Toplum olarak değerlerimizi yavaş yavaş yitirir olduk. Bayramlar bizim için kutsal olan zamanlardı. 
Bahar bayramı, Ramazan bayramı, Kurban Bayramı, Cumhuriyet bayramı, Kabotaj bayramı, Basın bayramı…..
Bayramın gelmesini sabırsızlıkla beklerdik. Ramazan bayramında şeker toplamayı, Büyüklerimizle ve komşularımızla bayramlaşıp sohbetler etmeyi. Çocuklara bayram harçlıkları, şeker, çikolata ve hediyeler dağıtmayı hep özlerdik. 
Kurban bayramında keseceğimiz kurbana özenle bakardık, ürkütmezdik, korkutmazdık. Paylaşırdık bir kısmını komşularımızla, bir kısmını fakir fukarayla. Kalanını da misafirlerimize, dostlarımıza ikram ederdik hoş sohbet masalarda. 
Cumhuriyet bayramında, zafer bayramında, Çocuk bayramında, Gençlik bayramında, en güzel kıyafetlerle, ellerimizde bayraklarla koşardık meydanlara, caddelere. 
Bayramlar bizim için hep özeldi, kutsaldı. Onun için en güzel kıyafetlerimizi giyer, en güzel yemeklerimizi hazırlardık. Eğlenmek için alanlar da oluştururduk, bazen meydanlarda, bazen de evlerimizde. Dededen atadan öğrendiğimiz oyunları oynardık.
Şimdi ise bayram demek tatil demek oldu. Bayramın önemi yapılacak tatil süreciyle özdeşir oldu. Tatil süresi ne kadar uzunsa bayram o kadar sevindirir olmaya başladı. Bayram süresine göre nerede geçireceğimizi düşürür olduk. 
Çocuklarımız artık bayram dediğimizde anlamsız bakıyor, bayramı nedir hiç bilmiyorlar. 
Bizi biz yapan değerler bittiğinde, biz ne olacağız, tatile mi gideceği?