Çok yıllar önce aynı köyde görev yaptığım ve birlikte çalıştığım köy imamı arkadaşım ile kısa bir sohbet sırasında çok şeyler öğrendiğimi sanıyorum.
O güne kadar gerçekten tek millet ve tek devlet anlayışımız içinde birde tek dil olarak eğitim aldığımızı ve Resmi Dili Türkçe olan bir ülkede her Türk vatandaşının aldığı Türkçe eğitimle anlayış ve anlatım da ortak noktaları olduğunu sanıyordum.
Meğer olay pek de öyle değilmiş.
Nereden çıktı bilmiyorum bir anda çarşıda selamlaşıp hal hatır sorduğum imam arkadaşım hala aynı köyde (pardon mahallede) görev yapıyormuş.

Konu günlük hayatımıza da giren siyasi tartışmalar orada da bir anda ortaya çıkıverdi. Bir imam ve emekli bir öğretmen, (gazeteci) şimdi siyasi bir tartışmada karşı karşı ya geliyor. Bakın işe. Demek ki siyaset o kadar da uzak bir yerlerde tutulması gereken bir konu değilmiş.

İçimize kadar girmiş. Girmesi de normal. İmamlar bu dönemde gayet iyi maaş alıyorlar. Bir müezzin bile öğretmenden daha fazla maaş alıyor. Ayrıca imam işi gereği ibadetlerini de zamanında yapabiliyor. Öğretmen ise okulların açık olduğu dönemlerde namazını kalamayabiliyor. Hatta bizim inancımızda çalışmanın da ibadet olduğu anlatıldığı için öğretmende iyi hizmet edip görevini tam anmalı ile yerine getirince ibadet ettiğini de düşünüyor olabilir. Nitekim ben çalıştığım dönemlerde öyle düşünüyordum.

Şimdi gelelim esas konuya ben imam arkadaşıma diyorum ki..!
“Hocam hani eski başbakanımız Tayip Erdoğan Suriye liderine Esed diyordu. Doğrusu Asad değimli” diyorum.
İmam arkadaş;
Hayır. Doğrusu Esed, Esed Arapça da Aslan demek. Yani Esed diyen Sayın Başbakanımız (Tabi şimdiki Cumhurbaşkanımızı kast ediyor) doğru söylüyor diyor.
Ben Arapça’yı imam arkadaşım kadar iyi bilmediğim için ona inanıyorum ve Esed, Esad konusunu orda bırakıyorum.
“Peki şimdi sık sık yine siyasilerin kullandığı birkaç tane sözcük var bunlar daha çok yine eski başbakanımız tarafından başbakan olduğu dönemlerde sık söylenen CHP (Ce Ha Pe). MHP (Me Ha Pe) diye ağızdan çıkan sözcüklerle bu partileri küçük düşürmek için mi söylüyor, yoksa gerçekte kısaltmalar bu şekilde mi seslendiriliyor.” Diye sorduğumda imam arkadaşım yine başbakanın eskiden söylediği partilerin kısaltılmış söylemlerinin bu şekilde doğru söylendiğini söylüyor.

“Bende o zaman bir dakika hocam” siz deminki Esed sözcüğünde doğru söylemiş olabilirsiniz. Ben size o sözcükte saygı gösterdim. Doğrudur. Dedim size inandım.

Ancak Türkçe sözcüklerde birazda beni dinleyin. Çünkü ben Cumhuriyet öğretmeni olarak hayatım boyunca Türkçe yazdım ve Türkçe konuştum ve öğrencilerimi de bildiğim kadarı ile Türkçe öğretmeye çalıştım.

İşin gerçeği ve Türkçe konuşma yazma dili olan 29 harf ten 8 tanesi sesli harf, 21 tanesi de sessiz harftir. Sesli harfler (a-e-i-ö-ü,o-ı-u) dur, Türkçe yazım dili ve konuşma dili olarak bir sesli, bir sessiz arka arkaya gelerek sözcükler oluşur.

-O zaman Yine dilimizde birkaç kurum ve kuruluşun kısaltılmış yazımı da şöyle olur Türkiye Cumhuriyeti (T.C) Okunuşu: (Te Ce) diye okunur. Çünkü ağızdan çıkan sözcük ses uyumu şeklinde çıkar.

-Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Okunuşu: (Ce He Pe) diye söylenir. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Okunuşu: (Me He Pe) dir bu örnekleri çoğaltabiliriz. Dedim.
İmam arkadaş bana itiraz etti. Kendi kafasındaki bilgiler çok farklı olduğunu gördüm. Hatta çok ta hak verdim.
Meğer imam arkadaşım Arapça dili ile sözcükleri ve kelimeleri anlamlandırıyor ve ona göre Ha sözcüğü Arapça da hayırlı anlamına geldiği için Ha sözcüklerine anlam yüklüyordu. Bense Türkiye Cumhuriyetinin bir öğretmeni olarak sözcüklere Türk dili kuralları doğrultusunda anlam katıyordum.

Biz öğretmenlere dilimizi daha zenginleştirmek için çalışan bilim adamlarına dahi insanlara, hatta inaçlı insanlarımıza da çok görevler düştüğünü gördüm.

Benim annem köyde sık sık adı geçen Orman bölge şefine (Orman mühendisine) gölge şefi, derdi. Yinede öyle diyor. Köyde kaç tane Recep olduğunu ise köyde doğmuş yaşamış insanlarımız sözcüklerin dilinde farklı geveleyerek onları tek Recep üzerinden şöyle ayır etmeyi öğrenmişler: Recep, İrecep, Ercep, F. Recep, A, Recep,

Başka örnek isimleri de Şöyle, Ahmet, Aaamet, Ş. Amet vb.
Ben daha yeni anladım. Bu ülkede Dilimiz gelişmedi diye şikayet edenler, acaba Türk Dilinin gelişmesi için, özellikle okumuş aydınlar, sanatçılar, müzisyenler, kısaca hepimizi ne yaptık onu biraz düşünmemiz gerekir diye düşünüyorum.