Engin Özkoç üzerine milletvekilliği süresine dek yazmayacaktım…
Kararımı bozdum…
Yazmak zorunda kaldım…

***

Medyamızda çoğu köşe yazarının maşallahı var; CHP milletvekili Engin Özkoç ne yaparsa yapsın, tepesine çullanmak üzere marifetlerini sergiliyorlar…
Son marifetleri ne?
Neymiş?
-Engin Özkoç, Cevat Ayhan’ın ölmesi için her gece dua ediyormuş…
-Çok ayıp etmiş…
-Üzücü bir durummuş…
-Yazıklar olsunmuş…

Marifetli köşelere aferin!..

***

Peki, Sayın milletvekili kafayı peynir ekmekle mi yedi?
Tecrübesi olan bir politikacı, Cevat Ayhan ayarında saygın birine öldürme yakarısında bulunur mu?
Bulunmaz!..
Peki, bunu hamervah köşe yazarına nasıl anlatacaksın?
Ne yaşamı bilen, ne yaşamdan zevk alabilen, ne insan insana yaşamanın hesabını yapabilen, ne kişiden kişiye güvenin, çelişkinin, sevginin hesabına aklı eren, dost sohbetinden ve kardeşlik duygusundan habersiz aklıevveller, bir basın toplantısındaki açıklamadan sürçü lisandan ibaret bir tek cümleyi cımbızla çıkarıp köşelerinde malzeme yaparken şunu düşünmüşler:
-Engin Özkoç ‘Cevat Ayhan’ın ölümüne dua ediyorum’ diye konuşmuş, bunu yazarsak CHP’yi kundaklamış oluruz…
Sevgili halkımız bu numarayı yer mi?
Hiç sanmıyoruz…

***

Medyanın işi zor…
Hem çok zor…
Kundaklamayı meslek sayan bizimkiler, ulusal gazetelerde yer tutan büyüklerinin cüce mukallidi olarak yerel basında boy gösteriyorlar…
Eskiden bir deterjan şirketi, reklamını pek çarpıcı biçimde yapardı:
“Beyazın da beyazı var…”
Bu eski reklamı Sakarya’yı saran kundakçı medyaya uygularsak ne diyeceğiz.
“Karanın da karası var…”