Belediyeler, vatandaşa ne kadar iyi, ne kadar güzel hizmet verirse, bunun karşılığında vatandaştan oy olarak o derece beslenir. Bu nedenledir ki belediyeler, yaptıkları işleri, güçleri, hizmetleri bir de medyaya servis ederler. Asfalt atılır medyaya, temizlik yapılır medyaya, kaldırım yapılır medyaya…

                                                            **

Çünkü bu tür hizmetler gazetelerde ne kadar fazla çıkarsa, o belediye seçmeni nezdinde o kadar popüler olur. Aslında olmaz da… Öyle inanıldığı için, iki tarafta, öyle oluyor sanır… Bu bağlamda belediyeler, yoktan yonga koparacak kadar uyduruk işleri de, ‘hizmetmiş gibi’ medyaya servis ederler. Görünce önce güleceğiniz gelir, sonra, haber metnini okurken, servis edilen fotoğraflara bakarken siz utanırsınız. ‘Demek ki haber yapacak hiçbir şey kalmamış, bundan medet umuyorlar’ dersiniz.

                                                         **

Bunlardan birini daha dün yaşadım. Bir belediyemiz, hem de önemli bir belediyemizin başkan vekili, belediyedeki birimleri tek tek gezerek, personele mevlit simidi dağıtıyor. Personele küçük bir kutu kandil simidini verirken tek tek fotoğraflar çekilmiş. ‘Kandilin mübarek olsun, buyur kardeşim kandil simidin!’

                                                         **

Hakikatten olmadı. Tamam! Personelin kandilini kutlarsın. Simitte dağıtırsın. Ama bunu haber yaptırmak, o olmadı işte. Hatta özellikle, böyle bir etkinliğin haber yapılmamasını isterdim ben başkan vekili olsaydım. Dağıttığı simidi haber yaptırmak sizce oldu mu?

                                                        **

KAŞINMA BE OĞLUM!

Üzerine mavili-lacivertli takım elbiseyi çekmişler. Koskoca belediye yolcu otobüsünü de teslim etmişler. Maaşın nereden baksan üç bin liranın altında değildir. Bu ay yattı mı, yatmadı mı diye bir derdin de yok. E, sen hala, belediye otobüsünün direksiyonunda, otobüsü kullanırken, bir yandan da sigara içerek niye kaşınıyorsun?

                                                         **

Dün seni öyle izledim. Hatta cep telefonuma videounu da çektim. Sonra sildim attım. Silip atmasaydım, önce Ulaşım Daire Başkanı Fatih Pistil görecekti senin direksiyonda sigara içtiğini, sonra da Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu. Sanmıyorum, Başkan Toçoğlu kulağından tutup atmazdı. Ama seni iyi bi azarlardı.

                                                       **

Belki o sıcacık otobüs şof1örü koltuğundan alıp, b.k taşıyan pis kamyonun şoför koltuğuna oturturdu seni. Böyle mi olsun istiyorsun be aslanım! Mis gibi işin var, niye kaşın kaşın kaşınıyorsun? Yarın biri affetmez, ekmeğinden olursun. Sana değil, çoluk çocuğuna acırım!

                                                             **

OKTAY KAYNARCA!

Şiddeti sevmem ama televizyonun karşısına geçtiğimde tesadüfen Oktay Kaynarca ile buluştuğumda büyük keyif alırım. Zira hiçbir filmi, dizi filmi gün-saat olarak takip etmem. O an karşıma çıktıysa izlerim.

                                                             **

Ve sevmediğim şiddet filmlerinde karşımda Oktay Kaynarca’yı görünce, uzaktan kumandaya hükmedemem, Kaynarca karşımda kalıverir. Bunu belirttikten sonra şöyle devam etmek istiyorum. Genellikle şiddet filmlerinin ustası olarak görülen Kaynarca, mesela son filminin her sahnesinde oluk oluk kan akıtıyor. Mafya babası rolünde ve astığı astık, kestiği kestik.

                                                               **

Sakarya’ya sık sık gelen Kaynarca, önceki gün Sapanca’da bir devlet ilkokulunun gününe davet edilmiş. Tiyatrodan söz etmiş, küçük öğrencilerle fotoğraflar çektirmiş vs. Kaynarca’yı ben sevebilirim. Ama o bacak kadar çocukların karşısına neden şiddetin ustasını dikiyorlar anlamış değilim.