Bugün ABD ve mektup konusunu yazacağım desem, eminim ki Lyndon B. Johnson’un İnönü’ye yazdığı mektubu mu, ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan’ın, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a gönderdiği mektubu mu, yoksa Trump’un mektup niyetine attığı twitleri mi diye soracaksınız.

Hiç biri değil…

Ben o türlü ağır ve hakaret içeren mektuplarla keyfinizi kaçırmayacağım ama siz yine de benim yazdığım mektup olayı ile bunları kıyaslar ve nereden nereye geldiğimize bakıp bir parça hayıflanırsanız, sevinirim.

Söz konusu mektubu Yılmaz Özdil nefis üslubu ile aktarmıştı, biz de yararlanalım;

1923. New York eyaletindeki Elmira şehrinde bir evde, 10 yaşında bir çocuk, babasının daktilosunun başına oturmuş, o çocuksu heyecanıyla mektup yazıyordu.

“Gazi Mustafa Kemal Paşa, Angora, Türkiye

Sayın efendim,

Ben 10 yaşında Amerikalı bir çocuğum.

Türkiye ve yeni hükümetine büyük ilgi duyuyorum.

Siz ve bayan Kemal hakkında bir röportaj okudum.

Türkiye hakkında bir defterim var.

Şimdiden siz ve bayan Kemal hakkında birçok yazı ve resim topladım.

Lütfen bir Amerikalı çocuğa küçük bir not ve imzalı fotoğrafınızı gönderin.

Bir gün Türkiye'yi görebileceğimi umut ediyorum.

Saygılarımla, Curtis LaFrance”

Mektup, Ankara'ya ulaştı. Mustafa Kemal okudu. Çalışma odasına gitti, oturdu, cevap yazdı.

Mustafa Kemal'in ABD'ye yazdığı ilk resmi mektuptu.

“Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti, hususi…

Mister Curtis LaFrans'a,

Mektubunuzu aldım.

Türk vatanı hakkındaki ilgi temennilerinize teşekkür ederim.

Arzunuz üzere bir adet fotoğrafımı ilişikte gönderiyorum.

Amerika'nın zeki ve çalışkan çocuklarına yegane tavsiyem, Türkler hakkında her işittiklerine hakikat nazarıyla bakmayıp, kanaatlerini mutlaka hakkıyla anlayıp, araştırmaya dayandırmaya bilhassa önem vermeleridir.

Hayatta nail-i muvaffakiyet ve saadet olmanızı temenni eylerim.

Türkiye Reisicumhuru, Gazi Mustafa Kemal”

Curtis, özgürlük, bağımsızlık hikayeleriyle büyümüştü.

O küçücük yaşına rağmen “bağımsızlık” kavramının, dünyadaki en saygın yaşam biçimlerinden biri olduğunu biliyordu.

Amerikan gazetelerinde Türk Kurtuluş Savaşı'yla alakalı haberleri merakla okumuş, The Saturday Evening Post dergisinde yayınlanan Mustafa Kemal röportajını okumuş, okudukça hayran olmuş, yeni kurulan şehir “Angora”yı çok merak etmişti.

Ulaşır mı ulaşmaz mı, ciddiye alınır mıyım alınmaz mıyım diye düşünmeden, yukardaki mektubunu yazmıştı.

75 yıl geçti. Tamı tamına 75 yıl boyunca Türkiye'nin bu mektuptan haberi olmadı.

Çünkü Mustafa Kemal bu mektubu, fırsattan istifade propaganda yapmak için, Türkiye Cumhuriyeti'nin reklamı olsun diye yazmamıştı.

Ne gazetelerin haberi olmuştu, ne de Amerikan konsolosluğuna duyurulmuştu.

10 bin kilometre uzaktaki 10 yaşındaki bir çocuğun samimi duygularına, samimi bir cevap vermişti, hepsi buydu.

Amerikan Life dergisi 1959'da bu mektupları yayınlamıştı ama, dünyadan haberi olmayan sayın basınımızın haberi olmamıştı.

Yıl 1998'di. Bülent Ecevit'in talimatıyla, kültür bakanımız İstemihan Talay tarafından Türkiye'ye davet edildi.

Mustafa Kemal'in kendisine gönderdiği mektubu, Anıtkabir müzesinde sergilenmek üzere Türkiye'ye armağan etti.

Anıtkabir'deki törende “1938'te Atatürk'ün öldüğünü duyduğumda 25 yaşında bir delikanlıydım, niye ağladığımı kimse anlamamıştı” dedi.

2012 yılında, 99 yaşındayken vefat etti, nasıl bir tesadüfse artık vefat ettiği gece, 10 Kasım'dı!

1933’te Roosevelt, ABD başkanı seçilmişti.

Mustafa Kemal, milli mücadeleye daima yamuk bakan ABD başkanları Coolidge ve Hoover dönemlerinde temas ve mesafeyi korumuştu, ciddi manada ilişki kurmamıştı.

Roosevelt seçilince, hamle yaptı. Roosevelt pul meraklısıydı.

Hem de öyle böyle değil, dünyanın en önemli pul koleksiyonerlerinden biriydi.

Mustafa Kemal özel olarak hazırlattı, Türk posta pullarından zamksız bir seriyi Beyaz Saray'a gönderdi. Üç kuruşluk pul, paha biçilmezdi.

Roosevelt derhal teşekkür mektubu yazdı;

Azizim Cumhurbaşkanı,

Çok kısa süre içinde gerçekleştirmiş olduğunuz harikulade eseriniz (Türkiye Cumhuriyeti) karşısında duyduğum heyecanı dile getirmek isterim.

Nadir olan istirahat zamanlarımda, bana göndermek lütfunda bulunduğunuz Türk Posta Pulları Koleksiyonu'nu seyretmekteyim.

Pullar üzerinde resmedilmiş olan manzaraları bir gün kendi gözlerimle görmeyi ümit ediyorum.

Samimi saygılarımla ve güzel temennilerimle, vefakarınız,

Franklin D. Roosevelt

Türkiye-ABD ilişkileri, işte bu mektuplarla kuruldu.

Eşit, saygılı, insaniydi.

Şimdi okurlardan ricam; Amerikalı çocukların ilham aldığı, ABD başkanlarının hürmet ettiği Cumhuriyet'ten, bu hazin Cumhuriyet'e nasıl savrulduğumuzu tekrar tekrar düşünelim, ders alalım.