Perşembe günü aldık acı hadisenin haberini. Yerel ve ulusal medyada okuduk ‘Kaynarca’da Vahşet’ başlığıyla haberleri.

Kaynarca’da o gece yapılan basın açıklamasının ardından adeta Türkiye ayağa kalktı, kardeşlerine yapılan bu saldırıyı lanetledi.

Cumartesi günü son yolculuğuna uğurlandı Emani El-Rahmun ve minik yavruları. Gözyaşları sel oldu, büyük bir katılımla kılındı cenaze namazları.

Cenaze namazlarını kıldıran Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, kısa ve etkileyici bir de konuşma yaptı.

Görmez’in ifadelerini bir kez daha aktarmak istiyorum: “Bize ne oldu ki biz zalimlerin, zulmün yaraladığı mazlumun zalimi olduk.

Bize ne oldu ki biz vicdanımıza ve merhametimize sığınan bebeğin katili olduk.

Bunun üzerinde hep birlikte düşünmeliyiz. Buradan bütün insanlığa sesleniyorum, cenazesini kıldığımız 20 yaşındaki anne, 10 aylık bebek mi mülteci yoksa bizim vicdanımız mı mülteci?

Onlar mı mülteci yoksa bizim merhametimiz mi mülteci?

Bir hilalin gölgesine hepimiz sığındık, 10 aylık bebek mi sığmayacak bu tarih boyunca mazluma umut olmuş, bu güzel vatana, bu aziz vatana.”

Görmez’in yaptığı bu konuşmayı tekrar tekrar dinlemeli, her dinlediğimizde de yeni dersler çıkartmalıyız.

Yaşanan bu ırkçı, sadist vahşetin şehrimizde olması üzüntümüzü daha da perçinledi. İnşallah ne ülkemizde ne de dünyada bir daha bu tür olaylar duymayız.

Bir de yaşanan bu acı hadisenin bir başka boyutu var.

Son zamanlarda belli siyasiler, kendini sanatçı zanneden isimler ve ne oldukları belirsiz vicdan yoksunları Suriyeliler konusunda bir algı kampanyası başlattı.

Nefret dilini ileri boyutlara taşıyan gereksizler de vahşi saldırının failleridir.

Bu olayın failleri kadar Suriyelileri hedef olarak gösteren azmettiricileri de suçludur.

Yazılacak çok fazla bir şey yok. 3 gün boyunca her şey yazıldı, çizildi.

Velhasıl bize koruma görevi verilen muhacir kardeşlerimizi koruyamadık. Bize Allah’ın emaneti olan bu mazlum, mağdur insanları koruyamadık.

Rabbim bizleri önce insan olmanın erdemine ulaştırsın.