Sevgili okurlar,
Bu defa sizleri Belçika’ya götürmek istiyorum..Belçika, 26 Mayıs 2019 Pazar günü, Avrupa Parlamentosu, Federal Parlamento ve Bölge Parlamentosu temsilcilerini seçmek için sandık başına gidecek..
“Belçika” deyip geçmeyiniz?
Küçük bir ülke ama, Avrupa Birliği(AB) içinde olduğu kadar, NATO Genel Merkezi(Kuzey Atlantik Asamblesi), Avrupa Birliği kurum ve kuruluşlarının tümünün burada bulunması, Avrupa Parlamentosu (AP) merkezi ve çok uluslu şirketlerin üsleri yanında, büyükelçilikleri, konsoloslukları ile Brüksel tam bir diplomatik kent olarak bilinir.
Belçika’nın yönetim biçimi monarşidir..Yani ülkede Kraliyet Ailesi işin başındadır..Halen Belçika Kralı olarak Philippe ve Kraliçe olarak Mathilde görev yapıyor.
Hükümet kurma ve onay merkezi burasıdır..
Kraliyet Ailesi’nin altında, Federal Parlamento, bölge parlamentoları, siyasi yapıyı oluşturur..
Kısacsı Belçika,Federatif yapı içinde üç siyasi bölgeye ayrılır..
Flaman bölgesi
Walon bölgesi
Brüksel bölgesi
Bu üçlü siyasi yapı, kültür yapısı bakımından, dört bölgeyi içermektedir..
Belçika’da Walonlar Fransızca, Flamanlar, Flamanca(Flemenkçe) denilen dili konuşur. Ülkede yaşayan Almanlar ise Almanca konuşuyorlar..
Üç resmi dilli Belçika’da, dünyanın hemen her ülkesinden insan yaşamaktadır..
11 Milyon 450 Bin nüfuslu Belçika’da, zenginlikte bölgelere göre farklılık arz eder..
Milli gelir, Flaman bölgesinde fert başına, 57 Bin Dolar, Brüksel’de 23 Bin Dolar, Walon bölgesinde ise 17 Bin Dolar civarındadır..
1831 Yılında kurulan Belçika Devleti’ni, Osmanlı Devleti 1847 Yılında tanıyan 7.Ülkü olarak bilinir.
O tarihten sonra Belçika ile Osmanlı ve sonra Cumhuriyet hükümetlerinin ilişkileri hep üst seviyede olmuştur..
Türkiye’de bile hala Belçika’nın adı değil, başkent Brüksel’in adı daha çok telaffuz edilir..
Belçika,maden ocaklarını işletmeye açması ile birlikte ülkeye hatırı sayılır göçmen almaya da başladı..
Özellikle Afrika’dan gelen esir Afrikalılar kadar,daha sonra  başlayan iş göçü ile gelen Kuzey Afrikalılara, İtalya,İspanya,Fransa’dan gelen göçmenlerde eklenmiştir..
Bunu daha sonraki yıllarda eski Yugoslavya topraklarından gelenler ile Türk işçileri takip etmiştir..
Türklerin ülkeye gelişleri 1961 yılından itibaren başlar..1964 Yılında yapılan iş göçü anlaşması ile resmi göç bizzat iki ülke tarafından teşvik edilmiştir..
***
Sevgili okurlar,
Buraya kadar Belçika’dan genel olarak söz ettik..Asıl söz etmek istediğim ise bu ülkede yaşayan Türklerle ilgili elbette..
Belçika’daki Türk iş göçü nüfusu, bugün itibarı ile 240 Bini geçti..
Bu nüfus diliminin çoğu çifte vatandaşlık hakkını kullanıyor..
Yani bu “çifte vatandaşlık” konusunda, Belçika Devleti, Belçika vatandaşı olanların, diğer vatandaşlık haklarını görmüyor..
Ancak,Belçika’nın da önemsediği hususlar var..
Mesela siz Belçika vatandaşı olarak Türkiye’ye gittiğinizde, Türk pasaportunuzu gösterip ülkeye giriş yapmışsanız, Belçika size Türkiye’de Türk vatandaşı olarak görüyor.
Eğer Türkiye girişinde Belçika kimlik kartınızı ve pasaportunuzu göstermişseniz,o zaman size Belçika vatandaşı olarak görüyor ve başınıza bir şey geldiğinde sizinle yakından ilgileniyor..
Bir ayrıntı ama “çifte vatandaşlık” konusunda bunların bilinmesini istedim..

