Sevgili ‘Bizim Sakarya’ okurları,
Öncelikle sağlıklı güzellikler, afiyetler dilerim..
İlk yazımda sizlerle, ‘çevre, sağlık, turizm beldesi Karasu, insani sorumluluk, yönetici sorumluluğu..’ konularında görüş ve düşüncelerimi paylaştım..
Bir kere, Brüksel’de olmama rağmen, bu yazı ile ilgili çok olumlu tepkiler aldım..
Okurlarıma,dostlarıma,arkadaşlarıma teşekkür ederim..
Bu arada dikkat ederseniz, o iğreti ‘liman’a(Karasu) da vurgu yaptım..
Ne acı bir yatırım!
Ne ilgisiz, alakasız bir proje ?
O liman önündeki kum kazıyıp, dolan limanı boşaltan gemiyi gördükçe kahrolmamak elde değil!..
Bir daha vurgu yapmamın nedeni, önümüzdeki günlerde Türkiye’de yerel seçimler var..
Yanlış yapanları bilelim, ona göre hareket edelim, iyi ve güzel yapanları ise taltif edelim..
Görüyorsunuz, yapılan yanlışın nelere mal olduğunu?
Deniz kıyılarımızı aldı, götürdü!..
O dolgu taşları, o çirkinlik hoşunuza gidiyor mu?
Limana yakın yerlerde, artık denize girilmiyor!..
Bu liman, daha işler hale geldiğinde, katran ve diğer pislikler sizi bekliyor bilesiniz!
O güzelim, kumsalda bile güneşlenmek hayal olacak!
Bu eserle, gururlanan var mı ki?

SAHİLE FABRİKA!
Şimdi Karasu’yu bir başka tehlike bekliyor?
Bakınız, Karasu kent içine kocaman bir fabrika kurulmuş!
Kimindir bilmem!
Ama, kent içine yakın ve üstelik tarım alanı üzerine kurulmuş!
Karasu gibi bir yere böyle bir fabrika nasıl kurulmuş?
Bu fabrikaya kim, kimler izin vermiş!?
Ayrıca kent içindeki sanayi kuruluşları da artık sırıtıyor..
Plan ve programlar yapılırken, geleceği, ileriyi, yeni nesilleri, ülkemizin değerlerini düşünmeliyiz..
Bakınız, BMC Fabrikası için, Karasu’da yer ayrılmış..
‘Aman da gel, yaman da gel’ türküleri çağıranlar var?
Bu yer neresidir?
Denize yakınlığı nedir?
Niye bu kadar, ballı, börekli bu BMC fabrikası, bu bakir alanlara davet edilir?
Sahile yakın kurulacak fabrikanın, gelecek açısından zararlarını bilmeyen mi var?
Bu fabrika kurulacaksa, ülkenin daha çorak, verimsiz arazisi olan kentleri var!
Karasu, Kaynarca, Kocaali ilçe sınırları içindeki alanlar, turizm, yaşam alanları olarak olduğu kadar, tatil beldesi olarak değerlendirilmeli..
İğreti konutları da irdelemeliyiz!
Nedir o, mantar gibi her yere bina dikmek?
Bu iktidar yalakası adama, kim ve kimler bu alanı peşkeş çekmek istiyor?..
Bakınız, şahsen TOYOTO fabrikasının kurulduğu alana da karşı çıktım..Bu güzelim münbit ülke toprakları bize lazım!..
Buralar bizim tahıl, gıda ambarlarımız, buraları yok edersek, ‘patates, domates, patlican, limon’ diye bağırmaya başlarız..
Lütfen, il yöneticileri akıllarını başına alsın!..
Sakarya,’ yol -geçen hanı’ değildir!
Bir örnekle, bu işi bugün keseyim..
Çatalköprü, Budaklar ve Ormanköy çevrelerindeki bataklık alanlar kurutulunca ne oldu?
Artık manda yetiştiriciliği sonlandı..
Bu alanda, süt, yoğurt, sucuk, et üretimi bitti!
Maşallah, her güzel ürünümüzün dibine ‘kibrit suyu’ dökmekte maharetimiz büyük!

