Sevgili okurlar,
Öncelikle, bugün ki yazımda da, dünyayı kasıp kavuran “terör olgusu” üzerine görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum..
Çanakkale Zaferi ve savaşlarının yıldönümü idrak ettiğimiz, şehitlerimizi andığımız bu önemli haftada gelen, terör haberleri ile sarsıldık..

Yeni Zelanda'da Christchurch (İsa’ nın Kilisesi) kentinde, iki ayrı camiye silahlı saldırı sonucu 49 kişi hayatını kaybetti. Aralarında 3 Türk’ ün ve çocukların da olduğu 50 ye yakın vatandaş yaralandı..
Dünyada büyük “şok” yaratan bu hain saldırı sonrası, dünyanın birçok ülkesinden tepkiler geldi..Ancak bu tepkilerin çok cılız kaldığını buradan dile getirelim!
Eğer “teröre” karşı insanlık gerekli hassasiyeti, duyarlılığını göstermezse, bu tür olaylar günlük yaşamımızı alabora edebilir..
Buna da hazır olmalıyız!
Evet, terör bu!
Kimi, nerede, nasıl vuracağı belli olmaz!..
Sizin terör silahına karşı tedbir almanız, duyarlı bulunmanız da işe yaramayabilir..
Önemli olan burada insanlık adına topyekun, teröre karşı birliktelik sergilenmesidir..
Bakınız yakın zamanda terör silahı, Madrid, Londra, Paris, İstanbul, Brüksel, Berlin ve Yeni Zelanda ile Hollanda’da nice masum insanların canına kastetti!
Patlatılan bombalar, sıkılan kurşunlar ,masum insanların ölümüne neden oldu..
Acılar ile sarsıldık, teröre lanet ettik!
Ama tüm bunlar unutuldu gitti..
Paris bombalı saldırısında bir Belçika’da yaşayan bir Türk kızı, İstanbul Raina saldırısında da yine Belçika’da yaşayan bir Türk genci terör kurbanları arasında yer aldı!..
Bu iki gencin tek amacı, tatile çıkmak, biraz nefes almak, sevdikleri ile beraber olmak, buluşmak idi..
Maalesef hevesleri yarım kaldı!
Ne acıdır bu!
Ailelerinin yaşadığı acıyı düşünebiliyor musunuz?
Elbette amacımız acıları deşmek değil..
Bu saldırılarda hayatlarını kaybedenler arasında, her yaştan insan bulunduğuna dikkat çekmek istiyorum..
Bu insanlar bizim insanımız, bu insanlar bizlerden biri..
Bunların renginin, ırkının, dininin önemi var mı?
Zaten terör silahı, din, ırk, kimlik sormuyor!..
Burada, terör olgusu üzerinde önemli durmalıyız?
Kim ve kimler “terör silahını” kullanmak, kullandırtmak zorunda kalıyor?
Bu işlerde, ülkeler arası çıkar savaşlarının yeri nedir?
Grup ve kümeler halinde, terör silahına sarılanları kimler destekliyor, kimler bunlara silah ve para desteği sağlıyor?
Bunca ölümler, yıkımlar, acılar terör silahını kullananları neden frenlemiyor?
Niye bu zalimler, gemiyi azıya aldılar?
İnsan canı bu kadar ucuz mu?
Aslında tüm bu soruların cevabını hepimiz biliyoruz..Ama hepimiz ,çaresizce “terör olgusuna” karşı cılız sesler çıkartmaktan öteye gidemiyoruz!..
İşte Türkiye’de binlerce masum insanın ölümüne neden olan PKK Terör Örgütü’nü, kimler bugünlere getirdi, kimler destek verdi, kimler bu insanların arkasını sıvazladı, kimler bunları dağlara terör adına sürdü?
Kimler ha!
Bilinen, bilinmeyenler?
Brüksel’de yaşayan terörist başlarından Remzi Kartal, Zübeyir Haydar ve arkadaşlarının Brüksel’deki bir toplantısı aklımdan hiç çıkmaz..
