Üzerinize afiyet bayağı üşütmüşüm. Sürekli olarak hapşırıyorum. Çevremdekiler, ‘Çok yaşa’ demekten bıktı diyebilirim O derece yani. Yine de yazımı tamamlamaya çalışacağım… Neyse sadede gelelim… Önümüzdeki haftalarda yapılacak yeni anayasa paketi referandumu öncesinde özellikle son birkaç gündür videolu mesajlar dikkat çekici… Ha… Ha… Ha… Hapşu!...

                                                       **

Futbol Federasyonu Başkanlığı hülyasıyla son günlerde objektifliğini tamamen kaybettiğine inandığım Rıdvan Dilmen’in başlattığı ve paslaşmalı ‘Evet’ videosu bir kesimde takdir, bir kesimde tepki gördü. İkinci halkadaki Arda Turan’a tepki daha da büyük oldu. ‘Bırak siyaseti, sen futbolunu oyna’ der gibi… Ha… Ha… Ha… Hapşu!...

                                                      **

Özellikle ‘evet’ düşüncesi içinde olanlar, bu paslaşmalı videolu mesaj olayına büyük ilgi gösterdi. O, buna paslıyor, bu, ona paslıyor ve zaten ‘evet’ diyecek olan isimler, ‘işte şunun için bende evet diyorum’ paylaşımıyla ‘evet’ desteğini sürdürüyor. Ama en önemlisi bugüne kadar, ‘evet diyeceğim’ diyenlerin içinde, ‘Aaa, sende mi?’ diyebileceğimiz hemen hemen hiç kimsenin bulunmaması… Ha… Ha… Ha… Hapşu!...

                                                      **

Tabi ‘evet’çiler video ile paslaşmaya devam ederken, ‘hayır’cılarda boş durmuyor. Onlar da karşı atak ve de paslaşmalarla, ‘evet’çilere misilleme yaparcasına, ‘Şunun, şunun için hayır diyorum’ videolarını paslaşmaya başladı. Ama ‘hayır’cılara da bakıyoruz, onların içinde de, ‘Aaa, sen de mi?’ diyebileceğimiz hemen hemen hiç kimse yok… Ha… Ha… Ha… Hapşu!...

                                                      **

Her şey bir tarafa. Yaklaşan referandum için herkesin bir fikri var. Şu anda kararsız durumunda olanların oranının şu an itibarıyla yüzde 5’i geçtiğine inanmıyorum. Ve kişisel fikrim, bu ‘evet’ veya ‘hayır’ paslaşmalı videoları, toplumu ciddi olarak rahatsız ettiğidir. Etiketleme gibi sanki, mahalle baskısı gibi… Ha… Ha… Ha… Hapşu!...

                                                      **

Kamuran Akkor’un söylediği eski bir hafif müzik şarkısı vardı, ‘Evet mi, hayır mı, söyle bana nedir senin cevabın’ bu şarkının sözleri gibi, ‘bana söyle, yüzüme söyle’ gibi bir sıkıştırma var her iki cenahtan. Ortaya bir sandık gelecek. Herkes, tercihini oraya atacak… Ha… Ha… Ha… Hapşu…

                                                      **

Yazının tam burasında bir arkadaş aradı. ‘Ne düşünüyorsun? Evet mi, hayır mı?’ Bunu köşenden okumak istiyoruz’ dedi. Al sana bir mahalle baskısı daha… Ne diyeceğimi şaşırdım! Bu arada hapşırma nöbetimde iyice azdı… Ha… Ha… Ha… Hayır!...