Kilis, aylardan beri roket ateşi altında… İnsanlar ölüyor… Yaralanıyor… Sakat kalıyor… Malum medyaya bakıyorum saftirik saftirik başlıklar. ‘Kilis’e yine roket düştü’ , ‘Kilis’e bir roket daha düştü’ Anlaşılır gibi değil. ‘Düştü’ ne demek ya? Sanki yukarıdan kasaları roket dolu TIR’lar geçiyor da… Arada bir bu kasalardan roket düşüyor. Hem de her defasında da Kilis’e!

**

Hemen yanı başındaki Hatay’a, Gaziantep’e, Şanlıurfa’ya bir tane roket düşmüyor da, hep Kilis’e düşüyor! Buna inanan bir saf insan dahi çıkabilir mi? Bu şehrin valisi bile geçtiğimiz haftalarda medyanın karşısına çıkıp, ‘..Roket tabi ki düşecek. Çünkü yer çekimi var. Roket havada asılı kalamaz ki..’ sözleriyle insanların aklıyla dalga geçmişti. Pes yani…

**

Kilis resmen roket ateşi altında… Kilis resmen vuruluyor… Bütün bunlar olup biterken, malum medya manşetlerine devam ediyor, ‘Misliyle cevap verdik’ , ‘Kat kat karşılığı verildi’ , ‘Bir geldiyse, bin gönderdik’ Sanki çocuk kandırıyorlar. Senin, ‘misliyle cevap veriyoruz’ dediğin yerdeki zayiatı, hasarı kim görebiliyor? Hiç kimse. Ama Kilis’e her roket atılışından sonra meydana gelen zayiatı, hasarı, malum medyanın dışındaki bir-iki yayın organında net olarak görebiliyoruz…

**

Neler dönüyor, ne dolaplar çevriliyor henüz bilmiyoruz. Ama bir gün Kilis’e atılan bu roketlerin nedeni ortaya çıkacak elbette. Tam yazının bu bölümüne gelince aklıma bir şey geldi. Daha doğrusu, sosyal medyaya bir-iki yıl evvel sızan devletin üst düzey yöneticilerinin bir konuşması. İstihbaratın en başındaki adam o toplantıda şöyle konuşuyordu,

**

‘..Suriye ile savaş çıkarmak çok kolay. Yollarım öbür tarafa (Suriye’ye) iki-üç adamımı. Attırırım bu tarafa üç-beş roket. Meşru savunmada ölçülerine dayalı olarak al sana bir savaş..’ Şimdi biz bu konuşmayı da dinledik. Bir süre sonra da Kilis’e her gün atılan roketlerin haberlerini okumaya, izlemeye başladık. Bir şey ima etmiyorum. Sadece iki denklemi birleştirmeye çalışıyorum…

**

Bu şehrimize her roket atılışından sonra devlet büyüklerinin ağzından ne çıkacak diye merak ederim. Cumhurbaşkanı ne söyleyecek? Başbakan ne diyecek? İçişleri Bakanı, Mili Savunma Bakanı, Genel Kurmay Başkanı ne anlatacak diye. Ama her defasında da ki açıklamalar, olayı bir, ‘kaza’ gibi göstermekten başka şey değil. Gerçekten neler oluyor orada?.. 

13 Mayıs 2016

 

NE OLDU BİZE?

Hiç böyle değildik. Böyle de olmamıştık. Gelen Şehit haberlerini artık, ‘olağan-sıradan’ görmeye başladık. Şehit haberleri artık gazete sayfalarının, ‘etek’ diye tabir ettiğimiz en alt köşelerinde… İnternet sitelerinin ise en diplerinde…

**

Her gün Şehit haberleri, vatan-millet aşkı içindeki insanları derinden sarsıyor. Dün, bu yazı yazılırken Şehit sayımız 8 idi. Sanki söylediğim vatan-millet aşkı içindeki insanların dışındakilerin umurunda değil gibi.

**

Ki, devletin bile sanki umurunda değil. Bir ülkenin kralı, yaşlılıktan, hastalıktan ölünce üç gün yas ilan edilen, bayrakları yarıya indiren bu ülkede, 8 Şehit için böyle bir kararın yanından bile geçilmiyor. Yapılan açıklamanın özeti şu, ‘Terörle mücadeleye kararlılıkla devam edilecektir’

**

Bırakın yas ilan etmeyi, televizyonlara bir bakın yeter. Şarkılar, türküler, mankenler, dansözler gırla. Saygı maygı hak getire. Sadece ateş düştüğü yeri yakıyor. Gerçekten, neler oluyor bize?..