EY HUZUR NEREDESİN?
Gün geçmiyor ki yerel gazetelerin üçüncü sayfalarında asayiş olaylarına ilişkin tuhaf haberler okunmasın…
Cinayet, tecavüz, yaralama, hırsızlık, gasp, vesaire…
Sayın Vali Mustafa Büyük’ün altını çizdiği gibi olaylar mı büyütülüyor veya Sayın Milletvekili Münir Kutluata’nın uyarısı gibi bir sosyal yıkımın eşiğinde miyiz?
Bilmiyoruz…
Bilinen tek gerçek şehirde huzur aranıyor.
Kimi görsek, kiminle hoşbeş etmeye çalışsak dert kumkuması.
***
Adapazarı’nda huzur aranıyor.
Bir zengin, dilenciye verdiği sadakada huzur arıyor.
Bir öfke, cinayette huzur arıyor.
Bir mümin, duada huzur arıyor.
Bir sarhoş gözlerini kadehe dikmiş, üç yudumluk içkide huzur arıyor.
Bir ruh hastası, yüreğini burkan bunalımı dağıtmak için ilacını içiyor, elindeki küçük şişede huzur arıyor.
Bir kız kahve falında çıkacak kısmetinde huzur arıyor.
Koskoca bir şehir halkı huzur arıyor...
***
İnsanlar huzursuzlanıyor…
Şehrin tepesine mıhlanmış, farklı formalı giysiler içinde al gülüm ver gülüm muhabbeti yapan kanaat önderleri huzursuzluk içinde:
- Ya temsil ettiğimiz kitle uyanırsa?
Tabelası dışında hala Afet Koordinasyon Merkezi kuramamış mülki idare huzursuz:
- Ya deprem olursa?
Kış mevsimi ile birlikte şehri çöken belediyeci huzursuz:
- Ya kar yağışı olur ve şehir elektriksiz, susuz kalırsa?
Dini diyaneti dilinden düşürmeyen bir mümin, oy verdiği iktidarın ABD ile iş tutmasından huzursuz:
- Baş şeytan ABD diyorduk. Ne oldu bize?
Özgüvenini yitirmiş, kış uykusundan kalkmamış sosyal demokratlar huzursuz:
- Ya bu yerel seçimlerde de başarısız olursak?
Kendi içinde kavgalı, yerel yönetimlerde halkın verdiği muhalefet görevini yerine getirmeyen milliyetçiler huzursuz:
- Ya halk bizi ilk yerel seçimlerde cezalandırırsa?
Onu bunu tokuşturmayı politika sanan, her türlü insani, ahlaki ve kutsal değeri kullanarak cebini doldurmayı alışkınlığa dönüştürmüş, siyaset mahfillerine çöreklenmiş taktik ustaları huzursuz:
- Ya makyajımız dökülürse?
Meslek namusunu ayaklar altına almış, üç kuruşluk çıkar için egemenin boyunduruğuna girmiş,  işi soytarılığa dönüştürmüş kalem erbabı huzursuz:
- Biz bu hale düşecek adam mıydık?
***
Adapazarı’nda insanlar huzursuz.
Toklar, açlardan ötürü huzursuz.
Namussuz adam, namuslu adama baktıkça huzuru kaçıyor.
İnsanlar okudukça, çevrelerine baktıkça, baktıklarını gördükçe, gördüklerini anladıkça huzursuzluk artıyor.
Aldatanların huzursuzluğu çoğalıyor, gözü dönmüşlerin huzursuzluğu çoğalıyor, buna paralel koyun yerine konulanlarla, aldatılanların da huzursuzluğu çoğalıyor.
Cümlenin kafasında huzursuzluk çivi gibi çakılı duruyor.
Anneler, babalar, küçükler, gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler gün be gün huzursuzlanıyor.
Koca bir şehir huzursuz…
Huzur aranıyor…
Ve huzur arandıkça huzursuzluk çoğalıyor.