Sevgili okurlar,
Türkiye 31 mart 2019 tarihi itibarı ile yerel seçime gidiyor..Seçime girecek siyasi partilerin adayları, bağımsız adaylar ile siyasi partilerin liderleri ve önde gelenleri, seçim sathında propagandalarını sürdürüyor..
Seçim meydanlarından olduğu kadar, seçimin perde arkasında önemli yansımalar var…
Herkesin hedefi, seçmeni etkilemek..
Seçim platformunun arkasında kalanlar arasında da, bu seçim muhabbetleri en acımasız şekilde, tartışılmıyor değil..
Aile ortamında tanıklık ettiğim bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum:
Elbette konu, şu meşhur “ezan” tartışması..
Aile ortamında bulunan yakınlarımızdan biri, “Şimdi de ezana sarıldılar..
Kadınları suçluyorlar?
Neymiş, ezana saygısızlık yapıldı?!
Allah’ım, ben bu yaşa geldim,Türkiye’de ezana saygısızlık yapan kimseyi görmedim..
Üstelik kadın hakları için sokaklara dökülen ve cinayete kurban gidenlerin haklarını savunan, şiddete maruz kalanların sesi olacak olan kadınlarımızın, ezana karşı saygısızlık yapması aklımın uçundan geçmiyor ve mantığım da almıyor!
Bu kadar büyük bir yalan olur mu?
Bu yalana iktidar partisi nasıl bu kadar sarılır?
Anlayan biri varsa, bana anlatsın” diyesiydi..
Hemen öteki, ağzına lafları tıkadı!..
”Sus, evet ezana saygısızlık yaptılar..İşte görüntüler ortada” dedi.
Ezana saygısızlık ha?
Hem de Türkiye’de?
Üstelik kadınlar?
Aklı başında olan ev sahibi, konuklar arasındaki bu tartışmayı, lütfen birbirimizi kırmayalım..Ortada seçim var, yalan olacak, dolanda olacak, adı üzerinde siyaset, kendinize mukayyet olunuz” dedi...
Bir sessizlik oldu ve konu değiştirildi..
Ancak oradan buruk ve kırık ayrıldı konuklar..Bir gazetecive konuk  olarak şaşkınlığımı gizleyemedim..
Eşim ile bir ara göz, göze geldik..Bana sanki gözleri ile “ sakın tartışmaya girme” der gibiydi..
Elbette susmak erdemliktir..
Büyüklerimiz ne demiş,”bilirsen söyle adam bilsinler, bilmezsen sus, uslu bilsinler” diye!
Gerçekten zor günler, bu günler..
Aman freni, hemi de el frenini unutmayınız!

***
Gece saatlerinde telefonumu, Belçika, Belçika dışı ve Türkiye’den görüntüler gelmeye başladı..
Özellikle tanıdık dostlarla görüş ve düşüncelerimi paylaştım..Çoğu ikna oldu ve teşekkür ederek, iyi geceler dileği ile yataklarına girdiler..
-“Görüntüleri izlediniz mi” dedim çoğuna?..
-“Hayır “ dediler!
-Lütfen, bir daha izler misiniz, bakın ıslık ve tepki çoktan başlamış, önde bir kargaşa var..Polis engellemesi söz konusu..Biber gazı sıkılıyor ve tepkinin kaynağı burası!..
Ve lütfen ezan saatlerini bir gözden geçiriniz?
Tekrar, tekrar izleyip, geri dönenler, Türkiye’de ezana karşı bir tepkide birliktelik yapılamayacağına ikna oldular..
Bunun bir “siyasi algı yaratmaktan” kaynaklandığında birleştiler..
Maalesef, üzülerek söylüyorum, bu ezan ateşini önce AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı sıfatı ile Recep Tayyip Erdoğan ateşledi..
Bağlı medya korosu ise arkadan geldi..
Yakışmadı!
Sonra Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu işe sahip çıktı ve hakarete varan sözler sarf etti!..
Yakışmadı!
Konu, vatandaşlar arasında olduğu gibi, medyada da konu edildi.. Sağduyulu yazılar yazanlar kadar, yandaş medya sesi olanlar, liderlerinin arkasından gitmeyi ve ayrıştırmanın fitilini ateşlediler!..
Yakışmadı!
Böyle durumlarda itidali elden bırakmamak, birlik ve beraberliğin dibini kibrit suyu dökmemek gerek..