***
Sevgili okurlar,
Belçika 26 mayıs 2019 Pazar günü seçime gidiyor.
Hemen her bölgede seçime katılan Türk kökenli adaylar da var..
Özellikle  çeşitli siyasi partilerin listelerinden Avrupa Parlamentosu için aday gösterilen Türk kökenliler var..
Ancak bu arkadaşların seçilme şansı yok!
Nedeni Avrupa Birliği ülkelerin sayısı arttıkça ,Belçika’nın Birlik içindeki milletvekili sayısı da düştü..Bu nedenle seçilebilmek için  200 Binin üzerinde oy almak gerek..Burada çıta çok yüksek..
Federal Parlamento için adaylar var..Parlamentoya seçilebilme şansı var..Bu kulvarda da çok aday var..Bakalım bu alanda ipi kimler göğüsleyecek..
Asıl mücadele ise bölge parlamentoları için yaşanacak..Bölgelerde  tabir caizse” her önüne gelen bölge milletvekilliği için “aday oldu..
tercihli oy bekleyen bu adayların seçilme şansları adaylar çoğalınca azalıyor?..
Nedeni ise oyların dağılması!..
Burada “hemşericilik” belirleyici rol oynuyor..
Şu sıralar, adaylar çarşı,  pazar, işyeri kendilerini tanıtmak için broşür dağıtıyor, vitrinlere, bahçelere, yol kenarlarına afişlerini asıyor.
Yani Belçika’nın seçime gittiğini,bir iki afişi görseniz bile anlamanız mümkün değil..
Öyle devasa seçim harcamaları yok ve yasak!
“Eşit, hak ve şans “ temelinde bir yarış söz konusu..
Her harcamanın, yapılan her görkemli seçim çalışması denetime tabii..
Seçilseniz bile kurallara uymadığınız için elinizden mazbatanız alınıyor..
Kimsenin gözünün yaşına bakılmıyor..
Hele devletin imkanlarını kimse kullanamıyor..
Öyle resmi kurumları peşine tak, devletin uçağını,otomobilini, helikopterini kullanma kesinlikle yasak..
Öyle sokaklara parti afişleri asmak,davul zurnalı konvoylar düzenlemek bile söz konusu değil..
Partiler istese bile, bu işe halk hiç ama hiç rağbet edilmiyor..
Bu durum diğer Avrupa ülkelerinde de hemen, hemen aynı..
Siyaset çok konuşulan bir şey değil..
Belçika’da iki şey hiç sevilmez?..
“Siyaset” ve “futbol “gevezelikleri..
Hele kimse, üzerine vazife olmayan, o biz de “vatan kurtarma” adını verdiğimiz sohbetlere rağbet etmez, tartışma ortamlarına ise hiç girmez..
İşte Belçika’da yerleşik bir seçim kültürü var..
Yerleşmiş bir demokratik temayüller ile sandık başına gidilir,oylar kullanılır..
Bu durumun ülkeye maliyeti de düşük olur..
Belçika’nın birçok bölgesinde seçimler elektronik ortamda yapılır..Bazı bölgeler ise zarflı oy kullanma sistemine devam etmeyi seçim ruhuna uygun olarak tercih ediyor..
Bütün bunları,bir seçim kıyaslaması yapınız diye yazıyorum..
Türkiye inşallah bu demokratik olgunluğu yakalar derken, demokrasimizi daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüştürdük..
Bir tarafta iktidar ve devletin tüm imkanları ile seçime giren bir grup, ötede ise kendi imkanları ile seçime giren bir muhalefet ve beri yanda ise zor ayakta duran siyasi partilerin seçim mücadelesi..
Buradan demokrasi adına güzellik çıkmaz!..
Bu mevcut yapı içinde ise iyiyi seçmek, hemen, hemen imkansız gibi..
Gelecek günlerde konuyu irdelemeye devam edeceğim..
İyiyi iktidar etme yolunda daha yapacağımız ve alacağımız yol çok uzun..
Merhum Halk Ozanı Aşık Veysel’in söylediği gibi bu “uzun ve ince bir yol!..”
“Allah kolaylık versin” demekten öte elimizden ne gelir?
İnsan, buralardaki seçimleri görünce, imrenmeden edemiyor vesselam!
İnşallah bu anlayışlar, ülkemize de nasip olur!
Sizlere bir nebze olsun, yaşadığımız ülke Belçika’yı anlatabilmişsek ne mutlu bize..
Merak etmeyiniz, devamı var!