Ülkede ekonomi konuşulmasında, ne konuşulursa konuşulsun mantığı ile hiçbir şeyi değiştiremeyiz. Şu günlerde dingin geçen zamanları değerlendiremediğimiz ve ekonomik hiçbir hamle yapmadığımız için ileride çok ama çok pişman olacağız. Devlet yönetiyorsan “keşke”lere yer vermeyeceksin, Hafta sonu The Financial Times’ın Türkiye için yazdıklarını okudum. İnanmadım! İnternetten, gazetenin sitesine ulaştım. Maalesef ki yazmışlar, doğruluk payını araştırmak istedim. Ya bizim hükümet ve basın yalan ile hareket ediyor ya da Financial Times. İngiliz basını kolay kolay, yalan sansasyonel haber yapmazlar ama geçenlerde swap olaylarından bir intikam mı alıyorlar! diye bende kendimi kurgulu derin senaryoda buldum. Sonra ekonomi; temel, teknik, rakamlar, yüzdeler ve verilerden oluşur dedim kendi kendime. Ekonomide yalancının mumu yatsıya bile kalmaz, Neyse biz konuya geri dönelim. Merkez bankası döviz rezervlerinin 28 milyar $ olduğunu söylemişti. Mevcuttaki paranın 16 milyar $’ını çok yüksek faizle bir haftalığına yerli bankalardan aldığını öğrendim. Kasasında 12.1 milyar $ rezervi olduğu anlaşılıyor. Perşembe günü T.C.M.B’nın faiz kararı var. Büyük ihtimal bir faiz düşüşü veya artırımı yapmayacak. Bu kadar az bir rezerv ile nötr kalmak, sıkılaşmış ekonomik politika uygulamak ve artan enflasyon ile kurun sert hareketlenmesine müsaade etmek, haliyle IMF’e kapı açmak anlamına gelecektir.

Bakan Albayrak’ın, Abd ziyaretinin tam bir fiyasko olduğu yine ortaya çıktı. ABD, İran yaptırımından muaf tuttuğu ülkelere sürenin sonuna geldiklerini net bir şekilde iletti. Petrol fiyatları hızlı bir şekilde tırmanmaya başladı. Bakan Albayrak’ın, Trump ve damadı ile medyada yayınlanan resminin hiçbir anlamı kalmadı. Trump, makara yaparak İran ambargosunu, S400 leri, patriotları, F35 leri anlatmış, bizim ki ise her zaman olduğu gibi sırıtarak dinlemiş.

Tarihimizin en iz bırakan krizleri, 5 Nisan kararları olarak anılan 1994 krizi, 2001 deki balon banka krizi, 2008 de ki teğet geçen kriz. Bunlardan en ağır olanı 1994 krizi, bugün ki şartlarla kıyasladığımızda, bugün problemler çok daha fazla. 94 krizinde Mark ve DOLar üç katına kadar değerlenmişti. Bugün kriz yok diye, diye döviz %50 nin üzerinde değer kazandı.

Özel sektörün dış borcu, bugünün şartlarına göre 94 de neredeyse yok gibiydi. Kamunun borcu, 94 yılına göre 10 katından fazla artmış. Satılan, özelleştirilen ve işletmesi kiraya verilen 300’ün üzerinde ki kamu kuruluşları da 94 yılında elimizdeydi. Neresinden baksan krizin göbeğine gidiyoruz. 94 yılını yaşayanlar emin olsunlar ki o günleri çok arayacağız. Görünen köy kılavuz istemez.

Kamu kurumlarını özelleştirdiniz, devlet ticaret yapmaz dediniz. Bugün sebze, meyve fiyatları artınca SERA A.Ş. yi kurdunuz. Basında; Sera a.ş. şöyle olacak, böyle olacak, fiyatlar düşecek, üretim artacak, organik olacak haberleri yine günü kurtarma operasyonu olarak kalacak.

Kabul edin artık, fena çuvalladınız! Zorladıkça sıvıyorsunuz. Sorunları masaya yatırılalım, probleme el birliği ile çözüm üretelim. Zaman daralıyor, müdahale gelmiyor.

Yabancı her fırsatta ülkeden kaçmak için fırsat kolluyor. Paskalya tatilinden sebep Cuma ve Pazartesi günkü sermaye piyasalarında ki işlem hacimlerine bakacak olursak, nefret ettiğimiz yabancıları mum ile ararız. Bir an önce şapkayı önümüze koyup, hızlı bir şekilde harekete geçmeliyiz.