“ Sakarya’nın, belki de en güzel ve huzurlu zamanlarını bizim kuşaklarımız yaşadı.” diye ara sıra yazarım.

Bir çok gazeteci ve yazar yaşdaşlarım çok daha da güzel O şehirden anılar yazar. Bunlara, “Geçmişe öykünme, yaşlanma belirtileri ” diyenler olabilir.

Kim ne derse desin de; öyle bir ülkede, öyle bir şehirde yaşama dileklerimiz, kendi çocuklarımız ve herkes içindir.

                                                                   **

Ne 2016 yılında, ne de 2017 yılında; ülkemde ve şehrimde kendimi güvende ve huzurlu hissetmedim. Neden?

“ Ülkeyi ve halkımızı gereksiz huzursuzluğa ve umutsuzluğa sokmayın ! Her gün olumsuz şeyler geveleyip, gerginlik çıkarmayın.” söylemleri havada uçar.

Ama, bunu söyleyen Ülkeyi Yönetenler, bütün ulusal televizyonlarda, her gün ve 24 saat ağza alınmayacak laflarla birbirlerine karşı (güya )siyaset yaparlar.

Ertesi gün yine, “ Ya, bunlar ülkeyi boş yere geriyorlar. Siz aldırmayın, ülkede her şey yolunda !” tiyatrosu ekranlarda… Sanki dün O lafları eden bendim : -)

                                                                      **

2018 Yılı da öyle geçmesin kardeşim ! “ 80 milyonluk Türkiye, 1 milyonluk Sakarya ve de tüm dünya; Huzurlu, Sağlıklı, Barış Yılı Yaşasın !” istiyorum.

En anlaşılır, en birlikte kullanılır Türkçe ile yazdım isteğimi. İnancıma göre, hiçbir kula mucize yaratma kabiliyeti verilmemiştir.

Her dilde selamı ve isteneni:Her şeyi bilen TEK Makam kabul ederse edecek.

2018 Yılı için tüm iyilik dileklerim bütün Yaratılmışlar içindir.

                             YILIN SON GÜNÜ; N’OLUR, KAFALAR KALKSIN;

                             HERKES BİRBİRİYLE GÜLE OYNAYA KONUŞSUN !

Böyle başlık atıyorum ama, biliyorum ki çağın hastalıkları bizi yine  insanlarımızın yüzüne bile bakmaktan alıkoyacak.

Öğlen saatlerinden sonra, herkes cep telefonlarına yumulacak. Akıl almaz sayıda yeni yıl dilekleri ile kutlama laflayacak arkadaşlar arayacağız.

Yeni yıllar kutlanır; “ Bu akşam nerede, kimlerdesiniz ? Yeni arabayla mı gideceksiniz? O’na ne aldın ? O sana ne almış acaba? Ne giyeceksin?”

                                                                **

 Bir gün ve SADECE BİR KAÇ SAAT; Eğer ailece bir araya gelirseniz; O an’larda, n’olur eliniz ve aklınız cep telefonunuzda olmasın : -)

Hatta, Ailece Foto çekmeyi bile en son 15-20 dakikaya bırakın. AİLENİZLE, tek tek gözlerinin içine baka baka sohbet edin. Dahası BIRAKIN ONLAR ANLATSIN.

Bir yere gidecekseniz; bunu erken saatte ve yeteri kadar zaman ayırarak yapın…Aradan yıllar geçtikten sonra, hayatınızdaki en değerli anılar olacaktır.

Çünkü; bugün kimse, ailede bile, birbirinin yüzüne bakarak 15-20 dakika sevincini, sevgisini-sevgilisini, sorununu, torununu konuşmuyor, konuşamıyor.

                                                                 **

Haaa… Biliyorum ki, işinin, aşının peşinde olan; patron da, çalışan herkes de şu yazdıklarımı yaşamıyor. Sayıları parmakla sayılacak kadar az, ama böyle.

Onlar üretenler, hayat kuranlardır. Var olsunlar. Çünkü; çağ gençlerini alışkanlıkların esiri yapıyor. Öğrenim iyi değil, yetenekler gelişmiyor; sonuç ?

Yuva kuran çok sayıda gencimiz, ailesinin desteği olmadan, kurduğu  aile hayatını kendisi sürdüremiyor. Onları büyütenler, torun da büyütüyorlar.

                            HOŞGÖRÜYLE, KARDEŞÇE YAŞLANMAK

Bir yaşında bir Bebek de, 17 yaşında bir Ergen de, tüm yaşlı Kainat da 2018 ile Yeni bir yıla girecek. Hep birlikte yaş alacağız.                         

En güzel BAHANE işte:

Gülmek, eğlenmek, barışmak, birlikte anılar paylaşmak, eski dostları aramak, iki değişik kapı dolaşmak için BAHANE !

Yahu, bir gün olsun, güler yüzle ve bir hayırlı iş yapmak için, bir garibanı sevindirmek BAHANEMİZ olsun.

                                                                **

Fındık fıstık, leblebi çekirdekli 3-5 paket yaptır. Evindekiler için pek bir şey yapamayacağını tahmin ettiğin bildiklere, hoş bir seslenişle ver, götürsün. 

Pazar sabahı, güne evde güler yüzle başlamayı deneyin. Önce evde herkesle sevecen sesle günü paylaşmaya başlayın. Kahvaltıda sohbeti tatlandırın.

Herkes kendine en uygun akşam sofrasını düşlesin. Düşe ortak et ki; insanın içinde sevgi ve paylaşmak diye bir duygu tazelensin. Ne yediğin önemli değil:

İstanbul Üniversitesi’nde bir zamanlar en büyük sofra şölenimiz; Süleymaniye Camisi’nin tam karşısındaki sokak lokantasında Kuru Fasulye-Pilav yemekti : -)

Ki; O lokanta 50 yıl sonra da O ÜNÜ İLE orada ve hala da büyük keyfimdir.

                                                                 **

Herkes, ama dünyadaki herkes; keşke, insani duygularla, içten hoşgörülerle, kardeşçe yaşama sevgileriyle Yeni Yıla birbirlerine sarılarak girebilse.  

Doğduğuma; güzel insanlarla, güzel yerde, güzel yaşama şansları bulduğuma MİNNET duyuyor, Şükr’ediyorum.

Yetinemem; bütün insanlığa güzellikler dilerim.