KÜLTÜR KABADAYILARI!
İkinci yazımda ise, ‘Sakarya’da Kültür Kabadayıları’ndan söz ettim..
Sakarya konumu, sahip olduğu doğal güzellikleri, altyapısı ve insanı ile muntazam potansiyellere sahip..
Hala düğünlerde ‘tak, tak, tak’ silah atmanın marifeti nedir?
Bu silahlarını ateşleyenler, neyi ispat ediyorlar ki?
Gelenek mi?
Batsın böyle gelenek?
Sakarya’nın, belinde silah taşıyanlara değil, kültür kabadayılarına ihtiyacı var!..
Yaşatılan güzel geleneklerin, devam çok önemli..Ama bu ‘silah atmak, silah taşımak’ neyin nesi?
İşte, acı cinayetlerin altında bu ‘silah’ yatıyor!
Annesiz, babasız kalan çocuklarımız kadar, eşsiz dul kalan kadınlarımız, evladını kaybeden anne ve babaların, ailelerin acısını düşünebiliyor musunuz?
Bu konuda sivil kurum ve kuruluşlara da büyük görev düşüyor..
Bu ‘Kültür Kabadayılarını’ bulup, taltif etmeli ve sayılarının artmasına katkı yapmalıyız..
Pekala Valimiz, belediye başkanlarımız,kaymakamlar, bu konuda adım atabilirler..İlimize, ilçemize, mahallemize böyle kültür evleri kuracakları bulup, kültürel kazanımlara dönüştürebilirler..Kültür adamlarımızı onurlandırabiliriz..
Hatırlayanlar var mı?

BELÇİKA’DA SEÇİMLER VAR VE ŞABAN DİŞLİ?
Sevgili okurlar,
Belçika’da yerel seçimler var..Seçimler, evet bildiniz, Türk kökenli adaylarda katılıyor..
Ülkenin hemen her yerinde yapılacak seçimlerde, Türk kökenli adaylar,’ Biz de varız’ anlayışı ile seçimlere katılıyor..
Belçikalılara oranla, bizler seçimlere çok ilgi gösteriyor, asılıyoruz..Siyaset bu ya, bizlere çok cazip geliyor..
Aslında ‘ siyasetin’ sorumlulukları var..
Ah bir bilseler?
Bakınız, Sakarya’nın eski AK Partili milletvekili, hemşerimiz Şaban Dişli, Hollanda’ya ‘büyükelçi’ olarak atandı..
Hayırlı ve uğurlu olsun!..
Ancak sinema ve tiyatro sanatçısı İlyas Salman, kendi kişisel sayfasında bu durumu eleştirdi..Keşke başkaları da eleştirebilseydi!
Haksız da değil?
Kardeşi FETÖ’den hapiste olup, yargılanan, kendi hakkında bu kadar dava dosyası olan ve son görevinden de istifa eden biri, nasıl olur da ‘büyükelçi’ olarak atanır?
Peki bu görev için okuyan, tırnakları ile yırtan ve bir yere gelen, bu atamayı bekleyenlerin hakkı, hukuku ne olacak?
Yerinde olsam, bu görevi kabul etmezdim!
‘Belçika’da seçimler var’ dedim ya, işte bu seçimlerde ilginç gelişmeler yaşanıyor..
Seçimler öncesi, haklarında sırf soruşturma açıldı, dava söz konusu olduğu için Genk Belediye Başkan Yardımcısı Ali Çağlar, Brüksel Schaerbeek Belediye Başkan Yardımcısı Sait Köse ve Brüksel Bölge milletvekili başörtülü kızımız Mahinur Özdemir, sırf soruşturmanın selameti için görevlerinden çekildiler..
Gelenek değil,siyasi ahlak bunu gerektiriyor..
İşte bu siyasi ahlakın, onda birinin de Türkiye’deki siyasilerde olmasını insan arzu etmez mi?
Mevcut iktidarın, bu tür atamalarını haksız ve eşit hak, hukuk temelinde siyasi buluyorum, tasvip etmiyorum..
Siyaset,’ biz seçildik’ diyerek, her şeyi yapma özgürlüğü tanımaz..
İşte böyle hareket ederseniz, ülkede her şey çorbadan da öteye cacığa döner!
İnşallah ders alınır!
Sevgi ve saygılarımla esen kalınız!