SEKSENLER....
Güzel bir pazar sabahında yüzünüzde tebessüm oluşturacak keyifli bir pazar yazısında buluşalım ve  bu kez de şöyle geçmişe doğru bir yolculuk yapalım istedim.Kızkardeşim sürekli söyler''seksenler'' lütfen izle bizi ve çocukluğumuzu bulacaksın o dizide''der ancak bir türlü fırsat yakalayamadım bu diziyi izlemekle ilgili.Ama bugün ben bu yazıda 80'leri yad edeceğim.
Çocukluğumuza gidelim.Henüz kaloriferlerin olmadığı ,kışın üzerinde kestane ve ekmek kızarttığımız,annemizin mütemadiyen yenilediği ,içinde ıhlamur kaynayan çaydanlığın her daim üzerinde olduğu , o sobalı günlerimize doğru gidelim.Bazen güzel koksun diye üzerine mandalina kabukları koyduğumuz  kuzine sobalarımızın olduğu o günlere.Nasıl mutlu,nasıl pozitif ,nasılda enerjik  çocuklardık, nasıl da zengin geçti çocukluğumuz şimdikilerin aksine.Şimdilerde olduğu  gibi bizi oyalayacak  ,ne internetimiz ne bilgisayarlarımız,ne ıpad,vipad gibi oyuncaklarımız, ne de bütün  gün karşısından kalkmadığımız playstationlarımız vardı bizim.Bizim mahallemiz,sokağımız oralarda bize sahip çıkan mahallelimiz vardı.Bizimle  sokakta yakantop,istop ,tombik oynayan ebeveynlerimiz ve bahçelerde ebecilik ve saklambaç  oynayacak birsürü arkadaşımız olurdu.Yanımızda termos yada su şişesi taşımadık ama bahçesinde tulumbasından su akan ,kana kana su içebildiğimiz komşularımız vardı bizim.Büyük marketler ve manavlardan alışveriş yapmadık belki ama ,üzerine  tırmandığımız dalında oturup keyifle meyve yediğimiz ,erik ağaçlarında, erikler henüz  olmadan meyvesini bitirdiğimiz ağaçlarımız vardı .Kar yağdığında kayak merkezlerine gidip kayak  yapmadık belki ama,bizim  mahallemizde en yüksek o  rampa çocukların sesiyle şenlenir ve hem  daha hızlı kayalım ,hem ıslanmayalım diye altımıza serdiğimiz poşetlerle snowboard yapardık biz.Öyle avm lerimiz ,eğlence merkezlerimiz,bilmem kaç boyutlu sinemalarımız ,çeşit çeşit oyuncakların satıldığı oyuncak marketlerimiz olmadı .Hafta sonu kıyısında piknik yaptığımız yanımıza topumuzu ,bisikletimizi aldığımız  içinde yıkandığımız tertemiz akan derelerimiz vardı bizim.Kağıttan uçaklar,uçurtmalar,tahtadan silahlar,bezden bebeklerimiz ,uzaktan kumandalı değil ,telden yapılmış arabalarımız vardı, ama nasılda mutluyduk.Yere tebeşirle çizgi çizip , çizgi oynayan,belinde çember çeviren mutlu bir nesildik biz.Evde olduğumuz zamanlarda şeker kız candy ve heidi izleyen buna rağmen hayalgücü çok geniş ,canı hiç sıkılmayan çocuklardık. Öyle ekspresso içelim sturbuckslara gidelim falan nerde... ''çocuklar kahve içmez'' denirdi bize. En fazla, çok diretirsek annelerimizin yaptığı sütlükahveyi içebilirdik biz.Öyle sık sık hasta olup doktora  götürülmez, her gün sokakta olduğumuz ,çiçeklerin bal çiçeklerini emdiğimiz,dalından meyve tükettiğimiz ,musluklardan su içtiğimiz halde hastalanmazdık biz.En fazla pembe  bebe aspirinlerimiz vardı, biraz ateşlensek içiverir,iyileşirdik,öyle antibiyotik falan da tüketmedik biz.Çeşit çeşit kitapların olduğu,türüne göre gruplandığı   kitap marketlerimizde yoktu bizim.Cin Ali  ve  Ayşegül Çiftlikde ,Ayşegül Tatilde serilerini okuyup,olmadı annelerimiz samanyolu dergilerinin resimlerine bakıp oyalanırdık yine olmadı kütüphanelere gider iade etmek üzere kitap alırdık biz.Gazoz kapaklarını toplar oyuncak yapar,neşe gazozları içip  serinler,leblebi tozuylada neşelenirdik.
Şimdi toplatılan sokak hayvanları bizim mahallenin boncuğu ve karabaşı olurdu.Doyumsuz değildik,mutlu ve keyifliydik.Annelerimiz işe gidecek diye  kaygımız olmaz,her akşam  babamızın kucağında  yerimizi alırdık .Annelerimizin seslenerek çağıracağı kadar uzakta babamızdan önce eve giren çocuklardık biz.Belki elimizde oyun oynadığımız,mütemadiyen mesaj yazdığımız  markalı ,son model telefonlarımız yoktu bizim ,ama bizi daha çok mutlu eden papatyalardan taçlarımız,kolyelerimiz vardı . Biz mutlu,enerjik,sağlıklı,gündüzleri hayal kurabilen,geceleri kaygısız pembe düşler görebilen sanıldığının aksine çok ama çok zengin çocuklardık....