Dünyanın farklı ülke ve okullarında da, yetişen neslin ülkelerine, bayraklarına, vatanlarına ve ülkülerine bağlılıklarını ifade ettikleri and yemin) uygulaması vardır.

Olması da normaldir, çünkü her ülke tarihsel hafızalarını diri tutmak için yeni nesillere geçmişten bugüne yaşadıkları zaferleri, trajedileri, destanları ve idealleri aktarmakla ayakta durmaktadır.

Ülkeler geçmişte yaşadıkları zaferleri veya hezimetleri sayesinde kimlik oluşturabilmektedir.

Bizim için Malazgirt Zaferi, İstanbul’un Fethi, Çanakkale Zaferi, Kurtuluş Savaşı, Kıbrıs Barış Harekatı ve benzerleri önemlidir mesela…

Japonya için yaşadığı atom bombası felaketi Japonya’nın kimliğinin oluşmasının dönüm noktasıdır adeta…

Örneklere bakarsanız, çoğu sıkıntılı, stratejik öneme haiz ve bu yüzden tehdit altında olan, soğuk veya sıcak savaşın etkisinde kalan ülkelerde bu uygulama vardır. Çünkü o ülkelerin milletini diri tutmak gibi bir zorunluğu vardır. En az bizimkisi kadar…

50 çeşit milletin ve ırkın bir arada yaşadığı ABD’deki okullarda her sabah derse başlamadan önce sınıfta “bağlılık yemini” edilmektedir.

O yemin şudur; “Amerika Birleşik Devletleri’nin bayrağına ve onun temsil ettiği cumhuriyete bağlılık yemini ediyorum: Tanrının gözetiminde tek ve bölünmez bir millet, herkese özgürlük ve adalet.”

Meksika’da, anaokulundan ortaokula kadar tüm okullarda ve bazı liselerde haftada bir defa olmak üzere yapılan törende okunan and;

”Meksika’nın bayrağı, kahramanlarımızın mirası, atalarımızın ve kardeşlerimizin birliğinin simgesi. Hayatlarımızı adadığımız anavatanımızı insancıl ve cömert bir bağımsız ülke yapan özgürlük ve adalet değerlerine sadık kalmak için ant içiyoruz.”

Filipinler’de her sabah ülke bayrağına bağlılık yemini metni;

“Ben bir Filipinliyim. Filipinlerin bayrağına ve onun temsil ettiği ülkeye bağlılık andı içiyorum. Gurur, adalet ve özgürlüğün olduğu bir ulus için. Tanrı için. İnsanlar için. Doğa ve ülke için.”

Hindistan; “Hindistan benim ülkemdir. Tüm Hintliler benim kardeşlerimdir. Ülkemi severim ve onun zengin mirasından gurur duyarım. Her zaman buna değer olmaya çalışacağım. Ebeveynlerime, öğretmenlerime ve tüm yaşlılara saygı duyup herkese hürmet edeceğim. Ülkeme ve insanlarıma bağlılık yemini ediyorum. Onların mutluluğu ve refahı benim mutluluğumdur.”

Singapur; “Biz, Singapur vatandaşları, ırkımız, dilimiz ya da dinimiz ne olursa olsun, bir olmuş insanlar olarak adalete ve eşitliğe dayanan demokratik bir toplum yaratmak için ve aynı zamanda ulusumuzun mutluluğu, refahı ve ilerlemesi için ant içeriz.”

Bizim ANDIMIZ
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!
Bu da Ümit Kocasakal’ın, ortaya karışık, dileyenin kullanabileceği bir and metni;

Sizin ANDINIZ
Türk değilim. Türk ve Türklük ile sorunum var. Kim ve ne olduğum da belli değil. Görünürde ümmetçiyim. Yalancı ve talancıyım. Cumhuriyeti yıkma, devleti ve kurumları tahrip etme, demokrasiyi yok etme, bunları ustalıkla gizleme, her türlü kutsal değeri istismar etme, kandırma ve kandırılma hususlarında çalışkanım.
İlkem; iktidarımı ve yandaşlarımı korumak, paralarımı saymak, şahsi ve küresel çıkarları yurdumdan, milletimden ve özümden çok sevmektir.
Ülküm; küresel efendilere hizmette yükselmek, sözde “açılım”larla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni parçalamakta ileri gitmektir.
Ey yüce küresel efendiler! Açtığınız yolda; kurduğunuz tezgâhlarda, “yerli ve milli” görünüp “Yeni Osmanlıcılık” veya “Numaralı Cumhuriyetçilik” kisveleri ve sözde “Yeni Türkiye” maskelemesi altında, Cumhuriyet ve Atatürk ile hesaplaşarak gösterdiğiniz hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Sevr’e, Büyük Ortadoğu Projesine, emperyalizmin varlığına armağan olsun.
Ne mutlu “Lozan hezimettir” ve “Yunan kazansaydı” diyene!

Yani, tartışmaya gerek yok, herkesin andı kendisine…!