Kimsenin yeri garanti değil!..

 Sakarya’daki yerel siyaset MHP’deki görevden alma, atama ve istifa çalkantıları dışında beklenen temposundan uzak gibi görünüyor.

    Ancak bu durum kimseyi yanılmasın.
    Bana göre; Sakarya’nın yerel siyasetinde fırtına öncesinin sessizliği yaşanıyor. 
    Yakında sürpriz gelişmelere gebe, çılgın bir siyaset gündemi bizi bekliyor. 
    Malum, 2014'teki çifte seçim var.

    Biri Cumhurbaşkanlığı, öteki ise Yerel seçimler…

    Yerel seçimler 2004’ün Mart ayında, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ise hemen ardından, 3 ay sonrasında yapılacak…

    Seçimlerin her ikisi de önemli ama asıl sürprizlerin ve çılgınlığın yaşanacağı yerel seçimler bizim için çok daha önemli…

    Adı üstünde yerel, yani bizim seçimimiz…

    Yerel seçimde en büyük sürprizin AK Parti cephesinde olacağına inanıyorum.

    AK Parti’de birçok Belediye Başkanı koltuğunu kaybedebilir.

    Bunu sadece ben söylemiyorum.

    Partinin kurmayları, Milletvekilleri söylüyor.

    Örneğin; Milletvekili Ali İhsan Yavuz ne diyor?..

    “Kimsenin yeri garanti değil”

    Evet.

    Bu söylem önemli…

    Çünkü, AK Parti’nin çok disiplinli bir parti olduğunu biliyoruz. Belediye Başkanları’nın en ufak hataları affedilmiyor, üzerlerine kalınca bir kırmızı çizgi çekilebiliyor.

    Bu yüzden, Sakarya’da adı olumsuz anılan, geçmişinde küçük dahi olsa bir leke bırakan olan Belediye Başkanları’nın koltukları çok fena sallanıyor!..

    Hangi başkanların koltuğunun sallandığına dair sağlam kaynaklara dayanan duyumlarımız elbette var. Ancak şimdilik bunları açılamak afaki olur, havada kalır.

    Zamanla bunları sizlerle paylaşacağız…

    Hele şu Genel Merkez’in ilimizde yaptırdığı anket sonuçlarını bir görelim, ondan sonra isimleri de paylaşırız…    

    Malum.

    Yerel seçimin kendine özgü dinamikleri var.

    Bu dinamikler seçmen tercihinde önemli ölçüde belirleyici unsur oluyor.

    Genel seçimlerde iktidar partisine oy verenler yerel seçimlerde bambaşka gerekçelerle tercihini farklı partilerden yana kullanabiliyor.

   AK Parti, önümüzdeki seçimde bu yönde bir yol kazasına uğramamak için ince eleyip sık dokuyor.

     Bu yüzdendir ki, seçmen nezdinde ağırlığı olan, seçim çevresinde seçmenin tercihini etkileyebilecek potansiyele sahip, dürüst, çalışkan, teşkilatla çatışmayan, iş dünyası ile barışık Başkanların şansı yine yüksek olacak…

    Yukarıdaki tanımın dışında kalan Başkanlar ile AK Parti’nin yolları kesinlikle ayrılacak.

    Üstelik bir değil, iki değil, üç değil belki de 5 Belediye Başkanı ile yollar ayrılacak…

    Demedi demeyin…

   

Tıp Bayramı ve vicdan!..

   14 Mart Tıp Bayramı kutlanıyor.

    Doktorların ne denli zorlu bir yolculuktan sonra uzmanlaştıklarını, kariyer yaptıklarını anlatmaya gerek yok…

    Bu yolculuğun uzun soluklu ve zorlu olduğunu hepimiz biliyoruz.

    Doktorlarımızın bayramı kutlu olsun diyorum.

    Onlar, en güç ameliyatları yapan, organ nakillerini gerçekleştiren, şifa dağıtan insanlar olarak gerçekten gurur kaynağımız oluyorlar.

    Hem üstlendikleri risk çok fazla, hem de yükleri çok ağır.

    Sadece doktorların değil, hemşirelerin, hastabakıcıların da yükleri çok ağır…

    Hepsine sonsuz saygı duyuyorum.

    Ancak;

    Ettiği Hipokrat yeminine sadık kalmayıp, işi ticarete dökenleri tabi ki ayrı tutuyorum,  bu özel günde onları da kınıyorum.

    İnanıyorum ki, doktorlar yaptıkları işler nedeniyle en yüksek ücreti almalılar. Sözüm hakkından fazlasını almak isteyenleredir. İşte bu manada bu özel günde mesleği ircaa edenlerin ellerini vicdanlarına koymalarını bekliyorum…

    Bayramınız kutlu olsun…

   -------------------------

TEBESSÜM

Top atışları!..

    Temel İstanbul'a gelmiş, yürüyormuş. Bu arada 5 dakikada bir top atışları duyulmaktaymış.    Merak edip sormuş. "Hemşerim bu top atışları neyin nesi?" diye.
    Kraliçe Elizabeth'in gelmesi sebebiyle top atışı yapıldığı anlatılmış. Aradan yarım saat geçmiş ve top atışları halen sürmekteymiş.
    Temel yine sormuş bir başkasına "Bu top atışları neden?" diye.
    Aynı cevabı alınca söylenmiş: "Ulan, yarım saattir bir karıyı vuramadılar, be!"

Kaç yaşında?

    Küçük Rıfat çok yalan söylediği için annesi nasihatte bulunur.
    "Bak oğlum! Ben senin yaşındayken hiç yalan söylemezdim."
   Küçük afacan merakla sorar:
   "Peki kaç yaşında yalana başladın anne?.."