Kara kış’ın henüz başı…

Aralık ay’ının da tam ortası…

Sene’nin önemi yok, durum felaket…

Nasıl olsa her kış aynı sorun…

Dışarısı şiddetli ayaz, kuru soğuk…

A +++++  enerji sınıfı açık buzdolabı!

Karşı ki masadan meyve tabağı hesabı…

Doğa’dan doğal sokağa çıkma yasağı!

Bu bir “Made in Nasrettin Hoca masalı”…

***

Bizim 2015 model modern Nasrettin Hoca, henüz evine doğalgaz alamamıştı.

Parasızlığın gözü kör olsun, işte!

Siyasetle de başı nahoştu…

Ne odunu vardı, ne kömürü…

Evinde yakacak namına bir şey kalmamıştı.

Kendi zaten yanacağı kadar yanmıştı!

***

Muhalif olduğundan sosyal yardımlaşmadan da faydalanamıyordu.

FAK-FUK-FON’la arası açıktı.

FAN-FİN-FON frekansları ulaşıma kapalı!.

O gün de diğer günler gibi hava yine erken karardı.

Kısacık kış günüydü, işte…

Soğuktan donmak üzereyken güç bela evine girebildi.

Çorbasını içti, ekmeğini yedi…

Et yok, ciğeri kedi yiyeli uzun yıllar geçti!

Zor bela kendini yün yatağına atıverdi.

Evde hiç bir şey yanmasa da hatun doğal soba!

Tam sarılıp ısınmaya başlamıştı ki…

Sokaktan kuru bir gürültü yükseldi

“Acaba ne oldu?” diye mırıldandı, yataktan fırladı.

“Üzerinde ince pijama, sakın üşütmeyesin hoca” diye hatunu bağırdı.

Hoca’nın sırtına koca yün yorganı attı.

Bir müddet sonra kesildi, gürültü-patırtı...

Son gücünü toplayan hoca“Hatun, aç şu kapıyı” diye bağırdı!

Soluğu kesilen hoca’nın kısılan sesi belli belirsiz duyuldu.

Hatun sordu; “hoca, sırtındaki yorgana ne oldu?”…

Hoca’nın cevabı kısa ve net oldu.

 “Ne olacak hanım, bizim yorgan gitti, kavga bitti!” dedi.

“Meğer bütün kavga bizim yorgan içinmiş” diye ekledi, kısık sesli!..

***

Şimdi…

Nasrettin hoca’nın yorgan hikâyesinin bir benzeri sık sık yaşanıyor, Sakaryaspor’da…

Bu sezonda aynı hikâye farklı versiyon sahneleniyor, Adapazarı Açık Tiyatro’da!

Dolayısıyla…

Yatak-yorgan kavgası yapanlar biraz yorgun olsa da…

Şampiyonluk kaptırıldı, siyaset spor kavgasında…

Yine de Play-Off’tan çıkma şansı duruyor hâlâ ortada!

Da, da, da…

Sorunlar hâlâ ortada…

Sadece Hoca gitti...

Peki, dertler bitti mi?

Hayır !

Hatalı denilen transferleri kim getirdi?

Hoca!

Hoca’yı kim getirdi?

Kulüp Başkanı!

Hoca’yı kim götürdü?

Aynı kulüp Başkanı!

***

Kulüp Başkanı’nı kim getirdi?

Büyükşehir Belediye Başkanı!

Kim götürecek peki?

Aynı Belediye Başkanı!

***

Büyükşehir Belediye Başkanı’nı göreve kim getirdi?

Halk!

Kim götürecek?

Yine Halk!

Tecrübeyle sabit vallahi, sene 2002!

Balıklar bile unutmadı ki!

***

Sonuçta kim kimi göreve getiriyorsa o götürüyor!

Demokles’in kılıcı değil demokrasi gereği…

Gitmek istemeyen demokrasinin gereğinden önce yapsın kendi gereğini!..