Yavaş yavaş beklenen haberleri almaya başladık, uzun süredir Sağlık Bakanlığı’ndan gelecek güzel havadisleri bekliyorduk, normalleşmeye giden bu yolda ölüm oranlarının azalması umutlarımızı yeşertti.

Hayatın normalleşme sürecini konuşmaya başlamışken akıllarda bir soru işareti söz konusu… Yeni Dünya Düzeni nasıl olacak? Sanırım en önemli konulardan biri de bu.

Toplumun korkularını besleyen ve virüsün yol açtığı etkenlerle birlikte; toplumda seyreden psikolojik huzursuzluklar virüs geçtikten sonra da uzun bir süre insan içinde savaşa dönüşecek. 

İnsanlar virüs döneminde nasıl ki uzmanların tavsiyeleri doğrultusunda hareket ettilerse; normalleşme sürecinin ardından da psikolog ve sosyolog gibi uzmanlara kulak asmalılar.

Hatta ve hatta toplum psikolojisi ile alakalı bu işin duayenlerinden oluşan bir Bilim Kurulu mutlak suretle kurulmalı.

Toplumda sıkça görülen bunalım evrelerini en az zararla atlatmak için; bir yol haritası çizmeliyiz. Ana Haber bültenlerinde artan intihar vakalarını seyretmek istemiyorsak bu konuda geleceğimize yatırım yapmalıyız.

Toplumun büyük bir kesimini esir alan ‘KAYGI’ hali Covid-19 öncesi sıklıkla görülmekteydi, normalleşme sürecinden sonra korkuların dinmesiyle yerini orta depresif nöbetler alacak. Kaygı hali artacak ve bu insan ruhunda derin huzursuzluklara yol açacak.

Evde geçirdiğimiz süre zarfında aile bağının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış olduk, aile temelleri sağlam olan bireylerde karakter çok daha sağlam oluyor.

Ben bu virüsün bizden aldıklarının yanı sıra bize kattığı şeylerinde olduğu kanaatindeyim; belki de hayata olan bakış açım bu şekilde düşünmemi sağlıyor olabilir.

Bu süreçte insan beyni kendine; kısa vadede ve en kolay şekilde en çok hazzı verecek şeylere sığındı.

Sosyal medya üzerinden gözlemliyoruz; yemek yapan, ekmek yapan ve bunu bir terapi gibi kullanan biz erkeklerin de sayısı oldukça fazla…

Bu süreçte biz insanlar ve özellikle de çocuklarımız ve yaşlılarımız için dışarıdaki hayatın ne kadar değerli olduğunu ve özgürlüğün bir birey için vazgeçilemez olduğunu umarım anlamışızdır.

Yenidünyaya geçmeden önce toplumun kaygı ve soru işaretlerini asgari seviyede azaltmalıyız. Dünya hem korktu, hem de bunaldı.

Yenidünyanın önümüzdeki günlerde daha net şekilleneceğini görebiliyoruz, şekillenme sürecinin başladığı bu süreçte, gençlerimizin eğitiminin ve öğretiminin her zamankinden çok daha fazla önemli olduğunu idrak etmemiz gerek.

Var olan mevcut alışkanlıklardan sıyrılarak, yeni bir düzene ayak uydurmak elbet kolay olmayacak; fakat yaşam kaygısı olan bir ortamda mutluluktan söz etmek kanımca şımarıklıktır.

Sanılmasın ki burada mutlu olmayın diyorum; aksine ben çok mutluyum ve her yeni güne kavuşturan Yüce Allah’a binlerce kez şükrediyorum. Geçiş evresinde tevekkülle hayatın normalleşmesini beklemeliyiz.

Önce bu virüsten tam manasıyla kurtulacak ve sonrasında yaralarımızı yavaş yavaş saracağız.

Bundan sonraki normalleşme sürecini çok iyi değerlendirmeliyiz, bugün alacağımız tedbirler yenidünyaya adım atarken bizlere sağlam bir temel oluşturacaktır.

Yaşadığımız bu kıssadan çıkarılacak binlerce ders var, lakin görmeyi bilene…

Size buradan söz veriyorum ki; hayat normale döndüğünde şehir şehir gezip ücretsiz seminerler yapacağım, bazı belediye başkanlarımızla görüşmelerimiz sürüyor, toplum sağlığı için elimi taşın altına sokmaya hazırım.

Daha güzel günler yakındır, rengarenk kuş cıvıltılarıyla süslenmiş güzel bir yaz bizi bekliyor yeter ki yarınları kucaklamak için bugün evde kal.

Sağlıklı günlerde görüşmek ümidiyle, sağlıcakla kalın.