Cumhuriyet Halk Partili seçmeni, siyasi partiler içinde belki de en kırılgan seçmeni. 1946’da geçilen çok partili sistemden itibaren, CHP’lilerin tümü hiçbir zaman sandığı gitmemiş, her zaman önemli fireler vermiştir. Bunu istatistiklerden görüyoruz.

                                                              **

Özellikle de İsmet İnönü’den sonraki Bülent Ecevit döneminde, ‘Hizipçilik’ partiye önemli zararlar vermiş ve bu da her seçimde sandığa yansımıştır. Bir bölümü Ecevit’i sevmedi sandığa gitmedi. Bir bölümü, o dönemin genel sekreterine veya milletvekiline taktı sandığa gitmedi. Daha sonra Deniz Baykal’a kızdılar sandığa gitmediler.

                                                            **

Deniz Baykal’ı sevse bile, onun sağ ve sol kolu olan isimlere taktılar sandığa gitmediler. Sonra Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Yine aynı küskünlük sürdü. Kılıçdaroğlu döneminde de CHP’liler firesiz ve eksiksiz sandığa gitmedi. Kimi Kılıçdaroğlu’nu yetersiz gördü, kimi söylemlerini beğenmedi, kimi ‘CHP’yi sağa taşıyor’ dedi.

                                                           **

Seçmenin kendine göre gördüğü bu kısırlar nedeniyle de seçim sandıkları ilgi görmedi. Sadece bu mu? Değil tabi. İl başkanına kızan sandığa gitmedi. İl örgütüne, ilçe başkanına, ilçe yönetimine, milletvekili sıralamasına kızan, darılan, küsen CHP’li sandığa gitmedi.

                                                           **

Bu şehirde bile çok iyi biliyorum, bir dönem önce listenin birinci sırasından seçime girip kazanamayan, bir sonraki seçimde listenin başında olan kişi için, ‘Ben milletvekili olamadım, o da olamasın’ deyip sandığa gitmedi. Bugüne kadar böyle gelindi.

                                                           **

En az son yirmi-yirmi beş yıldır, CHP seçmeninin önemli bölümü sandığa gitmemek için kendince bir kusur-ayıp veya eksiklik buldu. Son iki seçimde de aynısı yaşandı. Bundan sonra da CHP içinde bu küskünlükler, kırgınlıklar yaşanmaya devam edecek.

                                                           **

Bunu kim nasıl, ne zaman çözer onu bilemem. Bildiğim bir şey var ki, Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni son yıllarda belki de ilk kez 16 Nisan’da yapılacak referandum öncesinde küskünlüğünü, dargınlığını, kızgınlığını bir tarafa atmış durumda.

                                                           **

Çünkü biliyorlar ki, bu referandum Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile de milletvekilleri ile de ilgili değil. Onlara göre de, toplumun önemli kesimine göre de referandum Türkiye’nin geleceğiyle ilgili bir viraj. Bu nedenle CHP’nin küskünü, kırgını, dargını eksiksiz olarak 16 Nisan’da ‘Hayır’ demek için sandığa gidecek.

                                                                **

CHP seçmenini 16 Nisan için motive eden ne Kemal Kılıçdaroğlu, ne milletvekilleri, ne de diğer parti içi şartlar. Motivasyonun tek kaynağı, Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi’ne silme tüm CHP’lilerin karşı olmasıdır.

                                                                **

Onun için hep diyorum ki, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’da, milletvekilleri de il örgütleri de referandum hedef kitlesi olarak kendi seçmenini seçmeleri yanlış. CHP seçmeni tarihte olmadığı kadar referandum öncesi tek bilek tek yürek.

                                                              **

Bu nedenledir ki, CHP üst yönetimi, referandum hedef kitlesi solarak kendi seçmenini değil, AK Parti ve MHP içindeki kırılgan seçmeni seçmelidir. Zira, bu iki partiyi ne kadar erozyona uğratırsan referandumda o kadar başarılı olursun… Şunun da altını çizmek istiyorum; CHP’nin dün Sakarya’da yaptığı görsel şölen, algı adına on numaraydı…