“AVUKAT!” Sayın Zafer Kazan, Baro Başkanlığı görevini bitirdi. Bunu da ödül gibi bir sözle tamamladı; “Baro Okulu’nu bitirdim!”

      Baro Başkanlığı görevini bir OKUL olarak kabul etmek Mesleki Erdem’dir. O Okuldan mezun oluyorum demek de Avukatlık Zirvesi gibi olmuştu.

      Baro Okulu, yalnızca Sakarya’nın ve Sakarya’da yaşayan 1 milyon insanın, müvekkillerin değil; Türkiye’de yaşayan 81 milyon insanın kutsal hakları ile yoğruluyor. 

      Sakarya Barosu; Kamu Yönetimiyle, Belediye Yönetimleriyle, toprağımızla, eğitimimizle, üniversitemizle, ticaret ve sanayimizle, kültürümüzle;

      Tüm Sakarya ve Sakaryalıyla bütünleşmedikçe; Hayata Dair, İnsana Dair, Hukuka ve Adalete Dair hiçbir şey Bu Şehirde doğru ve haklı yerine oturmaz.

      “Hayata Dair, İnsana Dair, Hukuka Adalete ve Şehrimize Dair pek çok şey konuşacağız!” sözü; Sayın Zafer Kazan’ın Bizim Sakarya Gazetemizdeki köşesinden ilk (ç)alıntım olmuştur.  Daha çok (ç)alıntım da dağarcığımda : -) 

                                                           ***

       Sayın Kazan ile Sakarya medyasına verdiği veda kahvaltısından ayrılırken; Okul Mezuniyeti’ni kutladım. “Şimdi Sakarya Doktorası başlamalı!” dileğimi de söyledim.

      Bizim Sakarya’daki köşesi, bence sadece bir köşedir. Sakarya, gelecekte Sayın Kazan’ı çok daha önemli sorumluluk alanlarına da davet etmelidir.

      Sakarya sürekli Savunmada kalacak bir vilayet değil. Her Avukat aynı zamanda en iyi Yönetme ve Hak arama, alma uzmanıdır.

       Size, Sakarya olarak hepinizin bildiği çok acı bir Gerileyiş Örneğimizi hatırlatayım:

                                                             ***

       Vilayet olduğumuz 1954 yılından bu yana; Sakarya’nın 16 yıl bir tek Bakan çıkaramadığı Hükümet olmuş mudur?.. Oldu tabii; çünkü bunu hala yaşıyoruz.

      AK Parti’yi Türkiye’de, 2002 yılından beri % 65-70 oy yüzdesiyle destekleyen bir vilayet; Onca Hükümette bir tek Bakanlık alamadı?

     Yok öyle, “Sakarya’nın Bakanı benim!” gibi laflarla avunmak. Kocaeli’nin Bakanlık alamadığı kaç Hükümet oldu? Kocaeli’nin kazandıklarını yazmaya artık utanıyorum.

      Ülkenin tüm metrolarına, Raylı Sistemlerine Sakarya’da Tüvasaş ve ROTEM araç yapıyor. Deniz altına, toprak altına, dağlara, taşlara; ama Sakarya’ya yok.

       Kocaeli, Raylı Sistemi 150-200 yıllık çarşının içinde 2 yılda geçidi, işletmeye açtı. 2 Yıl sonra da uzatıyor. Sabiha Gökçen Havaalanı’na kadar da projesi var. 

       Demem O ki; Sakarya’nın, Genç ve Liyakatli Zafer Kazan’lara ihtiyacı çok! Şimdilik (?) aramıza hoş gelmiştir : -)

  

                           

                                   STADLAR CANLI BOMBA !                                

      Sakarya’yı işaret ediyorum. Süper ligi de değil.  Amatör maçların statları bile şu zamanlarda her maçta patlamaya hazır bomba gibi.                               

      Ülke, zaten içeride-dışarıda her gün başka sıkıntılı süreçler yaşıyor. Üstelik sonbahar da bu yıl kasvetli geçiyor. Ekonomik darboğaz hepimizin tepesinde.

                                                          ***

     Statlarda hep ve her sezon aynı şeyler yaşanır. İlçe, köy, şehir semtler her yeni sezona iddialı hazırlanır. Başlarken gaza gelinir, iyi paralar da toplanır.

      Para aynı hızla gelemez ama bol keseden transferler yapılır. Görkemli sezonlar açılır. İlk 3-4 hafta galip gelirsen, yine iyi para toplanır; idare edilir.

      Bir iki maç önemli puan kayıpları gelirse, para vereni bulamazsın. Gençlere söz verilmiştir; gerginlikler başlar… Başlar da, kabak başkalarının başına patlar.

      Hakem zaten her yenilginin ilk hedefidir. Karşı takımla yıllar önceden gelen hesapların defterleri de açılır; artık bizi kimse tutmasın!..

                                                           ***

      Yerel Seçim var! Şu 3-4 ay, sadece amatör futbol maçlarına da değil, tüm spor müsabakalarına dikkat edilmeli. Puan gelmiyor, para bitti, asabiyiz…    

      Tüm Spor Yönetenleri; kulüplerin baba yönetenlerini isim isim bilir. Eğer Onlarla toplantılar yapılırsa; gençler de, seyirci de, şehir de rahat sezon yaşar.

       Ki; inanın okul spor karşılaşmaları bence hepsinden de önemlidir. Nüfus abartılı arttı. Aile saygısı, okul disiplini, öğretmen otoritesi kontrole yetmiyor. 

      Ülke, malum dizileri izleye izleye, “hesabını kendi kesen insanlar ülkesi!” oldu. Yok öyle bir hayat, ama olduk! Gençlere de, ailelere de, şehre de yazık.

      Çıkın çarşılara, mağaza önlerinde, kafelerin karşılarında dikilen guruplardan en uzak yerden geçersiniz. İçgüdü, “N’olur, n’olmaz!” zamanları.

      Bakın; zorla yaptırılamaz ama bir Stat isterse bir şehirde yaşanan hayatı bilinen tüm güçlerden daha güzel yaşanır hale getirebilir.