2000’li yıllarda terörün kökü kazınmışken, Brüksel’de açıklama yapan bu terörist kaçaklar, aldıkları emirle “ dağlara yeniden dönüyoruz” açıklaması yaparak, PKK’nın durma noktasına gelen terör eylemlerine, yeniden hız verilmesinin, bir başka ateşini yaktılar..
Maalesef siyasi hatalar da, bu örgütün siyasi boyutuna cesaret verdi..
Şimdi daha iyi anlıyoruz ki, bu “yeniden silahı ele almanın” işaretini veren ülke hepimizin malumudur!
Kan, barut, acı, gözyaşı pazarlayan ülke ve ülkeler?
Sözde demokrasi ve özgürlük getirecekler?..
Hep Türkiye topraklarından, hem de Türkiye’nin sınır ötesinden tehditler savuran ve masum insanların ölümüne neden olan, bu eli kanlı terör örgütü, maalesef hala birçok Batı ülkesinde himaye edilmekte, kendilerine lojistik destek verilmekte ve bu kesim bunları,“özgürlükçü” bir hareket olarak tanımlamaktadır..
Bir ülkenin, bir başka ülkede bulunan ayrılıkçı bir terör örgütüne para vermesi, onları son derece modern silahlarla donatmasının anlamı, ne ola ki?
İşte Yeni Zelanda’daki terörist silahındaki mesajlar, yaptığı işaret ne anlama geliyor?
Bunlar bir başka yanıltmalar olabilir mi?
Aslında tüm bunlar, bölgedeki zenginlikler, imkanlar, güç gösterimi için, bir mesaj niteliği taşımıyor mu?
Anlaşılıyor ki, bu soruları daha çok kendimize sormamız gerecek!
Ama bilinmesi gereken, terör silahının acımasızlığı, gaddarlığı ve canımızı yaktığıdır..
Bu olguya karşı birliktelik yapmamız, karşı bayrak açmamız, siyasileri, ülkeleri, yöneticileri, terör odaklarını uyarmamız gerektiği de, açıkça ortadır..
Bunu kısmen yaptığımız doğru!..
Paris saldırıları için, bir araya gelen ve kenetlenen devlet büyükleri, terör karşıtları, diğer terör olaylarında neredeler acaba?
Sevgili okurlar,
Son olarak, Hollanda’nın Utrecht kentindeki saldırıya değinerek yazıma son vermek istiyorum..
Gazeteci büyüklerimizden ve duayenlerinden olan İlhan Karaçay ustamız,Hollanda’daki saldırı sonrası, eski günlere giderek, 36 yıl önceki bir hain saldırıyı da gündeme taşıdı ve Hollanda Türk Toplumu’nu uyaran bir yazı kaleme aldı..
“Rezil” adını verdiği bir Türk vatandaşı 36 Yıl önce silahı ile tam 6 kişinin ölümüne neden olmuştu. Bugün ise yine bir Türk Hollanda’da 3 kişinin ölümüne 9 kişinin yaralanmasına neden oldu..
Hollanda’da olduğu kadar, Avrupalı Türkleri endişelendiren Yeni Zelan’da ve Hollanda saldırıları, insanlık adına utanç vericidir..
Bu olayların karşısında olarak, kurbanların anılması ve yaralıların ziyaret edilmesi, olay mahallinin çiçek bahçesine dönüşmesi, acılarda birliktelik yapılması önemlidir..
Artık bu tür birliktelikler kaçınılmazdır!..
Asıl birliktelik, İlhan Karaçay ustamızın söylediği gibi “ yeni reziller”, yeni  kindarlar, yeni radikaller yetiştirmemek olmalıdır..
Bu terörün hizmetinde olan tetikçileri “psikopat” diyerek de geçiştiremeyiz!?..
Toplum olarak, ülkeler olarak ve bireyler olarak hepimize düşen görevleri iyi bilmeli ve gelecek nesilleri, kin, nefret, öfkeden uzak tutmalı ve yetiştirmeliyiz..
İnsanlığın buna ihtiyacı var!
Başta Çanakkale’de destan yazan kahramanlarımız olmak üzere, tüm şehitlerimizi minnet ve şükranla anarken, terör kurbanlarının da acısını kalbimizde hissediyoruz..Ruhları şad olsun!