Siyaset, Sakarya’da bir kez olsun yalansız dolansız bir seçime gitmeye uğraşsın!.. Bıktım şu seçim vaadi yalanlarını yüzlere vurmaktan…

           Ama, yalanlarının yüzüne vurulmasından sıkılan da yok; O yalanların hesabını soran muhalefette yok!..

            Peki, oy veren halk gözler önünde duran onca yalanı nasıl görmezden gelir. Neden kendisini kandıranın peşinde bir kez daha kandırılmayı aranır…

           Sapanca halkı bir kez aldatıldığına yürekten inansın; O öfkeyi kimse söndüremez… Peki, Yüksek Hızlı Tren masalında Sapanca kaç kez ve nasıl kandırıldı?..

           Sapanca’dan YHT vıınnn diye geçip gidiyor. Duruyor mu?.. O İktidar milletvekilleri YHT’nin Sapanca’da duracağını kaç kez söyledi?.. Defalarca!..

           Ki, YHT Sapanca’da dursa da; ne Sapanca’ya, ne de tüm Sakarya’ya 5 kuruş faydası olmayacağını defalarca yazdım…Olmaz, olmuyor, olmayacak da!..

           Zaten akıl almaz bir Biat var!.. Galiba, Sakarya’da, özelde de Sapanca’da, neden susulduğunu, toz kaldırılmadığını anlıyorum…YHT hatlarının yapımı sırasında, Kırkpınar’daki TCDD istimlaklerinden belediye kasasına 8 trilyon TL civarında bir para girmiş?..

           Doğru ise, Kurtköy sınırındaki SAÜ Tesisleri ile Kırkpınar Göl Caddesi arasındaki O rezil yol ne öyleyse derim!.. O yolda trilyonlar harcayıp villa alan ve 3 yıldır evine giremeyen Kırkpınarlıların günahı ne?

           Dahası da var;

           Sapanca Tren İstasyonu’nda, “ YHT kaçta geçiyor?” diye sordum. İçeri doğru yürürken, saati söyleyen görevli arkamdan seslendi, “ YHT Sapanca’da durmaz ki!..”

            Biliyordum, ayıp olmasın diye çıkışa döndüm… Görevlinin arkamdan,        “ Zaten YHT ileride Sapanca’dan hiç geçmeyecek!” demesi ile de buz gibi oldum.

           Haklarımızı umursamayan bir Sakarya olduk?.. YHT için bize bin kere yalan söyleyen siyasiler, hala yalanlarına devam ediyorsa? Biz de Onlara Allah’ın emri gibi yine de oy vermemeliyiz…

           Hadi, bir Müslüman çıksın, şu 126 yıllık Sakarya-Haydarpaşa Trenini yok eden, YHT’nin bizi daha ne kadar süründüreceğini söylesin?..

           Avrupa ile Asya’yı 126 yıldır birbirine ulaştıran O Tren yok!.. Yük ve Yolcu taşıma, şimdi ülke halkını TEM ve D.100’de inanılmaz çilelere mahkum ediyor…

           Biz de İstasyonda, buraları yıkıp geçen, katrilyonları da tüketen O treni bekliyoruz…   

 

 

SAKARYAPOR BAŞKANI’NIN DİLİ ?..

          Sakaryapor’u 10-12 Yıldır ben yönetmiyorum!...AKP’li Belediye Başkanları ve Onların desteğindeki Yöneticiler yönetiyor…

           Bu talihsiz tarihe biraz ucundan tanık oldum:.. Sayın Aziz Duran, Vali Sayın Cahit Kıraç’ın yanından çıkmıştı. Atatürk Bulvarı’nda rastlaştık,

           “ İyi ki rastladın, Valimizin yanından geliyorum. Sakaryaspor yönetimini almamı istiyor. Sen bu işten anlarsın, ne dersin?” diye sormuştu…

           Oysa, ne futboldan (!),  ne de yönetiminden anlarım. Yine de,                      “ Sakaryaspor’un net borcunu biliyor musun?.. Bu işin hukukçularına sor!..

           Kulübün defterlerini incelet…Ulusal basında alacaklı olanların bildirmesini ilan et!..Yoksa, altı delik kova gibidir, Sakarya’yı versen borç bitmez!” demiştim.

     Siyaset bu!.. Aziz Duran zaten karar vermiş, takımı aldı; Süper Lige de çıkıldı… Borç katmerleşti; yıkım kapıya dayandı. Ve, Sakaryaspor bugün 4. Küme Takımı.

            Başkan Aydın, aslında bugün varılan son noktayı çok doğru vurguluyor;       “ Samar şirketi icra yoluyla Derincespor maçının hasılatına el koydu. İcradan kurtulamıyoruz…”  İşte tam O “ Sözün bittiği yer!.” burası olmalı….

           Ama, Başkan Selahattin Aydın şimdi suçluyu sağda solda arıyor. Ettiği maço sözler Sakaryapor’un tarihi ile hiç örtüşmüyor!.. Haaa, “ Bu arenada böyle konuşulur!..” derse; demek ki, biz Başkan Süleyman Seba’yı da unutmuşuz…

         Ne O Arenadayım, ne teknik adamım, ne masör, ne de futbolcu; ama!..    

             23-24 yaşında bir genç futbolcu veya teknik adam; evine ekmek götürmek için maaşını, transfer taksitlerini alamıyorsa; ben bundan utanırım…

          Tatangalara bilirler;.Bir genç futbolcu anne babasından harçlık alıyor; çarşı pazarda borçla alış veriş yapıyorsa; O’nun, sahada dik-onurlu duruşu olamaz.

         Durum böyle ise, Genç Futbolcular, tribünlerde Tatangalar’ın önüne atılırsa; delikanlı olduğunu söyleyen her Tatanga O gencin yerine kendini koyacak…En kötü oynadığı maçlarda bile Tatangalar Onların yanında olacak…

           Tatangalar, bizim değil, GENÇLİĞİN YANINDA TATANGA GİBİ DURACAK!..