Anlaşılıyor ki, iktidar, iktidarı elden bırakmamak için, her türlü enstrümanı seçim platformuna sürmek niyetinde..
Yani seçimi kazanalım, her türlü enstürman bize mübah?
Ya diğerlerine günah!
Oldu mu?
Böyle anlayış, böyle siyaset mi olur?
Bunu siyaseten anlamak mümkün!..
Ama ülkede “ bekadan” söz edip, sonra ortaya çıkıp, milleti “ illet-zillet” diye ikiye ayırmanın, kime ne faydası olur ki?
Yakışıyor mu?
Yakışmıyor!
Şurada yerel seçimleri yaşayacağız..
Bırakın millet, belediyelerde işbaşına geleceklerin projelerini, bu manada sunumlarına kulak versinler!
Bakalım, kim, nerede, ne yapacak?
Bakalım, kim, hangi büyükşehirde, hangi ilde, ilçede, ne yapacak, ne yapmayı öngörüyor?
17 Yıldır, sizi dinledik, gördük!..
Bir de muhalefette olanların sesine kulak verelim..
Onlarda bizim vatandaşlarımız, sizden ne farkları var?
Bakalım onlar ne diyor, ne düşünüyorlar?
Bakılım, bu sorumluluğu üstlenebilecek, altından kalkabilecek vizyona, yetiye sahip midirler?
Yani seçmene güven veriyorlar mı?
Seçimin bu en sıcak noktasında, yalana sarılmak ta neyin nesi?
Bir kesim kandırabilirsiniz, ama unutmayınız ki, ülkenin birlik ve beraberliğini ortadan kaldırdığınızda, yarın birlikteliği nasıl savunacak ve sağlayacaksınız?
Gerçekten yakışmadı!
Daha öncede bu ayak oyunlarına tanıklık etmiştik..
Bu çalımları, bu ayak oyunlarını yiyenler olmadı!?
Lütfen milleti ayrıştırmayalım!..
Gerginlikten, yani agresif siyasetten, ne millete, ne vatana, ne devlete, ne bayrağa fayda gelir!
Aman ha!
***
Sevgili okurlar,
Sakarya’da iktidar partisi yüzde 70’i aşan bir destek aldı yıllarca..
Bu seçimlerde alana inen muhalefet, farklı söylemleri ile umut dağıtmaya, yeni ufuklar açmaya devam ediyor..
Gerçekten, Merkez’de, Akyazı, Hendek, Karasu, Karapürçek, Sapanca, Geyve ve diğer ilçelerden farklı, güzel sesler yükseliyor..
Özellikle Karasu’da büyük bir çekişme var..
İktidar partisi saflarında elindeki kıt imkanlar ile yazın nüfusu 500 Bini aşan Karasu İlçesi’ne hizmet vermeye büyük özen gösteren ve şimdi Büyük Birlik Partisi saflarında yeniden  “başkanlık mücadelesine” giren Mehmet İspiroğlu hakkında söylenenler de hoş değil..
-Efendim, bu kadar dosyası varmış!?
Olmadı beyler!?
Madem dosyası vardı, diğer belediye başkanları gibi neden görevden almadınız?
Neyi beklediniz ki?
Üstelik Mehmet İspiroğlu’nu son ana kadar, aday olarak ima ettiniz! Sonunda çaydınız!?..
O da bunu gurur ve onur meselesi yaptı, gitti bir başka parti listesinden aday oldu..
Olmayacak mıydı?
Kenara mı çekilmeliydi?
Susmalımıydı?
Yani, illa da size “biat mı” etmeliydi?
Başkan Mehmet İspiroğlu’nun bu özgür ve bağımsız başkaldırı tavrını destekliyorum..
Peki diğer adaylar?
Evet onları da destekliyorum..
Sözü Karasulu söyleyecek ya, başkanını Karasulu seçecek ya, şimdiden başım üstüne!
Karasulu başkanını seçer, yeter ki gölge etmesinler!..
Şimdiden tüm adayları tebrik ediyor, başarılar diliyorum..
Bu bir yarıştır,medeni cesarettir..
Sonunda kararı halk verecek değil mi?
Halkın kararı başımız üstüne!
Ama, yalana, dolana sakın geçit vermeyiniz!
Lütfen bu defa aldanmayınız!