Yokluğumda şehrimizin gündemi hasret kaldığımız kar yağışı ve elektrik kesintileriydi.

Bir şey yazamadım ama sağolsunlar, TV264 ekibi ve misafirleri, vatandaşı çileden çıkaran bu kesintilere karşı harika bir eylem gerçekleştirmişler.

Mum ışığında yaptıkları bir canlı tartışma programıyla halkın tepkilerini en güzel bir biçimde yetkililere aktarmışlar.

Gazeteci Zafer Tokuş, “Aslında böyle bir romantik hava oluşturmamızın sebebi son aylarda biz Sakaryalıların çokça alışık olduğu bir manzara özellikle bu mumlar, sürekli olarak hayatımızın olağan bir parçası. Çünkü artık bıktıran elektrik kesintileri nedeniyle mumlar, floresan lambaları, aküler, jeneratörler Sakaryalıların bir vazgeçilmezi oldu. Sakarya’da artık bütün evlerde mumlar var. Burası Adapazarı her an elektrikler kesilebilir. Geride bıraktığımız günlerde Sakarya’da yağan kar sonrasında birçok ilçe ve bölgede elektrikler kesildi. Elektrikler kesilince binlerce Sakaryalı şuan ki görülen manzara ile saatlerini, kış gecelerini geçirmek zorunda kaldılar. Sakaryalılar 21’inci yüzyılda elektriksiz günler yaşıyor” diyerek topu 90’a takmış adeta…

Daha dün teknolojiydi gündemim, “Dünyada geleceği belirleyecek 58 tane teknoloji var. Bu 58 teknolojiyle ilgili ABD başı çekerken, Çin ve bir zamanlar kurtarmaya gittiğimiz Kore ardı sıra geliyorlar. Yapay zekâ, 3D teknolojisi, büyük veri, gıda ve çevre teknolojilerinde destan yazıyorlar. Biz ne yapıyoruz” diye sormuştum.

Çok kazık sormuşum meğerse, biraz ağır olmuş gerçekten, öyle ya 21. Yüzyılda elektrik kesintilerine engel olamayanlara, 3D teknolojisinin hesabını sormak abes değil de nedir?

Yahu elektriğin bile olmadığı olsa bile dağıtılamadığı bir ülkede teknoloji ne arasın?

Malum, elektriğin olmadığı yerde teknoloji de olmuyor.

Peki, bizim elektrik dağıtım sistemimiz ısıya mı duyarlı ki havalar bozuldukça o da bozuluyor?

Doğrudur, elektrik iletken bir madde, hava değişimleriyle yakından ilgisi var.

Peki, bu hava değişimi sadece bizde mi olmuyor?

Elbette ki hayır… Gelişmiş ülkeler dağıtım şebekesini ona göre ayarladıkları için sıkıntı olmuyor.

O ülkelerde hava soğudu, kar yağdı, rüzgar çıktı gibi bahaneler artık komik sayılıyor.

Güzel bir atasözüdür; tok olan hiç acıkmayacağım, sağlıklı olan hiç hastalanmayacağım zanneder. Buna bir ilave yapalım, yazı gören SEDAŞ ve türevleri hiç kış gelmeyecek zannediyorlar.

Yaz aylarını ağustos böceği gibi geçiriyorlar.

Kış için gerekli yatırımları, bakım ve onarımları -biraz da masraf olmasın diye, eminim- zamanında yapmıyorlar.

Bakın bu ülkede, hem de bu yüzyılda, Çorlu’da, sırf demiryolu bakım ve onarımı yapılmadığı için, sorumlular altı boşalan rayları umursamadığı için tren devrildi ve 25 kişi hayatını kaybetti.

Ama biz suçu makinistlere yıktık. Tıpkı alt yapısı yeterli olmayan hızlandırılmış tren sevdasına kapılıp onlarca insanın ölümüne sebep oldukları gibi…

Enerji şirketleri başta olmak üzere, özelleştirilen hangi kurum varsa, sinekten yağ çıkarmanın derdindedir bu ülkede…

Ve artık ortak mıdırlar bilemem ama işin boyutu iktidarın sesini çıkarmadığı dahası biraz daha yolsunlar diye yasal alt yapı hazırladıkları bir hale gelmiştir.

Mesela kış saati uygulamasına geçilmemesi, ülke için hiç ekonomik olmamasına rağmen, birileri fazla elektrik satsın diye icat edilen bir icattır.

İktidar, bazı soru ve sorunlarımızı özelleştirme bahanesine sığınarak geçiştiriyor ama sorumlu olduğu konularda da maalesef şirketlerin avukatlığına soyunuyor.

Yazıktır!

Geçilmeyen köprülere, kullanılmayan havalimanlarına, görüntüden ibaret saraylara yapılan yatırım, halka hizmet anlamında kısıtlanıyor bu ülkede…

İktidar ve özelleştirmeden nasiplenen kankileri, faturaları tahsil ederken, elektriği kesip sayaçları mühürlerken gösterdikleri hızı, hizmet verirken göstermiyorlar.

Bir iktidarımız ve bir bakanlığımız var ama Bakanlık, elektrik şirketinin yaptığı yatırımları kontrol etmekten bile aciz, ki bence güçleri de yetmiyor.

Yetmiyor ki, şirketlerin gerekli yatırımlar yapmaları sağlanamıyor.

Bu sağlanamadığı için;

Şirketler trafoların, enerji nakil ve dağıtım hatlarının yenilenmesi,  bakım onarım çalışmaları, personel eksikliklerinin giderilmesi konusunda taahhütlerini yerine getirmektense bu millete nanik yapıyorlar.

SEDAŞ sadece ilimizi değil, Zonguldak, Bolu, Bilecik ve Kocaeli illerimizi de kapsıyor malumunuz.

O karanlığa mahkum edildiğimiz günlerde, uzaklarda da olsam takip ettim de, bu manada en güzel ve anlamlı tepki CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu’ndan geldi.

“Diyorsunuz ya "Z kuşağı bilmez." Z kuşağı her şeyin en iyisini biliyor ama asıl saray kuşağı 2021 yılında sekiz gün boyunca karanlıkta kalan vatandaşların olduğunu, elektrik verilemeyen yüzlerce köy olduğunu bilmiyor” sözleri anlayanlara çok anlamlıydı.

Aman, ben de kime, ne anlatıyorum ki?

Bir ülkede, kayıp-kaçak bedeli adı altında vatandaş soyuluyor ve buna sesi bile çıkmıyorsa, ben kime ne anlatayım?