“ ADAPAZARI !” isim olarak kimine hiçbir şey ifade etmez. Ben de; Ülkemi, soyumu nasıl inkar etmezsem; şehrimin ismini de, insanını da inkar etmem!

Bildim bileli hiç kimse, Sakarya Orhan Camii demez. Sakarya Tozlu Camii demez. Sakarya Yenicamii demez. Adapazarı Orhan Cami’dir; Adapazarı Tozlu Cami’dir; Adapazarı Yenicami’dir.

İnkar edilmez bu kutsal mekanların ismi önüne Sakarya koy, yakıştır görelim?

Tarih bilinci olan hiçbir kişi, Şehir Tarihi’ne kazınmış insan, doğa, yer ve mekan isimlerini değiştiremez. İnsanoğlunda O Ego’lar olabilir. Ama, erdem akıldır.

**

Türkiye’nin İlk Özel Bankası, Adapazarı Türk İslam Ticaret Bankası’dır. Ve, biz, ayakta olan O Mekanı, “Adapazarı Türk Ticaret Bankası Müzesi” yapamadık.

Adapazarı Türkiye Zırai Donatım Traktör Fabrikası,“ Türkiye’nin İlk Traktör ve Zırai Aletler Fabrikası’dır. Adapazarı TZDK Traktör Müzesi’ni de yapmadık.

Git, SEKA da hepsi var! Koca Adapazarı Zirai Donatım Traktör Fabrikası’ndan, Kent Park’ı, Sanat Galerisi’ni ve Ziya Taşkent Konser Salonu ile Konservatuarı kurtardık. Ama, hiç birisinin isminde ADAPAZARI yok.

**

Bugün, Adapazarı Vagon Fabrikası; sadece Tüvasaş’tır. Adapazarı Şeker Fabrikası’nın son bilinen adı nasıl, nasıl olacak, bilmiyoruz. Kısacası;

Osmanlı geçinip, Osmanlı’nın “ Adapazarı Kariyesi “ni, ağız dolduruyor diye “ SAKARYA !” ismiyle silmeyi önceleyenler, günü gelir özür dileyecektir.

Adapazarı-Haydarpaşa Ekspresi yok edilirse de, bir Şehrin Sonu gibidir.

İŞİME GELİNCE, “ 80 MİLYON “ DEMEM !

Siyaset ve siyasetçi, eline geçirdiği koltuğun gücünü ve koltuk nimetlerini kaybetmemek için her türlü yanlışı yapar. İyi ki siyasetçi olamadım : -)

Siyasi Üfürmeleri anlamam. Siyaset, “ söz konusu çıkarlarımı kaybetmemekse, gerisi teferruat.” yapabilir. Ne yazıktır, ülke insanlarını karşı karşıya da getirir.

Dünya tarihi bunun sayısız örnekleri ile dolu.

**

Siyaset, kimi süreçte, kardeşi kardeşe kırdırır. Yahu, evin yansa elinde kovası yardımına ilk koşan komşundur! Mahalle, okul arkadaşındır.

Herkese maddi-manevi borcun doludur. Halk aptala döner mi? Nişantaşı, Şişli de vuracak mahalleli aramak nasıl bir şey : -( Afganistan, Suriye nasıl şeydir?

Din Adamlarının birbirine düşmesi; benzemez aykırı söylemleri nasıl şeydir? Kimse de bir çözüm üretemiyor.

80 Milyon doğruyu göremez, düşünemez, konuşamaz oldu. Ürküyor, dostlar aranamıyor, dayanışma yapılamıyor.

Yani; sanki 80 milyon insanı Kör edildi, Sağır,Dilsiz edildi. İyi de: Yaratan insana akıl verdi. Biz O en büyük nimeti ne zaman, nerede unuttuk?

Siyasi değilim: işime gelince 80 milyon; gelmeyince, Biz-Ben, % 51 diyemem.

BİR UÇAK FELAKETİ;

KAÇ YOBAZLIK İSTİSMARI ?

Kimin, hangi ülkenin bir genci ölümcül bir felaket yaşarsa, hayatım boyuca içimi acıtan en büyük üzüntüleri yaşamışımdır.

17 Ağustos 1999 Yüzyılın Depremi’nde, şehir, köy ve ülke olarak, en çok kaybettiğimiz can’larla kahrolduk.

Birileri, bunların çıplaklıktan, açıklıktan, aşırılıktan başımıza geldiğini söyleyerek, “ Oh olsun!” dedi.

Oysa; O Deprem Felaketi’nin Sakarya’da tarihe geçen simgesi, yerle bir olan Tozlu Camimiz’dir. Tozlu Camii’nin O fotoğrafı Şehir Tarihi’ne yazıldı.

Din, doğruyu bilene yobazlığa izin vermez. Yobazlık hastalıktır. Orhan Camii’ni İnananlar yenide ayağa kaldırır. Ama, yobazlık her konu da sürer gider.

**

Buyurun; bugün Medya Dünyamız yobazlığın zirvelerinde yaşıyor.Sabah kahvaltısında, hemen her tv.’de magazinciler O uçak felaketini paylaşıyor.

Sözde, acı paylaşıyorlar. İzlenmek ve okunmak için, duygu istismarı sözlerle izleyenleri için dışını kazıyarak, en çok izlenmenin-satışın pisliği yapılıyor.

Çok gazete satmayın; TV: niz de az izlensin; acıyı sade haberle verin, paylaşın. Düğünleri, hamilelikleri, kutlama özel paylaşımlaraı; Anne-Baba-Arkadaş söylemleri.

**

Yobazlığı kimse dine yapıştırmasın! Bakın; çocuklarımızı kaybetmişiz, Havacılık Sektörü’nde bile felaketi fırsata çevirme yobazlığı ile nasıl öne çıkıverdik?

Bizim uçaklar öyle kaza yapmaz. En iyi uçak biz de. Uçak bakımını da biz de yapın, en güvenli bakım biz de. Bakım ve kaza sigortalarını da bizde yaptırın.

Acılı yürekler canını daha toprağa koymamış; her türlü yobazlık tepelerinde!