Kamu hastanelerinin acil servisleri, insanların sağlık hakkının ciddi bir şekilde ihlal edildiği alanlardan biri haline geldi. Hasta sıralarının aşırı gecikmesi, doktorların ilgisizliği ve sağlık hizmetlerine eşitsiz erişim, bu sistemin temel sorunlarından sadece birkaçıdır. Bu sorunlar, insanların canları ve sağlıklarıyla oynanması anlamına geliyor ve kabul edilemez bir şekilde hak ihlali oluşturuyor.

Geçtiğimiz akşam yüksek ateş şikayetiyle acil servise gittim.Hiç abartmıyorum tam1 saat 25 dakika sıra bekledim. En az 200 kişinin sıra beklediği hastanede sadece 1 doktor hasta bakıyor. Ortamı görseniz, kargaşa, çaresiz bekleyiş ve tükenmişlik...Bu kadar hasta beklerken doktorun içerde naptığını sormadan duramıyorum. Hadi doktoru da geçtim. Bu kadar hasta akışının olduğu büyük bir hastanenin acil servisinde tek bir doktoru çalıştıran sisteme ne demeli? Yok mu bu sorunu gören bir yetkili?

Acil servisler, adından da anlaşılacağı gibi acil tıbbi müdahale gerektiren durumlar için tasarlanmıştır. Ancak, gerçeklik, hasta sıralarının uzunluğu ve doktorların ilgisizliğiyle bu tanımın oldukça uzak olduğunu görebiliyoruz. Hasta, acil bir durumla başvurduğunda saatlerce tedavi için beklemek zorunda. Bu durum, insanların sağlık hakkının doğrudan ihlalidir ve yaşamsal öneme sahip müdahalelere erişimde adaletsizlik yaratmaktadır.

Doktorların ilgisizliği de bu sistemin karanlık bir yüzüdür. Bazı doktorlar, hasta bakımı yerine formalitelerle ya da kişisel işleriyle meşgul olmayı tercih ediyor. Birçok tahlil isteyip “Bir şeyin yok dinlen geçer” diyen doktora “Bir şeyim yoksa neden bu kadar ağrım var” diye soru sorulduğunda  işini bitirip gitmek için sabırsızca sıradaki hastananın gelmesi için talimat verir. Sorulara verdiği cevaplar belirsiz ve hızlı. Sanki hiçbir şey umurunda değilmiş gibi. Hastanın sözleri dinlenmez bile çünkü son söz söylenmiştir: “Bir şeyin yok!”

Bu da gösteriyor ki hasta, hasta olarak değil bir numara olarak görülüyor. Bu durum, hasta iletişiminin zayıflamasına, hasta haklarının çiğnenmesine ve tıbbi hataların artmasına da yol açıyor. Hasta ve hasta yakınları, çaresizlik içinde beklerken, doktorların umursamaz tavrıyla karşılaşmakta ve sağlık sistemine olan güvenlerini yavaş yavaş yitimeye başlamakta.

Hastane kordidorlarının duvarlarında asılı "Hasta Hakları" broşürlerini görmüşsünüzdür. Ancak, bunlar sadece birer kağıt parçasından ibaretti, gerçek hayatta hiçbir anlam ifade etmiyor. Hasta hakları, sadece kağıt üzerinde var olan bir kavramdı ve bu sistemde göz ardı ediliyordu.

Acil serviste geçirdiğim zaman, sadece bir hasta olarak değil, bir insan olarak da eksikliklerin farkına varmama neden oldu. Sağlık hakkımızın, bu kadar basit bir şekilde göz ardı edilmesi kabul edilemez. Doktorların ilgisizliği, sistemin yetersizliği ve kaos, insanların sağlık hakkını gasp ediyor ve toplumun sağlığını tehlikeye atıyor. Sağlık hakkımızı savunmak ve daha insanca bir sağlık sistemini talep etmek bizim hakkımız. Acil servislerde kaybolan zaman, artık bir isyan çağrısına dönüşüyor.

***

Sağlık Bakanlığına ya da hükümete eleştiri yöneltme tabi ki en basit çözüm. Sadece sorunları söyleyip lafıgüzaf yapmak mı önemli yoksa sorunların çözülmes için gerekli fikirleri önermek mi? Acil servisin bulunduğum bölümünde banko daki çalışana buranın sorumlusunu sorduğumda “onlar buraya gelmez, diğer bina da görev yapıyor” diyor. Peki daha hastanedeki sorumlu kişi vazifesini yapmazken ya da başhekim bunları doğru denetlmezken bakanlığa veya hükümete topu atmak sizce de sorundan kaçmaktan daha başka bir şey değil mi?