TBMM çalışma usulü malumunuzdur, muhalefet soru ve araştırma önergeleri verir, iktidar reddeder ve birçok olayın üstü kapatılır giderdi.

Bu kez nasıl olduysa, nihayet lütfettiler ve muhalefetin ‘Çocuk İstismarının Araştırılması için komisyon kurulması’ teklifini kabul ettiler.

Tartışmaları izleyemedim ama tutanaklardan alıp okudum. Sizlere öğrendiklerimi aktarayım;

TÜİK’in verilerine göre, ülkemizde 0-17 yaş arasındaki çocuk sayısı 23 milyon civarında ve ülke nüfusumuzun yüzde 27’sini oluşturuyor.

Yine, TÜİK’e göre, güvenlik birimlerine getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2021 yılında 500 bin civarında. Bu olaylarda çocukların 208 bini mağdur olarak, 133 bini suça sürüklenme sebebiyle kayıtlara girmiş. 208 bin çocuğun 186 bini suç mağduru olup bunların yüzde 57,4’ü yaralama, yüzde 13,1’i cinsel suçlar, yüzde 12,4’ü aile düzenine karşı suçlar, yüzde 4,5’i tehdit, yüzde 12,6’sı diğer nedenlerden dolayı mağduriyet yaşamış.

Bir diğer dikkat çekici veriyse 2021 yılında 117’si 15 yaşından küçük olmak üzere 7.190 çocuğun doğum yaptığına dair bilgi.

Adalet Bakanlığının istatistiklerine göre de cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suç sayısı 2021 yılında toplam 127.297…

Bu veriler, her gün yaklaşık 195 çocuğumuzun cinsel istismara maruz kaldığı gibi korkunç bir gerçeği yansıtıyor,

Yine Türkiye Psikiyatri Derneği yaptığı araştırmada ülkemizde genel olarak istismara uğramış çocuk oranını yüzde 33 olarak veriyor.

Bu dünyada da böyle ama neredeyse tamamı bizim gibi henüz Ortadoğu kafasını yaşayan ülkelere has bir şerefsizlik ki Dünya Sağlık Örgütünün raporuna göre, 2-17 yaşları arasındaki 1 milyara yakın çocuk 2019 yılında fiziksel, cinsel ya da duygusal şiddete maruz bırakıldı.

Dünyada 20 yaşın altındaki 10 genç kızdan 1’i cinsel ilişkiye girmeye zorlanıyor; 15 ila 19 yaş arasındaki 15 milyon genç kızın cinsel ilişkiye zorlandığı belirtiliyor.

Bilim adamları çocuk istismarını fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve ihmal yani görmezlikten gelme olarak 4 kategoride inceliyorlar.

Yani, çocukları çalıştırmak, çocuktan cinsel olarak faydalanmak, çocuğa zarar vermek, çocuk yaşta evlendirmek türü istismarlar bunlar.

Ve bu istismar vakalarının sadece yüzde15’i adli mercilere intikal ettiğini için siz bu oranları 6 ile çarpın.

Türkiye’de çocuk ihmali ve istismarı vakalarında artışın en önemli nedeni son yıllarda giderek artan oranda yaygınlaşan yoksulluk ve ekonomik kriz,

Yaşanan pahalılıktan en çok ailelerin en kırılgan bireyleri yani çocuklar etkileniyor.

Her tür istismar yaşanıyor ama ülkemizde fiziksel istismar, duygusal istismar ve ihmal, cinsel istismar kadar önemli olmasına rağmen, öfkemiz ancak çocuklara cinsel istismar gündem olduğunda kabarıyor. Nitekim TBMM’yi harekete geçirende Timur Soykan'ın haberleştirdiği şu bir babanın 6 yaşındaki kızını evlendirmesi olayı oldu.

