Dün, ‘parasını bizim ödediğimiz TRT, iktidarın borazanı oldu’ dedik. Bir okurumuz da taşı gediğine koydu; “Erol hocam, bu ülkede Cumhurbaşkanı bile tarafsız değilken, TRT dahil hangi kurum bağımsız kalabilir?”

Çok haklı ve yerinde bir tespit.

Ülkemizde Cumhurbaşkanı tarafsız mı? Değil.

Maalesef bu tavrı sebebiyle de herkesin değil, bir kesimin Cumhurbaşkanı…

O kesimi memnun etmek ya da o kesimi konsolide etmek için gün geliyor bize en ağır hakaretleri dahi edebiliyor.

Ne oluyor diye sorduğumuzda da bahaneleri ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ denen ucube…

Biz bu ucube sisteme dair çekincelerimizi söylerken savunmaları neydi?

Olur mu canım öyle şey! Cumhurbaşkanı hepimizin cumhurbaşkanı olacak. İşte bu de yemin metni. Yeminini çiğneyecek hali şok ya!’

Allah var yemin metni güzeldi;

"Cumhurbaşkanı sıfatıyla devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim."

Erdoğan’ın, 9 Temmuz 2018’de bu yemini etmesiyle, daha o günlerden ‘bu tek adam sistemi’ dediğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi başladı.

Şimdi şu yemin metnini bir kez daha okuyun ve kendinize şu soruyu sorun; Cumhurbaşkanı ettiği bu yemine sadık kaldı mı, kalmadı mı?

Bence de kalmadı.

O gün bu ucube sistemi geçirmek için bize palavra sıkanlar, ‘elbette ki tarafsız olacak, hepimizi cumhurbaşkanı olacak’ diyenler, bugün kıvırmaya başladılar.

Nasıl olsunmuş canım! Cumhurbaşkanımız aynı zamanda partimizin de genel başkanı. Bir siyasi partinin genel başkanı tarafsız olabilir mi?” diyorlar.

Kaldı ki aynı soru Erdoğan’a da sorulduğunda, tabi atı alan Üsküdar’ı geçtikten, yani seçildikten sonra; “Bir insanın karakterinde tarafsızlık olur mu? Olmaz” demişti.

Mealen; ben, bir partinin genel başkanı olacaksam, tarafsız olamam. Benim partimin programı, ilkeleri, hedefleri var, ben onlar için çalışacağım, demeye getirmişti.

Diyeceksiniz ki, e yemin ne olacak?

O yemin, bazı sazanları avlamak için kullanılan zokadan ibaretti. Yemdi, yem…

Biraz kafası basanlar, biraz önünü görenler, çıkan onca yasa maddesi, bir kişiye onca yetkiyi verirken, o göstermelik yemin metninin bir anlam ifade etmeyeceğini ve bir engel teşkil etmeyeceğini biliyor, sizleri uyarıyorlardı.

Bir siyasi kişilik, tarafsızlık gerektiren bir göreve geldiğinde, ilk işi parti rozetini çıkarmak olur, olurdu eskiden…

Siyasetten pek bağımsız olmayan belediye başkanları bile, parti rozetini çıkarır, ‘ben falan partinin değil, herkesin belediye başkanıyım’ derdi.

Şimdi o hale geldik ki, adayların posterlerinde ve hatta seçim araçlarında bile, metnine göre tarafsız kalması gereken Cumhurbaşkanının fotoğrafı var.

Hatta bu fotoğraflar o kadar orantısız kullanılıyor ki, bu ülkeyi bilmeyen birisi fotoğraflara bakınca, İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir belediye başkan adayları aynı kişi zanneder.

Haklı çıkmayı sevmem, zira haklı çıkmaktansa mutlu olmayı tercih ederim ama uyarmıştık.

Güçler ayrılığının olmadığı aksine bütün yetkilerin tek adamda toplandığı bir ucube sistemde, bırakın cumhurbaşkanını yargı dahil hiçbir kurum tarafsız kalamaz’ demiştik.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Egemenliğin kullanılması hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz’ demiştik.

Bu itirazımıza karşılık da ‘tamam bir kişi yetkili olacak amma o kişi yetkilerini, yetkili organlar eliyle kullanacak’ demişlerdi.

Neydi o yetkili organlar; yasama, yürütme, yargı…

Yasama yani TBMM… Yani seçimlerde Cumhurbaşkanın olan/olmayan bütün yetkilerini ve hatta devlet imkanlarını kullanarak oluşturduğu TBMM. Bu mu cumhurbaşkanını denetleyecek?

Yürütme yani bakanlar, bürokratlar, ilgili kurum ve kuruluşlar… Cumhurbaşkanının atadığı, her türlü liyakatten uzak belirlediği, seçtiği ve oluşturduğu bu yürütme mi cumhurbaşkanına itiraz edecek?

Yargı yani AYM, Danıştay, Sayıştay, Yargıtay, HSYK…

Cumhurbaşkanı ve yancılarının sürekli tehdit ettiği AYM mi, Cumhurbaşkanının yarısını atadığı, kalan kısmını da Cumhurbaşkanı noteri konumundaki TBMM’nin ve Cumhurbaşkanının emir eri Adalet Bakanlığı’nın ve emre amade yargı organlarının belirlediği yargıtay mı Cumhurbaşkanını uyaracak veya denetleyecek?

Güldürmeyin beni…

Atı alan Üsküdar’ı geçti, malumunuz.

Ha, o at geri gelsin istiyorsanız, seçimler bir fırsattır.

Bu fırsatı, hiç değilse bu fırsatı iyi değerlendirin…