Ayasofya’yı son hamlesi olarak gören iktidar, muhalefetin itidalli yaklaşımı sebebiyle pek umduğunu bulamadı. İktidar istiyordu ki, muhalefet karşı çıksın, ortam gerilsin ve bu gerginlikten nemalanalım… Ama olmadı. Haliyle Ayasofya, gündemi iktidar lehine değiştirmedi.

İYİ Parti son grup toplantısında konuşan Meral Akşener, konuşmasında, bence yazımın başlığındaki cümle ile iktidara güzel kapak yaptı. En anlamlı kısmı da iktidarın Atatürk’e yönelik ithamlarına verdiği cevap oldu.

Onun için özetle paylaşmadan geçemeyeceğim;

“Sultan Mehmet’in mekanı Ayasofya yeniden ibadete açıldı. Sağ cenahın içinde yer alan her bireyin herhalde en genci bizim yaşlarımızda olan bir neslin talebiydi.

Açıldı, hayırlı olsun ama en başta yaptığım uyarıyı yeniden yapmak istiyorum: İbadete açılsın ama siyasete kapatılsın.

Sayın Erdoğan bir açıklama yaptı. Bekledim ki bu talebi sağduyu ile birleştirsin. Yaptığı açıklama birleştiren değil ayrıştıran konuşmaydı. Cumhurbaşkanı olarak değil, AK Parti Genel Başkanı olarak yine karşımızdaydı.

Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ün aldığı kararı hata olarak niteledi.

Kendine gel sayın Erdoğan. Yeni Türk devletinin kayıtlarına cami olarak tescil ettiren ikinci kişi o beğenmediğin Mustafa Kemal Atatürk’tür. Utanmadan tarihe ihanet yakıştırması yapmak makamı ne olursa olsun haddi değildir. Haddini bil Sayın Erdoğan. Ayasofya'nın fatihi Fatih Sultan Mehmet, Cumhuriyet dönemindeki fatihi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Sayın Erdoğan, Danıştay karar verdi, iş bitti. Tarihini bilerek konuş. 100 Sayfa edebiyat, yüz sayfa felsefe, yüz sayfa tarih oku kardeşim. Tarihi fesliden öğrenirsen makamının farkındalığı ile konuşamazsın. Ayrıştırırsın, kavga dili kullanırsın.

Kimse Ayasofya üzerinden Atatürk ve silah arkadaşlarına dil uzatmasın. Onlar olmasaydı tapusunda Türk devleti yazan bir Ayasofya Camii olamazdı. Bu işler yapılırken tarihi gerçeklere ve kimseyi incitmemeye özen göstermek gerekirdi. Sokakta Ayasofya üzerinden kavga eden bir kişi var mı? Yok. O zaman neden devletin zirvesinde kriz varmış gibi davranıyorsunuz.

Ayasofya’nın ibadete açılması gündeme geldiğinde bir araştırma önergesi verdik. AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Saray sözcüsü dış basına şöyle bir açıklama yaptı: Ayasofya kararı muhalefetle birlikte alındı. Verdiğimiz önerge dışarıdan gelen tepkilere ortak akılla cevap verebilelim diye verdik. Sultan Mehmet fethetmiş, Atatürk tapuya cami demiş. İçeride sanki muhalefet karar vermiş gibi kavga çıkarıyorlar, dışarıda muhalefetle karar verdik diyorlar.

Devlet yönetmek önceden görüp adım atmayı gerektiriyormuş anladınız mı?

Eğer iddia ettiğiniz gibi yerli ve milliyseniz Andımız’ı hemen geri getirin. Evlatlarımızın Türk’üm demesinden korkmayın. Türk olun”

İYİ Parti Grup toplantılarına, halktan birini davet edip konuşturmak gelenek haline geldi malumunuz… Bu kez konuk, halkın gerçek gündemiyle örtüşen, şiddet gören bir kadındı.

Yaşadıklarını anlattı. “Sadece şahsıma yönelik şiddetten dolayı 58 adet dosya açıldı. Ama takipsizlik kararı verildi, itirazlar reddedildi. Kendimi mahkemenin ve devletin koruması altında hissetmedim” sözleri çok acıydı. Daha da acısı bir avukat olmasına rağmen bunları yaşamasıydı ki işsiz, güçsüz, eğitimsiz kadınların durumunu ve neler yaşadıklarını düşünmek bile istemedim.

Tekrar kürsüye gelen Meral Akşener’in konuyla ilgili sözlerini de özetlemezsek olmaz;

“Her 3 kadınımızdan sadece biri iş bulabiliyor. İş gücüne katılmayan kadın ve erkek arasındaki fark 32 kat arttı. Yapılan tüm çalışmalar gösteriyor ki kadın iş bulamıyor. Hadi buldu diyelim erkek kadar kazanmıyor. Hadi kazandı diyelim erkek gibi yükselemiyor.

21 yüzyıl Türkiye’sinde kadının durumu bu. Ama 21. Yüzyıl Türkiye’si, kadına seçme ve seçilme hakkını veren ilk ülkelerden biri oldu.

Bir kadın olarak söz veriyorum. İktidara geldiğimizde kadını iş hayatından uzaklaştıran tüm uygulamaları ortadan kaldıracağız. İYİ Parti iktidarında kadınlarımızın çektiği eziyet değil, dünya çapındaki başarılarını konuşacağız.

Önceliğin milletin meselesi mi yoksa Saray’ın yalanları mı olduğu meselesidir. Sayın Erdoğan işi gücü bırakmış her gün yeni polemikler üretiyor. Bir türlü mutfağa, kuşa gelmiş maaşlara gelemiyor. Gelemez çünkü kaçıyor.

Gelirse gerçek Türkiye’den kaçıyor. Sanki aksini söyleyen varmış gibi Ayasofya egemenlik hakkımızdır diyor. Doğrudur ama sayın Erdoğan asgari ücretlilerin geçinme meselesi de basın özgürlüğü de bir egemenlik meselesidir.

Ormanlarımızın satılması, topraklarımızın peşkeş çekilmesi de bir egemenlik meselesidir. Sayın Erdoğan, gerçeklerden koptun, milletinden uzaklaştın. Gerçekleri gör artık. Müteahhitlerin değil, milletin derdiyle ilgilen artık. Biz bu anlamsız gerginliğin bitmesini istiyoruz. Bizim hayalimizdeki Türkiye’de kavga eden iktidar ve muhalefet yok.

Bizim hayalimizdeki Türkiye’de bolluk ve bereket, liyakat ve adalet var. Partili cumhurbaşkanı çözümsüz tartışmaların sistemidir. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem ise konuşan ve üreten Cumhuriyetin projesidir. Milletimizin en iyiyi hak ettiğine inanıyoruz.”

Unutmadan, Meral Akşener’in 15 Temmuz’a dair sözleri de kısa ama oldukça anlamlıydı, anlayabilene;

“Tüm şehitlerimize rahmet diliyorum. Devri iktidarlarında Türk’ün devletini hainlere teslim edenlere yazıklar olsun. Devleti sokaktan toplayanlara selam olsun.”