Türkiye’de kim, hangi siyasi İktidar başarısız olur, ekonomik ve dış ilişkiler ürkütücü günlere sürüklenirse, bahane hazırdır. Siyaset laf’ları tarihe yazılıdır:

 “Dış Güçler, Türkiye’nin gelişip, büyümesini, büyük devlet olmasını istemez!”

 “Türkiye’nin komşu devletlerle yakınlaşmasını yine yabancı ülkeler bozdu !“

                                                                 **

80 milyon nüfus olduk. Ülke ve servetleri iyi yönetilse Türkiye gerçekten az zaman sonra ekonomik ve sosyal büyük bir dünya devi olmaya aday.

Niyet önemli; hiç ayrımsız 80 milyon ol! Din, dil, ırk, zengin-fakir ayrımsız. 

Genç nüfusumuz, ticaret ve sanayimiz, teknoloji birikimimiz, okullarımız, yol-su-elektrik; her şeyimiz var…

Bizi nasıl olur da, düşman (?) yabancı ülkeler engelleyebilir?              

Cumhuriyeti kuranı engelleyebildiler mi? yılmaz Özdil’den özetle : -)

                                                               **

GAZİ Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti kurduğunda 42 yaşındaymış. Cumhuriyet’i kurduktan sonra sadece 15 yıl yaşamış.

Bakın, 15 yılda Düveli Muazzama’ya karşın, O Türkiye neleri başarmış:

1923 Yılında Türkiye nüfusu 13 milyon. 11 Milyon insan köyde yaşıyor.

40 Bin Köy var; 38 bininde okul YOK. Traktör yok; Karasaban var.

5 Bin köyde sığır vebası var, hayvanlar ölüyor; insanlar kırılıyor.

Her doğan bebekten biri ölüyor. İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengi. Verem, tifo- tifüs salgını var.

Ülkede sadece 337 doktor, 8’i Türk 60 eczacı vardı. 40 BİN KÖY, sadece 136 ebe var.

1923 YILINDA KİREMİT İTHALDİ !

 ( İyi ki Yılmaz Özdil gibi bir kalem var!”

Ortalama ömür 40’tı. Yanmış bina sayısı 115 bin, hasarlı bina sayısı 12 bin.

Ülkeyi yeni baştan inşa etmek gerekiyordu. Kiremit bile ithaldi.

Demiryolları, limanlar, madenler yabancılara aitti.

Toplam sermayenin sadece yüzde 15’i Türk’tü. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kalan sadece 4 fabrika vardı:

Hereke İpek, Feshane Yün, Bakırköy Bez, Beykoz Deri.

Elektrik sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı.

Erkeklerin sadece yüzde yedisi, kadınların sadece BİNDE DÖRDÜ okuma yazma biliyordu.

Okur yazar erkeklerin çoğunluğu subay ve gayrı müslimdi.

Her dört çocuktan üçü okula gitmiyordu. Toplam 4894 ilkokul, sadece 72 ortaokul, sadece 23 lise vardı.

Türkiye’nin tüm liselerinde sadece 230 kız öğrenci kayıtlıydı.

Öğretmenlerin üçte birinin öğretmenlik eğitimi yoktu.

Tek üniversite vardı, Darülfunun; medreseden halliceydi.                                

CUMHURİYET’İN 1923-1938 YILLARININ ESERLERİ

1923’te 3756 km olan demiryolları yüzde 100 artarak, 7325 km’ye ulaştı.

Demiryolları ile taşınan yük miktarı 1929’da 356 milyon ton/km’den, 1938’de yüzde 340 artışla 1564 ton/km’ye yükseldi.

1927-1938 Yılları arasında karayolları uzunluğu da yüzde 42 arttı.

                                                         **

 Osmanlı’nın yabancı ülkelere borçları devralındı ve ödendi.

Yabancı sermayenin elindeki stratejik hizmetler ve madenler millileştirildi.

Yabancıların elinde olan tütün, şeker, alkol ve petrol tekeli devlete geçti.

Dünyada ilk Demokratik Kalkınma Planı 1931 yılında Türkiye’de uygulamaya konuldu.

Etibank, Sümerbank, Denizbank, Emlak Bankası, Türkiye Sanayi ve Kredi Bankası, PTT, Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü, MTA, TİGEM gibi;

MİLLİ VE MODERN KURUMLAR oluşturuldu.

                                                                **

İlk uçak fabrikası 1926 yılında Kayseri’de kuruldu. 1930’lu yıllarda dünyadaki en iyi avcı uçağı türünden birisi burada üretiliyordu.

1937 Yılında İstanbul’da kurulan uçak fabrikasında da yolcu uçağı üretildi.

                                                               **

1924-1938 Yılları arasında 11 DEVLET BÜTÇESİ DENK BAĞLANDI. Sadece biri açık verdi.

1923-1938 Yılları arasında Türkiye Ekonomisi’nin büyüme hızı yüzde 8 oldu.

Buna karşın; 1939-1950 yıllarında % 1;..1950-1990 arasında % 5;

1990-2002 arasında % 2 ve 2003-2012 yıllarında % 4,5 olmuş.

                                                          **

 “ Bağımsızlık karakterimdir!” diyen, Atatürk’ün Cumhuriyet’i onurla, emekle, alın teriyle ürettiği O servetler bugün yabancı sermayeye satılır mı?

Yabancı ülkelere olan dış borçlarımız her geçen gün çığ gibi büyür mü?