduğum için elim hiç uzak kalmadı kalem ve kağıttan. Ama şu bir gerçek ki gazetede yazmayalı gerçekten çok uzun zaman oldu.

Çoğumuz hayatımızın bazı döneminde ne istediğimizi bulup, yolumuzu çizene kadar bir çok işe girip çıkmış, iyi kötü deneyimler kazanmışızdır. Benim de şimdiki mesleğimi bulana kadar birçok işte görev almışlığım oldu.

Tam olarak sene kaçtı hatırlamıyorum ama yerel bir gazetede çalışmaya başladım. Redakte görevi benimdi.

Ahhh!!! ne yanlışlarla gazete basıldı. Bir bilseniz! Hala hatırlıyorum. Dikkat eksikliğimin olduğu belliydi gerçi hala devam ediyor bunu da kabul ediyorum. Gazetede çalıştığım süre boyunca bunu fark eden ve defalarca beni uyardığı halde hala yazım yanlışları ile karşılaşan genel müdürüm, bir gün beni yanına çağırıp, beni kararsız seçmen yaptı.

Bu görevi hemen üstlendim. Benim için biçilmez bir kaftandı. Zaten heyecanlı bir insan olduğum için her yeni başlangıç da bana ayrı bir heyecan veriyor, heyecanıma heyecan katıp hemen atıldım.

Görevim, Seçim öncesi partileri kapı kapı gezip ; ‘’ Ben kararsız seçmenim neden size oy vermem gerekir’’ diye sormaktı.

Önce donuk bir bakış ardından da bana kendilerini bir hevesle anlatan yetkililerle konuşmaya başlamıştım.. Resmen yazı dizisi oldu 3 bölüm yayınladık. Neler yazdım neler. Bunu da hiç unutmuyorum. Biraz ses getirmişliği de vardır.

Teşekkür maillerinin yanı sıra tehditkâr fakslar da almıştık. Çok heyecanlı bir dönemdi. Seçim bittikten sonra, anladım ki artık sahanın tadını almıştım, redaktör görevine dönemezdim. İçimde muhabir olma isteği doğmuştu. Fotoğraf makinemi boynuma takıp, haber yapmak istiyordum.

Genel müdürüme yalvar yakar, bin bir rica ile nihayet  ‘’muhabir’’ olmuştum. Yalnız bir şartı vardı.

Bir süre diğer muhabir arkadaşlarla takılacak minik bir staj yapacaktım. Bana daha sonra söylediler ki, yanlarına işi öğreneyim diye verildiğim muhabir arkadaşlar, casus olduğumu düşünmüşler.

Gün boyunca onları takip edeceğimi, gün sonunda genel müdürümüze rapor vereceğimi sanmışlar. Zaten herkes işini ciddi yapıyor, önemsiyordu.

Hatta içlerinde ‘’ Bir muhabir asla yorulmaz, bir muhabir asla susamaz’’ diye diye koca şehri dolaştıran, ne su içiren ne dinlenmeme müsaade eden bile oldu.  Sevgili arkadaşım Oktay Yılmaz, belirteyim nedense bunu da hiç unutmuyorum!!!!

Minik stajım bittiğinde artık kendi başıma haber yapabilecektim. Bu heyecanla bir süre devam ettim. Adapazarı şartlarında iyi kötü haber niteliği taşıyan bilgileri paylaştım. 

Ama gözlerimin uzaklara dalmasına mani olamıyordum.  Biraz daha gidecek yolum varmış ki işten ayrılıp, bir süre eğitimime Turizm alanında devam ettim.

Yeşil Bursa’ya kapağı attığımda ise, deneyimlerime deneyim ekledim. Sonra da iyi kötü anılarla memlekete bir valiz eşya yerine, anılarla döndüm.   

6 yıl sonra Sakarya’ya geldiğimi duyan dostlarım beni aralarına almak istediklerini söylediklerinde çok mutlu oldum. Onur verici.

Bu vesile ile bu işe adımımı atmama vesile olan herkese ayrı ayrı teşekkür etmek isterim.  

Burada yaşadığım 1 yıl boyunca edindiğim gözlemlerimi sizlerle, kalemim döndüğünce paylaşacağım.

Şimdilik dostça kalın.