“Her köşesi cennet ülkemin”.  Cümlesi her ne kadar duymaya alıştığımız klişe sözlerden biri olsa da söylemeden edemeyeceğim. 
Mısır tarlalarının, fındık bahçelerinin, meyve ağaçlarının süslediği yeşillikler içerisinde geçti çocukluğum.
Bana göre doğanın güzelliği, Sapanca gölünün yeşillikler arasından mavi mavi parlamasına tanık olmak, Acelle yaylasında  yaz akşamlarında dahi yanan sobanın başında ısınmaya çalışmak, Boztepe köyünün buz gibi sularından içerken ormanları, yeşile çalan kayaları izlemekti. 
Anadolumuzun iç kesimlerine doğru indikçe gördüm ki, doğanın mucizesi yalnızca yeşil bahçeleri değil.
Devasa kayalar, mağaralar, akıl almaz bir şekilde şekillenmiş eşsiz manzaralar hediye etmiş doğa anadolumuzun iç kesimlerine.
Milyonlarca insanın gelip geçtiği medeniyetlere ev sahipliği yapan bu bölgeleri bambaşka güzelliklerle süslemiş.
Yeşile alışan gözlerime başlangıçta garip gelse de, anadoluda doğa demek, taş demek, kimi zaman kendiliğinden, kimi zaman özenle oyularak şekillendirilen kayalar demek.
Doğa, güzelliklerini görmek için dünyanın her yerinden akın akın gelinen bu şehirlerde yaşayan halkı , toprağıyla olmasa da, dağıyla, taşıyla bereketlendirmiş. Her bir köşesi cennet ülkemizin taşı başka, yeşili başka bereket.
Nevşehir ve çevresi, yüzyıllardır olduğu gibi halen dini, dili, ırkı farklı olanların BİR yaşayabildiği bölgelerden.  Ne mutlu ki hala farklılıklarla renklendiği halde huzur içinde yaşanabilen bölgelerimiz var.
Buralara yolunuz düşerse, Göreme’den güneş doğarken balonların süslediği gökyüzünü izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
O eşsiz manzarayı izledikten sonra, batışını izlemenizi tavsiye etmeme gerek dahi yok çünkü kendiliğinizden izlemek isteyeceksiniz.
Güneşin doğuşunu veya batışını izlerken etrafınızda dilini anlamadığınız, oralara nerelerden geldiğini bilmediniz bir sürü yabancıyla birkaç dakikalık da olsa aynı duyguları paylaşıyor olmanın verdiği hazdan hiç bahsetmiyorum bile.
Nevşehir ve çevresinde yol alırken sürekli olarak benzer manzaralara tanık olacaksınız. Bu sebeple sık sık mola verip farklı yöresel lezzetlerden tatmanızı tavsiye ederim.
Akşam yemeğinde, gözünüzün önünde kırılan testiden tabağınıza servis edilen testi kebabını mutlaka deneyin mesela. Yöresel yiyecekler sunan bir restorantta sütlacı, ev yapımı kaymağı, tereyağını da denemeyi unutmayın.
Çok fazla tavsiye vermeyi sevmediğim halde yine kendimi tutamadım. Özellikle çalışmaktan bunalıp biraz nefes almak istiyorsanız boşverin tavsiyeleri, planları, programları.
Biyolojik saatinize göre uyanıp, kafanızın estiği yere doğru yol alın en iyisi. İster bir mağaranın içinde saatlerce uzanın, isterseniz bir tepede bütün gününüzü geçirin. Canınız nasıl isterse…