Sevgili okurlar,
Bugün sizlere şu meşhur “İstanbul seçimlerden” söz etmek istiyorum..
Bir kere dünyada, böyle bir “seçim kararı” var mıdır bilmem ama, biz de yani Türkiye’de, artık bu tür “seçim kararlarının” olağan hale geldiğini hepimiz kabul etmiyor muyuz?!
“Etmiyor muyuz” derken, elbette etmeyenlerin hakkını teslim ediyorum!?
İşte, ben de bu seçim kararlarını, kampanyalarını, açıklamalarını “içine sindiremeyenlerden” biri olarak “etmeyenler” grubunda yer alıyorum..
Bir kere, bu seçimler 31 Mart 2019 tarihi itibari ile yapılmadı mı?
Oylar sayılmadı mı günlerce?
Sonunda, kazananın, yani İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ünvanı ile Ekrem İmamoğlu’na mazbatası verilmedi mi?
İmamoğlu,18 günde olsa, İstanbul’u yönetmedi mi?
Sonra ne oldu da, bir el(Ankara’daki siyaset üstü akıl) İmamoğlu’nun mazbatasını iptal edip, seçimlerin yenilenmesine karar vermedi mi?
Verdi!
Bu karara boyun eğerek, tekrar kolları sıvayıp, ceketleri çıkartıp, seçim alanına geri dönmedik mi?
Döndük!
Ama ne döndük!?
Bu nasıl demokratik temayüldür ki, bir taraf devletin tüm imkanları ile taarruzda, öte yanda halkın ve muhalefetin adayı, yani seçilmiş belediye başkanı kendi imkanları ile seçim turlarında…
Bir tarafta AK Partili cumhurbaşkanı..
Bir tarafta Başkanlık Sistemi İçişleri Bakanı..
Bir tarafta,İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin atanmış kayyum valisi..
Bir tarafta iktidar beslemesi, yandan medya…
Bir tarafta,iktidardan beslenen sivil örgüt ve tarikatların temsilcileri..
Bir tarafta yöresel derneklerin melleleri ve imamları..
Hepsi Millet İttifakı ve CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na karşı..
Oyunlar, oyunlar, ayak oyunları..
İnanılır gibi değil,demokratik temayüller dışında bir seçime tüm ülke kilitlenmiş durumda..
Sözde eşit olmayan bir seçime tanıklık ediyoruz..
Bir tarafta hakkı gasp edilmiş bir Ekrem İmamoğlu, öte yanda Cumhur İttifakı ve AK Parti adayı olarak Binali Yıldırım, devletin tüm imkanları ile seçim turlarında..
Bir süre seçimi dışarıdan izleyen ve alana inen AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan..
“Mursi-Sisi” açıklamaları..
HDP-Öcalan mektup tartışmaları..
Gel çık işin içinden..
FETÖ mağdurlarından gazeteci, Nedim Şener,bu durumu twitter adresinden şöyle yorumluyor:
“Yalnız, kandildeki teröristler “Oylar İmamoğlu’na” deyince sessizleşen CHP’lilerin; terörist Öcalan’ın Yıldırım’a yarayan ‘tarafsız kalın’ mektubuna tepkilerini, AKP’lilerin de; mektuba sessiz kalırken, Kandil’den “oylar İmamoğlu’na” açıklamasına tepkilerini izlemek pek keyifli..”
Peki İstanbul’a “mitil” atmaya gelen Cumhur İttifakı ortaklarından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli nerede?
Vallahi, billahi zor ötesi bir süreç?
İstanbul’da seçmen olmak kadar, bir adayın taraftarı da olmak zor?
Nedeni, bu kadar bilgi karmaşasında, doğruyu bulma, iyiyi seçme konusunu düşünebiliyor musunuz?
İstanbul seçimleri bu, herkes bu seçimlere kafa yoruyor:
Bakınız, Almanya’da yaşayan kadim dostum Ertan Gökmen ne yazıyor?
