Daha ne kadar bekleyeceğiz?

Oğlum bir buçuk saattir aynı soruyu soruyor. Geldiğimizde Çocuk Acil’e 10 kişi ya vardı ya yoktu bekleyen muayene olmak için. Şimdi ise içeride adım atacak yer yok, tıklım tıklım insan dolu. Sağlam gelen de artık hasta olmadan çıkmaz artık buradan. İlk geldiğimizde ne kadar güzel demiştim. Sağlık sistemimizde söyledikleri gibi devrim olmuş, acillerde eski kalabalık yok. Ama sen misin bunu söyleyen. Şimdi bir buçuk saatte çok şey değişti düşüncelerimde. Sağlıkta ileri gitmek yerine olduğumuz yerde döne döne topaca dönmüşüz.

Sakarya Eğitim Araştırma Çocuk Acil e saat 20:00 gibi gelmiştik. Kapıdan girdiğimizde sol tarafımızdaki bekleme salonundaki koltukların beşte dördü boştu. Hasta kabuldeki görevli sağlık çalışanına derdimizi anlatmamız on dakikadan fazla sürdü. Ben muayene etmesini beklerken o elimize bir kağıt tutuşturup sekreterliğe gidip sıra almamızı istedi. Aldık kağıdı sekreterliğe gittik. İki kişi bankonun arkasındaki koltukta oturmuş sohbet ediyorlardı. Ben sağdaki görevliye kağıdı uzattım ama nafile . Sohbetini böldüğümüz için bize kızdığını yüz ifadesinden anlamıştım. Tepki vermeyince yan sandalyede oturan görevli benden evrakları istedi, ona yönelip evrağımı uzattım. İşlemimi yapıp ekrandan sıra numaramı takip etmemi istedi.

Çoğunluğu boş olan koltukların içinden kendimize oturacak güzel bir yer bulduk ve ekranı takip etmeye başladık.

Aradan yarım saat geçti ama garip bir şey vardı. Bu yarım saat içinde ekranda hiçbir değişiklik olmadığı gibi yavaş yavaş ta içerideki insan sayısı da artmaya başlamıştı. Ekranda altı adet muayene odası içinde beşinde muayene olması gerekiyordu ama hiç birinden hasta çağrılmadı yarım saat içinde. Hastalar yavaş yavaş homurdanmaya başladılar, hasta yakınlarından biri söylendi hiçbir odada doktor yok, biz neyi bekliyoruz diye. Sekreterlik bankosunda görevli iki kişi de ön kapıdan dışarı çıktılar sohbet ede ede sigaralarını içmek için. Güvenlik görevlisi bir adetti geldiğimde şimdi üç kişi oldular ikisi erkek biri kadın. Giriş kapısının hemen içinde onlarda sohbet ettiler ara ara kahkaha atarak.

Oğlum soruyordu, daha ne kadar bekleyeceğiz, ne zaman doktor bizi çağıracak diye.

Bir an ekranda hareket oldu odalardan birine bir hasta çağırdılar, bütün gözler ekranda. Aradan on dakika daha geçti bir hareket daha oldu ekranda. Sabırsızlananlar muayene odalarının önüne yığılmaya başladı. Güvenlik görevlileri kendi hallerinde, sohbetleri derin olmalı ki on beş dakikadır aynı yerdeler. Bankoda bulunan görevliler ortada yok, yerine başka biri gelmiş onların sandalyesi boş hala.

Bir saat oldu ve içerisi iyice kalabalık olmaya başladı, oğlum yine soruyor daha ne kadar bekleyeceğiz diye.

Ekranda üç odanın rakamları yine değişti, hastalar bir oraya bir buraya çaresizlik içinde dolaşıyorlar, kimse yardımcı olmuyor onlara.

Salon tıklım insan doldu, ekranı bile zor görmeye başladım kalabalıktan. Yerimden kalkamıyorum, bir daha oturacak yer bulmam imkansız çünkü.

En son ekranda bizim numara yandı ama bir buçuk saat geçmişti. Koşa koşa çocuğumu elinden tutarak yetişmeye çalışıyorum muayene odasın. Kapıdan girince rahatladım. Kapıyı kapattığımda o kalabalığın uğultusu bir anda kesildi. Hızlı bir şekilde muayenemizi olduk fakat doktorun yazdığı antibiyotiği alamadık eczaneden. Çünkü pratisyen hekimin yetkisi yokmuş o antibiyotiği yazmaya. Eczacı bir uzman doktora yazdırmanız gerekiyor bu haliyle size ilacı veremiyorum dedi.

Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Acil bölümü yönetimsel bir zaaf içinde. Çalışan personelin denetlenmediği her halinden belli. Personel gördüğüm kadarıyla hepsi mutsuz, ve bu mutsuzlukları yaptıkları işe yansıyor.

Bir buçuk saatte on tane hastaya hizmet veremeyen bir acilde yığılmalar yaşanması tabi ki beklenen olacaktır.

Çalışanlarını yönetemeyen bir idare, isteksiz yaptığı işi sevmeyen bir personel bizim hak ettiğimiz bu olmamalı.

Şimdi de ben Sağlık İl Müdürümüze soruyorum, Daha ne kadar bekleyeceğiz?