Türk edebiyatının hiciv ustalarından olan Şair Eşref 1846 ‘da Gelenbe/Manisa doğumludur. 1912 ‘de vefat etmiştir.

66 yıllık yaşamında Kaymakamlık yapmış, ancak Türk Edebiyatına kazandırdığı eserler onu unutulmazlar arasına sokmuştur.

Zamanın ileri gelenleri için yazdığı hicivleri evinde bulundurduğu için yargılanmıştır. Cezasını bitirdikten sonra bile dilini ve kalemini tutamamış, her şeyi göze alarak yazmaya devam etmiştir. Yeniden yargılanıp tutuklanacak iken; 1903 yılında Mısır’a gitmiştir. Mısır ‘dan Kıbrıs ‘a oradan da Avrupa ‘ya geçmiştir. Padişah zulmü onu diyar diyar gezip dolaşmaya zorlamıştır

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında Şair Eşref’ten aldığı bir anektodla muhalafeti, bilhassa CHP ‘sini eleştirmiştir.

Şair Eşref’ten yapılan bu alıntıyı tutanaklardaki gibi bir kez daha sizlerle paylaşalım.

"Büyük Hiciv şairimiz Eşref, cumhuriyet öncesi dönemde bir ilçede kaymakamlık yaparken, merkezden bir telgraf gelir. Telgrafta, 'Kaymakamlık binasının ihtiyaçlarını bildirin stop.' yazmaktadır. Eşref, bu telgrafa, 'Binanın muhtelif yerleri akıyor stop.' şeklinde bir cevap gönderir. Merkezden gelen ikinci telgrafta, 'Binanın nereleri akıyor, ayrı ayrı yazıp gönderin stop.' Bu ifade yer almaktadır. Bunun üzerine Eşref, o hışımla telgrafhaneye iner ve telgrafçıya, yaz oğlum der: Binanın muslukları hariç her yerleri akıyor stop."  

Hiciv üstadı, bu toprakların yetiştirdiği çok önemli bir değer olan Şair Eşref’ten yapılan bu alıntı ile geçmişi eleştirmek .

Kabul etmeliyiz ki; o da bir sanattır. 

Şair Eşref’le başlamışken büyük insanın bu günlere ışık tutan dörtlüklerinden bazılarını paylaşmak istiyorum.

Bir soğan soyuluyor,

Yaşarıyor gözler,

Bir memleket soyuluyor,

Aldırmıyor Öküzler.

Son aylarda enflasyon rakamlarını alt üst eden, depolar bastıran, zabıtaları devreye sokan soğanı menemen yaparken değil, günah işleme özgürlüğünü kullananlara karşı ne güzel bir hiciv malzemesi yapmış değil mi ?

Her biri kendince zulüm etmekte;

İnsan bir memur görünce eşkıya sanıyor…

Ey zavallı, boş yere yakınma, bağırıp çağırma;

Çünkü ezilenlerin ahını işiten hükümet bunu musiki sanıyor...!

Çarşı, pazar, enflasyon, atanamayan öğretmenler, emekliler, emeklilikte yaşa takılanlar, esnaf, çiftçi, işadamı, Tank Palet çalışanları Şair Eşref ‘i dinleyin hükümet sizin feryatlarınızı musiki sanıyor galiba.

Erbab-ı mansıptan biri millete eşek demiş,
Reddedilmez böyle bir söz amma pek can sıkar,
Millet eşek olsa da eşek diyen bilmez mi ki,
Sadrazamlarla valiler de milletten çıkar.

Kavat mı dedi, kavas mı dedi tartışmaları altında bir vali geldi ve geçti Adana’dan, Sakarya’dan.

Hıfz-ı sıhhat ile âlemde tedâvi edecek
Her zaman kendisidir kendisini insanın.
Doktorun hastalara verdiği ekseri reçete
Celbidir sanki derim, mahkeme-i kübrânın.

Mahkeme-i kübradan kaçış yok. Doktor reçete yazsa da yazmasa da…!

Ez cümle, velhasılı kelam yaşadığı dönemde tanık olduğu siyasal çürümeyi dile getirmek suretiyle içinde yaşadığı halkın sesi olmayı başaran, zeka ve ironu dolu çıkışlar yapan  çok ender bir isimdi Şair Eşref.

Farklı şekilde anlatılan, ama sonuç olarak aynı yere çıkan Şair Eşref ‘ten bir anektod ile fazla uzatmadan bitirelim mi ?


 Şair Eşref, bir gün tek başına rakı içip demlenmektedir.
 Çevresinde bulunanlardan biri yanına yaklaşır:
-Üstadım o güzel hicivlerinizde, isim olmadığı için, kime yazdığınızı anlamıyoruz, der.
  Eşref ciddiyetle yanıtlar adamı:
-Hicivlerim numarasız gözlük gibidir. Her kötüye uyabileceği için isim belirtmiyorum.

Şair Eşref ‘ tahammül,

Şair Eşref’e saygı…!

Kamil ÖZKAN

[email protected]