Diyanetten, en azından milli günlerde Atatürklü bir cuma hutbesi bekleriz ama nafile…

Beyler bırakın sair günleri örneğin Çanakkale Zaferini, Cumhuriyet Bayramını bile her nasılsa Atatürksüz verebiliyorlar.

Haliyle Atatürklü bir Cuma hutbesi yazmak da bize düşüyor;

Aziz Müminler…

Birlik: Dini, dili, inancı, vatanı aynı olan insanların tasada, kaygıda, sevinçte, üzüntüde vatanın bölünmez bütünlüğünde, bayrağın inmezliğinde ve ezanın susmazlığı konusunda aynı düşünen insanların birlikte hareket etmeleridir.

Birlik, bütünlük, ortak ideal ve hedefler birleşince insan toplulukları millet haline gelir.

Kitle kalabalık olmaktan çıkar. Nesiller mensup olduğu bir millete ve üzerinde yaşamakla iftihar ettiği bir vatana sahip olur.

Kader birliği, tarih birliği ve şuuru böylece doğar. Artık böyle bir milletin mensupları, kaderde, tasada ve kıvançta bir olurlar; birbirlerini seven, sayan, kolayca anlaşabilen, birlikte hareket edip başarabilen insanlar haline gelirler.

Bilindiği gibi dil, din, tarih, kültür ve ülkü birliği, ahlakta, terbiyede, örf ve adetlerde ortak duygu ve hedefler, ortak davranışlar milleti oluşturur.

Devlet, milletin siyasi teşkilatlanmış şeklidir. Yani devleti idare edenler milletin düşündüğü gibi düşünmeli, milletin hassas olduğu dil, din, tarih, kültür gibi özelliklerini dikkate alarak ülkeyi yönetmelidir.

Devlet, milletin bütün fertlerine adaletle, eşit olarak muamele etmeli, eğitim, sağlık gibi konularda vatandaşına eşit davranmalı, ırk, renk, inanç ayrılığına bakmadan bütün milletin birlik beraberlikle içerisinde huzurlu ve mutlu yaşamasını sağlamalıdır.

Millet de devlete karşı olan görevlerini yerine getirerek milli birlik ve beraberlik içinde, huzurlu bir şekilde yaşanmasına katkı sağlamalıdır.

Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda Türk insanını milli birlik ve beraberliğe iten güç, Atatürk’ün liderliği ve bağımsızlık aşkı olduğu kadar, milletimizin ortak değerleri olan vatan sevgisi, dini duyguları, millet olma özellikleri önemli rol oynamıştır.

Bu gün de millet olarak ortak çıkarlarımızın ne olduğu tespit edilmeli, dün bizi Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda omuz omuza savaşmamıza sebep olan duygu ve düşünceler öne çıkarılmalıdır.

Atatürk’ün de dediği gibi “Türk Milleti, milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmiştir.” Günümüzde de ortak çıkarlarımız bağımsızlığımızdır, vatanımızın bölünmezliğidir.

Atatürk; “Bir toplumun varlığı ve saadeti, ancak emelde ve isteklerini elde etmede, tam birlik halinde bulunmasına bağlıdır.” “Gerektiğinde vatan için tek bir fert gibi yekpare azim ve karar ile çalışmasını bilen bir millet, elbet büyük bir geleceğe layık ve aday olan bir millettir.” demektedir.

Atatürk “Türk Milleti kendinin ve memleketinin yüksek menfaatlerinin aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlayamayacak bir topluluk değildir” diyerek milli birlik ve beraberliğimize zarar verecek olanları uyarmıştır.

Birlik ve beraberlik önce birbirimizi sevmekten geçer.

Bir Hadis-i Şerifte yüce Resul; “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” buyurmaktadır.

Yine Peygamberimiz “ Kim ayrılık çıkarırsa bizden değildir.” buyurmuştur.

Kuran-ı Kerim’de yüce yaratan “ Toplumda fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha büyük günahtır.” Buyurur.

Yine Kuran-ı Kerim’de “Birbirinizle didişmeyin, yoksa gevşersiniz, gücünüz azalır, kuvvetiniz sarsılıp gider” buyruluyor.

Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY birlik ve beraberliğimizin önemini;

“Girmeden tefrika, bir millete düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” dizeleri ile ifade etmektedir.

Bu gün de Türk Milleti, ülkenin bu karmaşadan kurtulması için kendi şahsi çıkarlarını bir tarafa bırakarak, küçük menfaatlerinin peşinden gitmeyerek, ortak paydalarda birleşmeli; dil birliği, din birliği, vatan birliği, ülkenin bölünmez bütünlüğü konusunda ortak düşündüğüne inandığı insanlarla aynı kulvarda, aynı idealler peşinde birlik ve beraberlik içinde yeniden bir kurtuluş mücadelesi vererek, gelecekte çocuklarımıza vatanı bölünmemiş, bayrağı inmemiş, ezanı susmamış bir ülke teslim etmek için tüm gücüyle mücadele etmelidir.

Çünkü yüce Resul’ün dediği gibi; “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.”