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP İstanbul Adayı Ekrem İmamoğlu ile ilgili açıklamalarda bulunarak, "Hakaret cezası belli bir süreyi aşarsa İmamoğlu başkan olsa dahi, başkanlığı düşecektir" dedi.
Şu açıklamaya bakar mısın Yusuf ağbicim, daha seçilmeden, aba altından sopa göstermeye çalışıyor! Böyle adaletsiz seçim mi olurmuş? Asla olmaz ! Sayfamda ki AKP'liler, birden bire kayboldu! Neden çünkü onlar bile gol yediler! APO denen teröristin mektubunu Anadolu Ajansı servis edince hepsine kal geldi...”
Gerçekten, şemsiyenin ters döndüğü ,bir durum söz konusu!
Akyazı Lisesi’nden ve Akyazı Gençlikspor’dan öğrencim olan Akyazılı Ali Nail Durmuş’a kulak verelim:
Ekrem İmamoğlu’ na” Sisi” demek, Allah, vicdan aşkına, hiç oldu mu?... Sisi darbeci, Mursi ise, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olan, Müslüman kardeşlerin son lideri....
Ve biz Türkiye Cumhuriyetin’ de, bizim has evladımız olan Ekrem İmamoğlu için, “Sisi” denmesine ve Atatürk ve Türk Düşmanı Mursi için sala okutulmasına şahit oluyoruz!...
Benim sözüm de şu olsun, o zaman, Sisi -Mursi vs.. hepsine karşılık, Ne Mutlu Türküm diyene!........
Yaşasın Cumhuriyet!....
Yaşasın Mustafa M. Kemal Atatürk!.............
Haydi eyvallah!
Yine Sakarya’dan, Akyazı Karaçalılık Köyü’nden sevgili Mehmet Öksüz, bir haberimize tepki gösteren,bir başka Sakaryalıya hatırlatmalarda bulunuyor..
Nasıl mı?
“.. Bir adam çıktı 17 yıl sonra, vatandaşa " ananı da al git lan!" diyen, Atatürk ve İnönü’ye " İki ayyaş!" diyen bir cumhurbaşkanına alternatif, güler yüzlü, 7 den 70 e hangi din dil, ırk ve mezhepten olursa olsun kucaklayıcı bir lider çıktı, “kime oy verelim” bahanesini altüst etti, daha ne istiyorsunuz?
Mehmet CENGİZ denen müteahit, milletin mahremine küfretti, devletten en büyük ihaleleri almaya devam ediyor.
Avrupa’daki Türkleri aydın biliyorduk, yanılmışız!. “

***
Sevgili okurlar,
İstanbul seçimleri zıvanadan çıkan bir ülkenin son şansıdır.. Bir tarafta kendilerini “bulunmaz” diye ad edenler ile ülkenin gidişatından memnun olmayanların, karşı karşıya geldiği bir seçimdir..
Bu seçimlerde halkın tercihi önemlidir..Bu tercihe herkesin, her kesimin saygı göstermesi daha önemlidir..
Türkiye, 31 Mart Seçimleri sonrası yaptığı yanlışı, bir daha tekrarlamamalı ve seçmen iradesine herkes saygı göstermelidir..
Türkiye’nin kurtuluşu, halkın iradesinin tecelli etmesindedir..
Buna müdahale etmek, bu iradeyi ipotek altına almak, korkutmak, entrikalar içinde bulunmak kimseye yarar getirmez..
Lütfen sağduyuyu, itidali elden bırakmayalım..
Allah korusun, ipin ucu kaçtı mı, zor toplanır bilesiniz?
Bırakınız, vatandaş tercihini, özgür bir ortamda, baskıdan uzak yapsın, yapabilsin!..
Ve İstanbul, İstanbullu ve Türkiye kazansın!
Bakalım, İstanbul’un, İstanbullunun aşk tercihi kimden yana olacak?
Bekleyelim!