İnşallah kurulacak komisyon işlevini yerine getirir, çocukların her türlü istismardan korunması için, önleyici ve koruyucu yaklaşıma sahip, etkili, çocuk odaklı, hak temelli, bütüncül bir çocuk koruma sistemi ve sistemi denetleyecek bağımsız bir izleme mekanizması etkin şekilde devreye girer.

Özellikle cinsel istismar, genellikle çocukların toplu halde yaşamak zorunda olduğu resmi veya gayrı resmi yurtlarda, kurslarda yaşanıyor.

Dolayısıyla o çocukların o yurtta ne işi var sorusuna bir cevap bulamaz ve çocukların o yurtlarda kalma zorunluluğunu ortadan kaldıramazsak, istismarın önüne geçmek çok ama çok zor.

Önce çocuğun orada bulunuş sebeplerini sosyal devlet ilkesiyle ortadan kaldırmak ve yurtlar, pansiyonlar ve benzeri kurum ve ortamlarda, çocukların ihmaline ve istismarına karşı, basına yansıyan ihmal ve istismar örneklerini de dikkate alarak, daha önemlisi siyasi endişeleri ve oy kaygılarını da bir kenara bırakarak sıkı denetimler yapmaktan geçiyor.

Bunun yolunu açacak olan da TBMM’de çocuk istismarını araştırma ve önleme komisyonu ama gereğini yapmak kaydıyla elbet. Bunu özellikle söylüyorum çünkü 2016 yılında Ensar’daki ve KAİMDER’deki çocukların cinsel istismarı ve kamuoyunda yükselen muhalefet ve tepkiler üzerine yine böyle bir Komisyon kurulmuştu. Komisyon üç ay çalıştı ve üç ay çalıştıktan sonra elimdeki bu raporu hazırladılar. Bu raporda 88 öneri vardı, çocukların bu tür kapalı kurumlarda bir daha istismara uğramaması ya da hiçbir yerde istismara uğramaması için neler yapılması gerektiği bu komisyon raporunda tek tek 88 madde hâlinde yazılmıştı.

Komisyonun çözüm ve önerilerini içeren raporun TBMM’ye gelip görüşülmesi bile yaklaşık 2 yıl sürdü ve diğer birçokları gibi Meclisin tozlu raflarına bırakıldı.

Önerilerin bir kısmı özellikle “her ne ad altında olursa olsun çocukların barındığı bu yurtlar, pansiyonlar Millî Eğitim Bakanlığına bağlansın” önerisi. Bu yapılardan beslenen iktidarın işine gelmedi.

Bundan cesaret alındığı için olsa gerek benzeri olaylar artmaya başladı hatırlarsanız. Ordu Fatsa’da bulanan bir erkek öğrenci yurdunda 12 yaşındaki bir çocuk kurs öğretmeni tarafından istismara uğradı. Adıyaman Besni’de yine yurtta kalan 2 çocuk istismara uğradı. Maraş’ta yurtta kalan 4 çocuk istismara uğradı. Ankara Güdül’de özel bir yurtta 2 çocuk istismara uğradı. İzmir Dikili’de bir özel erkek öğrenci yurdundaki erkek çocuk istismara uğradı. Konya’da erkek çocuk, yine, yurtta kalan erkek çocuk istismara uğradı. Erzurum’da Kur'an kursunda 8 çocuğa nitelikli istismarda bulunuldu. Denizli’nin Çivril ilçesinde bir yurtta 12 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunuldu; yurt kapatıldı, mühürlendi ama ne oldu? Yurdun ismi değiştirildi ve yurt sessiz sedasız tekrar hizmete açıldı ve çalışmaya başladı. Denizli’nin Akköy ilçesinde yine bir yatılı Kur'an kursu yurdunda çocuklar cinsel istismara uğradı.

Dolayısıyla komisyon kurulmasından ziyade 6 yıl önceki komisyonun raporları doğrultusunda hareket edilmesi yeterliydi aslında.

Yine de bir başlangıç olması dileğiyle…