Emes hastalığı nedir?

Halk arasındaki bilinirliğiyle Emes (MS) hastalığı Beyin ve omurilik (merkezi sinir sistemi) hastalığı olarak bilinir. MS beyin ve omuriliğin bir çok yerinde sertleşmiş dokular oluşturmasıdır. MS beynin görme, konuşma, yürüme gibi fonksiyonlar üzerindeki kontrol kabiliyetini bozar.

MS hastalığının belirtileri nelerdir?

Hastalığın belirtileri merkezi sinir sisteminin hangi bölgesinin etkilendiğine bağlı olarak değişebilir. Belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterdiği gibi aynı kişide zaman içinde farklı belirtiler de gösterebilmektedir. En yaygın belirtisi hissizliktir. Bununla birlikte MS karıncalanma, koordinasyon zayıflığı, titreme, kas sertleşmesi, konuşma bozukluğu, yorgunluk, görme bozukluğu, denge problemleri,  hafıza kaybı, ortaya çıkabilir.

Bunları neden yazdım merak ettiniz biliyorum…

Çarşamba günü saat 10.30’a Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kemik ölçümü yaptırmak için randevu aldım.  Saat 10.20 geçe hastanede kemik ölçüm merkezi önündeydim. Merkezin önü bir hayli kalabalık…

Kapı önünde oflayıp-puflayan vatandaşlar.   Kapı açıldı, içeriden bayan görevli çıktı. Bir isim söyledi. O sırada ben saat 10.30’da randevum olduğunu söyledim. Elimdeki randevu fişini verdim.  Yanımdaki yaşlı karı-koca, ‘bizim randevumuz saat 09.20’deydi. Hala sıra gelmedi? Bu nasıl iştir’ diye söylendi. Görevli, ‘bekleyeceksiniz? Sıra gelince çağıracağım’ dediğinde, içimden ‘eyvahhh ben buradan 12.00 den önce çıkamam’ diye geçirdim.

Bir başkası benim randevum şu saatteydi, bir başkanı benim randevum bu saatteydi derken, görevli kadın seslere hiç aldırmadan kapıyı kapatıp içeriye girdi. Bir kemik ölçümü ne kadar sürer bilmem? Giren içeriden bir türlü çıkmak bilmiyor...

Neredeyse bir 20-25 dakika  geçti homurdanmalar çoğaldı.

Çok şükür giren hasta çıktı.

Nedir bu? Bir kemik ölçümü bu kadar uzun mu sürüyor dediğimizde, çıkan hasta  “Yok hatalı çekti. O nedenle çekimi birkaç kez tekrarladı.”  Cevabıyla karşılaştık.  Sonraki girenler de en az  15 dakika kaldı içeride.

Saat 10.20’de randevu almış bir bayan, peşinden ben gireceğim artık. Çok şükür sıra geliyor derken, görevli önce benim ismimi seslendi. Ben, benim önümde sıra bekleyen bayana, bayan bana baktı. Sonra, ‘Ama sıra bemin. Benim ismimi okumadınız” dedi. Görevli, ‘ isminiz ne?’ diye soruyor. Bayan söylüyor… Görevli elindeki kağıtlara bakıyor. ‘Sizin isminiz yok’ diyor. Bayan,  ‘nasıl olur, şöyle küçük bir kağıt. Size verdim.’ Bayanla birlikte görevlinin odadayız. Görevlinin masasının üzerinde randevu fişini bulmaya çalışıyoruz,  yok…

Bu sırada görevli, 5 saniyede bir bayana ‘isminiz neydi?’ diye soruyor.  Bayan ismini söylüyor. Görevli daha diğer kağıdı çevirirken yeniden  ‘isminiz neydi? diye soruyor. Sanırım kadın kemik ölçümüne girene kadar en az 20 kez ismini söyledi.

Görevli ismi bir türlü hafızasında tutamıyor. Hem kadının sabrı taşıyor, hem benim…  ‘Fiş kayıpsa, randevu sistemde vardır. Sistemden bakın’ diyoruz. Görevli, ‘Burada internet yok. Sistemden bakamam’ diyor.

Güler misin, ağlar mısın…

Biz içeride randevu fişini bulmaya çalışırken, dışarıda haklı olarak bekleyenler söylenmeye başlıyor.  ‘Hadi ama biriniz girin artık’. Neyse arada kaybedilen bir 15-20 dakika sonra görevli, bayanın kemik ölçümünü yapmaya karar veriyor.

Ben dışarıya çıkıyorum. Çok şükür bayanın ölçümü yapılıyor, çıkıyor. Ben giriyorum…

“İsminiz neydi?’ Halbuki beni ismimle çağıran kendisi. Önünde ismimin yazılı olduğu fiş var. İsmimi söylüyorum. Bir kaç saniye sonra yine ‘isminiz ney?’ Yine söylüyorum. Neyse benimki çok şükür 20’yi bulmuyor. Çünkü ben cihaza yatarken bir başka görevli geliyor. Öğle saati görev değişimi mi bilmiyorum. Benim kemik ölçümüm 5 dakikayı bile bulmuyor…

Dışarıya çıktığımda benim önümden çıkan bayan hala orada. ‘Görevli emez hastasıymış, içeriye giren beyde onun kocası… Kadın o nedenle ağır iş yapıyormuş ve adımızı defalarca o nedenle soruyormuş’ diyor.  Görevli giderken, dışarıdaki hastalardan helallik istemiş. ‘Ben emez hastasıyım, kusura bakmayın’ demiş.

Duyunca üzüldüm…

Ama o kadına bu görevi verenlerin alayına kızdım.

Bu kadar yoğunluğun yaşandığı bir merkeze tek başına emez hastası bir görevliyi hangi akla hizmet koyuyorsunuz. Görevli kadının sırada bekleyen vatandaşlardan duymadığı söz kalmadı. Ben de dahil.. Malum, randevu almış ve saatinde gelmişsiniz, saatlerce sıra bekliyorsunuz. Ne anlamı kaldı randevu almanın o zaman. İşinizi, gücünüzü, her şeyinizi ona görev ayarlamışsınız.

Olayın bir başka boyutu da, bu durumdaki bir görevlinin verdiği kemik ölçüm raporu ne derecede sağlıklı olacak?  Koordinasyon zayıflığı, titreme, yorgunluk, görme bozukluğu, denge problemleri,  hafıza kaybına neden olan bu hastalığı taşıyan birisinin verdiği rapora açıkçası ben güvenemem.

Üstelik hasta bir görevlinin radyasyon akımları arasında işi ne?  Rahatsız olabilir. Rahatsız diye çalışmayacak değil, tabi ki çalışacak. Ama hastalığına uygun bir yerde. Daha sakin ve radyasyon almayan bir yerde çalıştırılmalı. Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterimiz ve Hastane Başhekimine duyurulur…

Biraz insaf… Hem çalışana, hem hastalara.